OYUN KADAR KONUŞMAK!

6’lı masa Türkiye’nin umudu olabilir mi?
Bu sorunun yanıtını vermek oldukça zor ama içinde bulunulan zorlu koşullar göz önüne alındığında yurttaşlara güvenmekten başka çıkar yol kalmıyor gibi görülüyor…
Keza toplumun tüm kesimleri de dört gözle adayı bekliyor.
İktidar da büyük budamalarla ve algı operasyonlarıyla olası rakiplerini azaltıyor, bir nevi yarışacakları ismi belirlemeye çalışıyor.
Daha düne kadar AKP içinde bakanlık yapan, Başbakanlık yapan isimler, üç aşağı beş yukarı birbirine benzeyen 5 parti.
Bir de kemikleşmiş kadrolarıyla masanın oy olarak büyüğü CHP…
Sandık yaklaştıkça masanın toplantıları sıklaşmaya ve daha radikal kararlar alınmaya başlandı.
Bu arada haliyle enteresan istekler de gün yüzüne çıkıyor.
Doğru mu değil mi bilmiyorum, lakin grup kurulacak kadar milletvekili isteyenler mi dersin, Cumhurbaşkanıyla aynı yetkilere sahip olmak isteyenler mi dersin?
Bu istekler, koalisyon yapılan dönemlerde iki elin parmakları kadar vekil sayısıyla koca koca partileri dizayn etmeye çalışan liderleri hatırlattı.
En az yüzde 51 oy olarak seçilecek olan Cumhurbaşkanıyla eşit imza istemek için partilerinin oy potansiyelinin yeterli olduğunu düşünüyorlar demek ki?
Bir diğer parti lideri ise milletvekilliği listelerinde anlaşamazlarsa, 81 ilde seçime tek başlarına gireceklerini söylüyor.
Tek başlarına girdiklerinde sanki vekil çıkarabilecekler!
Bu afra tafranın nedeni nedir tam olarak bilmiyorum; ancak sağ, muhafazakar ve dahası liberal partiler böyle dönemlerde menfaatlerini ön plana çıkarmasını çok iyi bilirler.
Siyasi tarihimiz bu örneklerle doludur…
Masayı dışarıdan yorumlayanlar nasıl ki partilerin oy oranlarına göre konuşuyorsa, sanırım masadakiler de tam tersini yapıyor!
Yüzde 1, hadi cömert olalım yüzde 3’lük dilime sahip partiler, ülkenin geleceğine yönelik kararlar alınırken başrol istiyorlar.
Haliyle bu istekler de kafa karıştırıyor!