ÇARDAK
Çardak diye bağımızdaki ahşap evi bilirdim. Komşu evleri de çardaktı. Ekim-dikim yapılmayan, etrafı çiçeklerle çevrili alanın bir yanındaydı. Önceleri derme çatma bir kulübeymiş. Dedem Çanakkale’den Suriye veya Filistin cephesine giderken istasyonda görmüş babamı. Kırk günlükmüş o zaman. Birkaç saat sonra gitmiş. Gidiş, o gidiş… Aylar sonra “Şehit oldu” demişler. Babaannem iki kız ve üçü erkek […]