PROF.DR. CİHAT YAYCI: BOP PROJESİ ASLINDA BÜYÜK İSRAİL PROJESİ’DİR
![](https://sp-ao.shortpixel.ai/client/to_auto,q_glossy,ret_img,w_1600,h_1122/https://bolgegazetesi.com.tr/wp-content/uploads/2025/02/bop-projesi3.jpg)
(HABER MERKEZİ)-Türk Ocakları Adana Şube Başkanlığı ve Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile ortak düzenen “Ortadoğu ve Türkiye’de neler oluyor?” konulu ikinci konferans çerçevesinde Mavi Vatan’ın mimarı, Müstafi Tümamiral Doç.Dr.Cihat Yaycı paşayı konuk etti. Doç.Dr.Cihat Yaycı, BOP projesinin aslında Büyük İsrail Projesi (BİP) olduğunu anlattı, Türkiye’nin de Doğu ve Güney Anadolu ve Adana’yı da kapsayan bir proje olduğunu vurguladı.
Yaycı, Ortadoğu’da İsrail ve ABD’nin yayılmacı politikaları çerçevesindeki planları deşifre etti. İsrail’in Suriye’de GOLAN tepelerini işgal etmesi ve Arzu mevud emellerini gerçekleştirmesine adım adım yaklaştığını vurguladı.
Öncelikle Suriye’nin, ABD ve İsrail tarafından petrol ve su havzalarını kontrol altına aldılar. Amaçlarında PYD/PKK terör örgütü ile bir pkk’istan kurmayı hedeflediklerini, sonrasında bölgede İsrail uydusunda büyük kürdistanı kurarak BİP’i (Büyük İsrail Projesi) kurmayı hedeflediklerini görüyoruz.
Türkiye’nin Filistin, Suriye gibi ülkelerle tıpkı Libra ile yapılan anlaşma gibi münhasır bölge anlaşmaları yapması gerektiğini vurguladı.
“Netanyahu, ABD başkanı Trump yönetimi ile birlikte Ortadoğu haritasını yeniden çizmeyi umuyoruz” diyerek bu konudaTürkiye’nin acil önlemler alması gerektiğini vurguladı.
Katılımlar için Adanalılara teşekkür etti.
Türk Ocakları Adana Şube Başkanı Mustafa Halaçoğlu açılış konuşmasında şunları söyledi;
Bugün çok kıymetli Mavi Vatan’ın mimarı, Sayın Doç. Dr. Cihat Yaycı paşamızdan çok değerli bilgiler edineceğiz.
Bolu Kartalkaya’daki Otel yangınında ihmaller neticesinde hayatını kaybeden 78 vatandaşımıza Allah’tan rahmet, yaralılara da acil şifalar dilerim. Adanamızın da etkilendiği,11 ilimizi etkileyen Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat’da meydana gelen depremde 53 bini aşkın kaybettiğimiz canlarımıza Allah’tan rahmet dilerim.
Depremden üç gün sonra Adana Türk Ocağı olarak Kırıkhan ve Hatay deprem bölgesine acil yardım götürerek kardeşlerimizin yanında olduk. Tanrım bir daha vatanımıza ve milletimize böyle afetler göstermesin. Türkiye’nin En Eski ve En Büyük Sivil Toplum Kuruluşu Türk Ocağı’dır.
Türk Ocakları, parti siyaseti gütmez; parti siyasetinin dışındadır ve “Biz, Hep Birlikte Türk Milleti’yiz!” anlayışı çerçevesinde, bölücü olmamak şartıyla her partiye eşit mesafededir.
Türk Ocağı, Herkesin inancına saygı gösterir. Ancak inandığı değerlere de sahip çıkar.
Türk tarihinin en bilinçli, en şuurlu Türk Milliyetçisi olan Cumhuriyetimizi Türk Milliyetçiliği temelleri üzerine kuran Türk Devletine ‘TÜRKİYE” adını veren Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ü rahmet, minnet ve özlemle anıyorum.
Türkiye Cumhuriyeti, o günün şartlarında, yok oluşa doğru s ürüklenen 700 yıllık bir devletin küllerinden bir kutlu liderin önderliğinde tekrar dirilmiştir.
Adana Türk Ocağı olarak bizler, 15 Mart 1923’te Ulu önder Atatürk’ün Ocağımızı ziyaretinde “Türklük nurunun bol ve verimli kaynağı” “Türk’ün Has Ocağı, Varlık ve Birlik Ocağı, Yüksek Alevlerle Tütsün, Muhitine Nurlar Saçsın; Türk Ocağı,Türklük Güneşinin Ocağıdır” temenni ettiği gibi bizler de bu yolda yürüyoruz.
Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş felsefesi olan Türk Milliyetçiliği fikrinden asla uzaklaşmamamız gerekmektedir.
Türk Ocakları 1912 yılında kurulmuş ve Türkiye Cumhuriyeti tarihinde çok önemli bir yeri olan kuruluşunda aktif görevler alan 190 Tıbbiyeli Türk Milliyetçisi gencin, neredeyse tamamının, Çanakkale Savaşı ile Milli Mücadelede çok büyük inisiyatifler aldıkları ve bu uğurda şehit oldukları hafızalarımızdaki yerini korumaktadır. Ruhları şad olsun…
Türk Milletinin aydınlanmasında ve Atatürk ilke ve inkılaplarının toplumun tamamına yayılmasında Türk Ocağımızın çok büyük gayret ve çalışmalarının olduğu da tarihi bir gerçektir.
Türk Ocakları, Türk kültürünün ve milli şuurun canlanmasında çok önemli vazifeler yüklenmiş ve milletimizin öz benliğini bulmasında büyük katkılar sağlamıştır.
Türk Ocakları, Türkiye’de 80 il ve ilçede Şube başkanlıkları ve temsilcilikleri ile yüz binlerce üyesi var. Milli ve Manevi iklimde de milyonlarca destekleyicisi bulunmaktadır.
Türk Ocağı, Neslimizin geleceği ve onların milli şuur ile beslenmelerini hedefler. Milli şuur ile beslenen Türk milliyetçiliği çerçevesinde vatansever, manevi duyguları yaşatacak bir görüştedir.
Umutların tükendiğini yaşamak istemiyorsanız, Türk milliyetçiliği ülküsünde birleşmemiz gerekir. Üst kimliğini kaybeden bir milletin varlığının bir anlamı kalmaz.
Şunu çok iyi biliyoruz ve farkındayız. Türk Ocaklarına yine tarihi sorumluluk düşmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin değiştirilemez, ortak veya ikilik kabul edilemez vasıfları:
Bayrağımız: Türk Bayrağı
Devletimiz: Türk Devleti
Devlet Dilimiz: Türkçe
Milletimiz: Türk Milletidir
Bunların değiştirilmesine veya sulandırılmasına Türk Milleti asla rıza göstermeyecektir.
Nasıl zor bir dönemden geçtiğimizi anlatmaya lüzum yok.
Türk Ocağı, bu dönemde Türk Milleti’nin huzurunun ve Türk Devleti’nin temeli olan hukukun üstünlüğü ve adaletin tesisi hususunda bir tavır ortaya koyuyor.
Anayasa’nın ilk 4 maddesi ve Türk Vatandaşlığı tanımı ile ilgili 66. maddesindeki “Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür.” hükmü, bizim için tartışma dışıdır; tartışılması, Türkiye Cumhuriyeti’nin temeline kazma vurmaktır.
Türkiye’nin demografik meselesinin sığınmacı ve düzensiz göçmenlerden ibaret olmadığını, ciddi bir aile ve doğurganlık problemi ile karşı karşıya olduğumuzu Türk Ocakları olarak hep hatırlatıyoruz.
Tarihte en güçlü devletler dahi düzensiz göçmenler, kaçak ve sığınmacılar yüzünden yıkılmıştır.
Bu vesile ile Suriyelilerin ülkemizdeki misafirlik dönemi artık sona ermiştir.
Farklı ülkelerden gelen kimliği belli olmayan kontrollü veya kontrolsüz ülkemize giren kaçak ve sığınmacılar sebebiyle sosyal, kültürel ve ahlâkî yozlaşma ile ekonomik çöküşü hızlandıracak,Türkçeyi zayıflatacak, Türk kültürünü, Türk ahlakını, Türk Örf ve Adetlerini asimile edecek tehlikeyle karşı karşıyayız.
Afganlıların binlerce km uzaklıktan sözde yaya olarak gelişi ve hepsinin ABD’nin lejyoner askerleri olduğu gerçeği daha vahim boyuttadır.
Gazze’de Naziler gibi İsrail tarafından dünyanın gözü önünde insanlık dışı bir soykırım yapılmaktadır.
Ülkemize farklı ülkelerden gelmesine göz yumulan milyonlarca sığınmacı ve kaçaklar sorunu varken, şimdi de Gazze’deki eli silahlı Hamas terör örgütünü ülkemize kabul edileceği söylenmekte. Bunu asla kabul etmiyoruz.
Ortadoğu’da BOP’un ve BİP’in tıkır tıkır işlediğini görüyoruz. Dolayısıyla tedbirler alınmaz ise Türkiye adım adım bir felakete sürüklendiği bir gerçektir.
Trump’ın, soykırımcı Netanyahu’yu iltifatlarla yanına alarak Gazzelileri tehcir edip Gazze’yi ilhak etmekten bahsetmesi, emperyalizmin maskeye falan ihtiyaç duymadan sergilediği tam bir küstahlık ve pervasızlık örneğidir.
Anlaşılıyor ki, Suriye’nin kuzeydoğusundaki terör yapılanması
hususundaki İsrail-ABD politikası da bizim başımızı çok ağrıtacak.
Şunları çok iyi bilsinler!
Türk Milletini bölmeye çalışıyorlar; BÖLDÜRMEYECEĞİZ
Cumhuriyeti Yıkmaya Çalışıyorlar; YIKTIRMAYACAĞIZ
Türk Yurdundan Yurt İstiyorlar; VERMEYECEĞİZ
Şimdi sözde değil eylemde birlik olma zamanıdır.
Mukaddes Türk yurdu yeni icat edilmiş gibi “etnik kimlikler” yoluyla Türk milleti sahipsizleştirilip Türk yurdu parçalanmaya çalışılmakta, küresel güçlere yem edilmek istenmektedir.
Mezuniyet sevinci ve gururu ile Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e bağlılıklarını ifade eden pırıl pırıl genç teğmenler, bazı kişi ve çevreler tarafından bir şekilde alçakça darbecilikle suçlanmışlardır.
Temennimiz hukuki süreç sonucunda bu genç kahraman teğmenlerimiz ve disiplin amirleri hakkındaki ihraç kararlarının kaldırılması ve kendilerini adadıkları Türk Milletine ve şanlı Türk
Ordusuna hizmete devam etmeleridir.
Bu kumpas kararlarla şanlı Türk Ordusunu itibarsızlaştırmayı amaçlamaktadır.
Buyrun hep birlikte haykıralım:
“Mustafa Kemal’in askerleriyiz”
Hepimiz Mustafa Kemaliz…
Bir tarafta da Bebek katilinin Mecliste konuşması ve Umut hakkı verilmesini savunanlar varken, biz Türk Milleti olarak bu istekleri red ediyoruz.
Türkiye’nin iç cephesinin tahkimi için terör örgütü uzantısı partinin temsilcilerini bebek katili terörist başına gönderirken, demokrasinin vazgeçilmez unsurlarından olan siyasi partilerden birinin genel başkanını hukuk dışı tutuklamak gerçekten de büyük bir çelişkidir.
Unutulmasın ki, “Adalet Mülkün Temelidir.”
Adil işleyen adalet bir gün herkesin ihtiyacı olacaktır.
Atatürk, bizlere hür ve bağımsız Üniter Milli Devlet olarak Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuş, Kul olmak yerine birey olmayı ve hür olmayı bizlere armağan etmişti.
Milli devlet yerine Cemaat, Tarikat, Çok dilli, Çok bayraklı, Siyasal Din Referanslı bir yönetim arzulayanlara fırsat vermeyeceğiz.
Türkiye Cumhuriyetinin kurtuluş reçetesi, Atatürk’ün bizlere armağan ettiği Cumhuriyetin kuruluş felsefesinden ve ilkelerinden ayrılmamaktır.
Ey Türkler!
Baş bir kere eğilmeye görsün. Eğilir eğilir de ayakları yalamaya kadar çöker.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün söylediği gibi;
“Milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır” ilkesi ile bir olacağız, birlik olacağız.
Nefsiniz için değil, nesliniz için çalışın ve mücadele edin.
Çok kitap okuyun ki geleceğiniz aydınlansın.
Türk Ocakları olarak;
Asla korkmadan, yorulmadan, yılmadan vatanımız ve Türk milletinin refahı, gençlerimizin huzuru ve geleceğinin müreffeh olması, umudunu kaybetmeden Muassır medeniyetler seviyesine çıkması için çalışmaya devam edeceğiz.
Bir Bilişim uzmanı olarak da; Çağımızın en büyük değişimi, internet ile başlamıştı.
Şimdi de Yapay Zeka çağının başlamasıyla dünya yeni bir evrim
geçirecek, farklı bir boyut kazanacaktır.
Yapay Zeka, olumlu olmasının yanı sıra insanlığın geleceği için büyük riskler ve tehditler oluşturmaktadır.
İşte dünyanın başka bir boyuta geçeceği bir süreçte Türkiye teknolojik devrimde yönetilen değil, yönetenler arasında yerini almalıdır.
Türkiye, Türkiye olarak kalsın istiyorsak; Devletimize, Vatanımıza, Bayrağımıza ve Milli Birliğimize sahip çıkalım. Türkler, zaferle sonuçlanacak tarihini gerektiğinde yeniden yazacak, kahramanlık türkülerini yeniden söyleyecektir.
Ulu Önder Atatürk,
“Şayet bir gün çaresiz kalırsanız, bir kurtarıcı beklemeyin. Kurtarıcı kendiniz olun” demişti.
Hepinizi saygı ve hürmetle selamlıyorum.
Biz, Hep Birlikte, Türk Milletiyiz!