R.T. ERDOĞAN’A YAZILAN MEKTUP

Bundan tam 14 yıl önce bugünkü Cumuhrbaşkanı R.T.Erdoğan’a (O zaman Başbakandı) 9 Eylül 2022 günü vefat eden Prof.Dr.Güntekin Köksal açık bir mektup yazmıştı.

O mektubu o zaman Milliyet Gazetesi’ndeki köşe yazısında Serpil Yılmaz dile getirmişti.

Prof.Dr.Güntekin Köksal’ın vefatı ile Serpil Yılmaz bu kez de Sözcü Gazetesi’ndeki köşesinde mektubu tekrar kamuoyu ile paylaşırken Prof.Dr.Güntekin Köksal’ın ne kadar haklı bir uyarı yaptığını anlatmaya çalışmış.

Ben de Bölge Gazetesi okurlarına bu mektubu dikkatlice okumaları için kaleme alıyorum!…

“Sayın Başbakan.

Ben müsadenizle önce kısaca kendimi tanıtayım. 77 yaşında bir işadamıyım. Devlet bursu ile Avrupa’da okudum. Maden ve petrol konularında 2 master yaptım. Yurda döndükten sonra 10 senesi Batman’da olmak üzere 17 sene TPAO’da çalıştım. 34 senedir de 1974’de kurduğum Pet Holding şirketlerini yönetiyorum. SSCB, Almanya, Rusya, Kazakistan, Azerbeycan ve Yemen’de başarılı yatırımlar yaptım.

Halen Türkiye, Kuzey Irak ve Yemen’de çok değerli sahalarda petrol üretimi yatırımlarım var.

Çeşitli konularda ilklere imza atan, girişken bir müteşebbüsüm. Risk alırım. Memleketimi çok severim. Hiç sigortasız adam çalıştırmam.. Çok eski ve köklü bir aileden geliyorum. Dedelerim sadrazam, vezir, asker olarak ülkemize hizmet etmiştir.

Atatürk ve devrimlerine çok bağlıyım. Atatürk olmasaydı ve bu devrimleri yapmasaydı bugün bizim dinimiz ve ismimizin de aynı kalması imkanı olmadığına inanırım.

Kısacası yüzde yüz bir Atatürk çocuğuyum.

Allah’a innacım tamdır. Allahın dürüst, çalışkan, doğru insanların daima yanında olduğuna tecrübelerimle de inanırım. Türkiye’den kolay kolay vatan haini çıkmaz.

Sizin ülkenizi sevdiğinize ve kendi stilinizde ülkemizi kalkındırmaya çalıştığınıza inanıyorum.

Zeki, çalışkan ve çok karizmatik bir karaktere sahip olduğunuzu da biliyorum.

Ancak ülkenin bugünkü durumunu üzülerek söyleyeyim ki hiç iyi görmüyorum. Hemen sinirlendiğinizi, kızdığınızı ve söylendiğinizi görüyorum.

Medyaya sinirli, sert, kırıcı beyanatlar veriyorsunuz…

Bir Başbakanın her dakika sinirlenmeye hakkı yoktur.

Ülke bölünüyor!..

Biz ve onlar diyorsunuz. Bu ne demek? Tarihimizde hiçbir Başbakan halka böyle hitap etmemiştir.

Kendinize hakim olun!..

Senelerce üniversitelerde hocalık yaptım. Konferanslar verdim. Hala da üniversitelerde konferanslar veririm. Babanız yaşındayım. Hocayım…

Bu yüzden hiçbir işadamının yapamadığı bu ikazları yapmaya hakkım var.

Küçük bir vakfımızda her sene 25-30 üniversite çocuğuna burs veririz.

Sayın Başbakan!..

Müsadenizle size bir takım tavsiyelerde bulunuyorum.

Bugün çok güçlüsünüz.

Ya Yarın? Allah bilir!!!.

İnsanlar kendilerini en güçlü hissettikleri zamanlarda en büyük hataları yaparlar. Tarihte bu husus defaatle sabittir. Ancak şu Ata Sözünü hiç unutmayın!!!

“Böbürlenme padişahım, senden bmüyük Allah var”, “Keskin Sirke Küpüne Zarar Verir”, “Sinirlerinize Hakim Olun” Bağırıp-çağırıp kötü konuşmayın. İnsan kalbi sırca gibidir. Kırdığınızda tamiri imkansızdır.

Çok ağır konuşuyorsunuz. Aydınlara, medyaya, yargıya, üniversitelere değer verin, görüşün, fikirlerini alın! Onlarda bu memleketin çocukları!…

Onların fikirleri, görüşleri, bilgileri, tavsiyeleri etrafınızdaki çok kişiden daha değerli olabilir. Her güçlü kişinin etrafının “Evet efendimciler”, “Dalkavuklar” tarafından sarılmış olduğunu bilmeniz lazım.

Etrafınızdakilerin çoğunluğu her şeyi size soruyorlar. Her şeyi hiç kimse bilemeyeceği gibi siz de bilemezsiniz. Bilmediklerinizi açıkça söyleyin.

Her hususta fikir beyan etmeyin, danışın, öğrenin. Monoloğ yapıyorsunuz. Diyaloğ yapmaya çalışın! Hayvanlar koklaşarak, insanlar konuşarak anlaşırlar.

Sadece sizin gibi düşünenleri işlerin başına getirmeyin! Bugün bir çok kamu müessesesimizin işi bilmeyenler tarafından yönetildiğini görüyorum.

Kadrolaşmayın!

Sadece sempatizanlarınızı veya öyle görünenleri kadroya yerleştirmeyin.

Hayır! Yapmıyorum! Demeyin. Ben Ankara’da yaşıyorum. Duyuyor, kontrol ediyor ve görüyorum. Kapasitesiz, bilgisiz insanlar önce memlekete, sonra size zarar verir.

Diktatörleşmeyin!

Milletvekillerinize dahi beyanlar vermeyi yasaklamayın!

Medyayla, aydınlarla, yargıyla, askerle, üniversitelerle inatlaşmayın.

Laikliğe, sizin tabirinizle ciğerden inanın, güvenin, laiklik dini özgürlüklerin değişmez kanunudur.

Bir Hadis-i Şerif diyor ki; “Cenab-ı Hak sevdiği yöneticilerin yanında açık sözlü danışmanlar nasip eder, sevdiklerine de dalkavuklar musallat eder.”

Sıkça bahsetitğiniz Büyük Türk düşünürü Edabali Hazretleri’nin öğütlerini bir kez daha okumanızı içtenlikle tavsiye ediyorum.”

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor