ŞAMPİYON YÜZÜCÜ POLİS MEMURU ŞEYTAN HÜSEYİN: HÜSEYİN ŞENÖZ

HAZIRLAYAN: RAMAZAN ŞANIVAR

Hüseyin Şenöz, 30 Temmuz 1947 yılında Adana’da doğdu. İlkokulu Milli Mensucat, ortaokulu İstiklal, liseyi ise 2 yıl Adana Erkek Lisesi daha sonra da Trabzon Erkek Lisesi’nde tamamladı. Eskişehir Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden mezun oldu.

Evleri Atatürk Yüzme Havuzu’na yakın olduğu için antrenman ve yarışları tel örgüler arkasından izleyen Hüseyin Şenöz, ilkokul karnesinde teşekkür belgesi getirince, yüzmeye de meraklı olduğunu bilen merhum babası Kuddusi Şenöz, boğulmaların yoğun yaşandığı yıllarda kart çıkartarak Milli ve rekortmen yüzücü Ünsal Fikirci’ye teslim etti.

İlk antrenörü Ünsal Fikirci’yi model alan,  kendini sürekli geliştiren ve 13 yaşında 50 metre kurbağalama ilk yarışında birinci olan Hüseyin Şenöz’ün yeteneğini gören eski milli atlet ve Karataşspor’un kurucu Başkanı Ökkeş Koşkun, mayo ve havlu hediye ederek Karataşspor’a transfer olmasını sağladı.

Her hafta sonu gerçekleştirilen yüzme yarışlarına milli yüzücü Gürhan Bencan’ın teşvikiyle giren Hüseyin Şenöz, sutopunda da hayli başarılı oldu. Adana’ya gelen yabancı antrenörlerden Herman Hörsgen ve Darko Selenac ile çalışma olanağı bulan Hüseyin Şenöz, vatani görevini yaptığı Muhafızgücü’nde yüzme ve sutopunda takıma önemli katkıları oldu.

Askerlik dönüşü Adanaspor’da takım kaptanı olarak sutopu oynadı ve turuncu-beyazlı ekibi namağlup olarak 2. Ligden birinci lige çıkmasında önemli rol oynadı. Daha sonraki yıllarda Ankara DSİ Spor’da genç takım antrenörlüğü yaptı.

  Adana’da arkadaşları arasında uyanık, heyecanlı, girişken ve yetenekli olduğu için “Şeytan Hüseyin” lakabıyla bilinen Hüseyin Şenöz, polis memuru olarak Trabzon, Burdur, Erzurum ve Kocaeli’nde görev yaptı.

Son görev yaptığı Kocaeli’ne yerleşen ve emekli olduktan sonra sigortacılık yapan Hüseyin Şenöz, sorularımızı şöyle yanıtladı:

Kendinizden söz eder misiniz ? Eğitiminiz nedir ? Yüzmeyi nerede ve kimden öğrendiniz? Bunları anlatır mısınız ?

1947 Adana doğumluyum. İlkokulu Milli Mensucat, ortaokulu İstiklal, liseyi ise 2 yıl Adana, 2 yıl da Trabzon Erkek Lisesi’nde tamamladım. Daha sonra Eskişehir Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden mezun oldum. Özellikle yetiştiğim mahallede ve okulda farklı sporlarla yakından ilgilendim. Ancak, en çok yüzmeyi çok sevdim. Evimiz, Atatürk Yüzme Havuzu’na yakındı. Özellikle antrenmanları ve hafta sonları yapılan yarışları tel örgüler arkasından tribünlerde izler ve imrenirdim.

Rahmetli babam Kuddusi Şenöz, benim yüzme sevdamı bildiği,  bir de ilkokul karnemde teşekkür olduğu için bana ödül olarak havuz kartı çıkartarak milli ve rekortmen yüzücü Ünsal Fikirci’ye teslim etti. Ünsal hoca bana yüzmeyi bilip bilmediğimi sordu. Ben de bilmediğimi ilettim. Beni kaldırdığı gibi havuzun ortasına attı. Ben basbayağı duvara kadar yüzerek kulvarları tuttum. Ünsal ağabey yüzme bilmediğim yalanını söylediğim için beni azarlayarak kızdı. Ünsal ağabeyden özür dileyerek heyecanlandığım ve korktuğum için yalan söylemek zorunda kaldığımı anlattım. Beni affederek ayak ve kol vuruşları ve nefes almayı öğretti. Kendimi sürekli büyük milli ve rekortmen yüzücüleri izleyerek geliştirdim.

Yüzmenin yanı sıra sutopu da oynadınız mı? İlk resmi kulübünüz hangisi? Ayrıca ilk yarışınızda hangi branşta yüzdünüz ve kaçıncı geldiniz ?

Bizim havuz dönemlerinde yüzme yarışlarına katılanların hemen hemen tamamı aynı zamanda sutopu da oynardı. Ben hem yüzdüm, hem de başarılı bir şekilde sutopu da oynadım. Bu arada Karataşspor’un kurucusu ve başkanı eski milli atlet Ökkeş Koşkun, benim yeteneğimi görerek bana lisans çıkardı. Bunun yanı sıra bana havlu, ve mayo hediye etti. Her hafta sonu yarışlara katılarak birçok kez Beden Terbiyesi’nin çalışkan Bölge Müdürü Cemil Oka ile Yüzme Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi, İl Temsilcisi, eski yüzücü Ruhi Polisçi’nin esnaftan topladığı hediyelerin yanı sıra madalyalar kazanırdım.  Özellikle milli yüzücü Gürhan Bencan’ın teşvikiyle antrenman ve yarış kaçırmazdım.

Bizim jenerasyon çak şanslıydı. Hem yüzmede Alman Herman Hörsgen, hem de sutopunda Yugoslav Darko Selenec ile çalışma olanağı bulduk. Onlardan çok şey öğrendik.

Vatani görevinizi nerede yaptınız? Sporu orada da sürdürebildiniz mi ? Size askerlikte sporun yararı oldu mu?

Öncelikle tüm yaşamımda sporun her zaman yararını gördüm. Sporcu olduğum için vatanı görevimi Muhafızgücü’nde yaptım. Orada eşofmanlarla çok rahat askerlik yaptığımız gibi, her gün antrenmanlara yazın 19 Mayıs Yüzme Havuzu, kışın da Kara Harp Okulu Kapalı Havuzu’na giderdik. Muhafızgücü olarak Ankara şampiyonu olduğumuz gibi Silahlı Kuvvetler Yüzme Şampiyonası’nda 23 yıldır şampiyonluğa ambargo koyan Deniz Kuvvetleri gücünü yenmemiz büyük bir olay olmuştu. Bunu asla unutamam. Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı bizi ödüllendirmişti. Ayrıca tüm sporculara 10 gün memleketlerine gitmeleri için resmi izin vermişlerdi.

Hakemlik ve antrenörlük yaptınız mı ? Milli takımlara kazandırdığınız sporcunuz oldu mu? Bunları anlatır mısınız ?

Karataşspor’dan sonda Ankara DSİ Spor’a transfer oldum. Burada da sutopunda şampiyonluklar yaşadık. Daha sonra ki yıllarda da DSİ Spor takımının antrenörlüğünü de üstlendim. Ayrıca uzun yıllar yüzme ve sutopu hakemliği de yaptım. Askerlik dönüşü de Adanaspor’a sutopu takımına transfer oldum. Takımı hiç yenilgi almadan namağlup olarak 2. Ligden birinci lige çıkarmayı başardık.

Uzun yıllar polis memuru olarak görev yaptınız. Hangi illerde çalıştınız. Ne zaman emekli oldunuz ? Şimdilerde neler yapıyor sunuz ?

Adana’da havuzdan büyüğüm olan milli yüzücü Mustafa Acet’in yardımıyla çalışmak için İncirlik Amerikan Üssü’ne girecektim. Bu biraz uzadı. 1974 yılında Ankara’dan tanıdığım Mülkiye Spor Kulübü Başkanı aynı zamanda Hakim olan Fazlı Kafadar’ın desteğiyle çok sevdiğim polisliği tercih ettim. Başta Trabzon olmak üzere, Burdur, Erzurum ve Kocaeli’de 20 yılı aşkın görev yaptıktan sonra emekli oldum. Ve son görev yaptığımız iyi dostluklar kurduğum Kocaeli’ne ailece yerleştim. Polislikte kitaba bile dönüştürecek anılarım var. Görev yaptığım tüm illerde çok sağlam arkadaş ve dostlarım oldu. Kocaeli’de sigortacılık yapıyorum. 3 çocuğum var. Bunlara yüzmeyi de öğrettim.  Mutlu bir yaşantım var. Adana’yı çok özlüyorum. Pandemi nedeniyle şu günlerde gidemiyorum Kardeşim Hasan Şenöz’de havuzda yüzdü ve sutopu oynadı. O’da İncirlik Amerikan Üssü’nden emekli oldu. Atatürk Yüzme Havuzu’nda yüzme ve sutopuyla geçirdiğim günlerdeki arkadaşlarımı, dostlukları asla unutamam. Özellikle Muharrem Gülergin başta olmak üzere, Ökkeş Koşkun, Nihat ve Lütfi Erdem kardeşler, Mustafa ve Erdal Acet kardeşler, Ünsal Fikirci, Bora Özkök, Tuncay Şenyüz, Behçet Kurtiç, Fahri Gez, Yılmaz Boztay, Ayhan Karataş, Faruk Morkal ve Ahmet Bozdoğan’ı hiç unutamıyorum.  Özellikle Ahmet Bozdoğan’ın hak ederek federasyon başkanlığı yaptığı dönemlerde Kısa Kulvar Dünya Şampiyonası’nın İstanbul’da yapılmasından çok mutlu oldum ve Bozdoğan’ın davetlisi olarak izleme şansım da oldu.

Bir de size havuzda neden “Şeytan Hüseyin “ lakabı takmışlardı. Size herkes lakabınızla tanıyor. Bundan söz eder misiniz? Bu lakabı size kim taktı?

Bunu bana sürekli sorarlar. İstiklal Ortaokulu’nda milli yüzücüler Ayhan Karataş ile Gürhan Bencan ile aynı sınıftayız. Çok hareketli, uyanık, heyecanlı ve girişken, haşarı olduğum ve bir sınıf arkadaşımı tiye aldığım için Türkçe öğretmeni Zuhal hanım “Ya evladım neden yerine oturmuyorsun? Arkadaşlarını üzüyorsun ve sınıfın düzenini bozuyorsun. Sen şeytan mısın nesin? Nereden buluyorsun bu şeytanca şakaları?” dedi. Özellikle Ayhan Karataş, havuza gelerek bunu tüm yüzücülere anlattı ve adımız Şeytan Hüseyin kaldı. Bundan rahatsız değilim. Beni öyle tanıyorlar. Hoşuma da gidiyor.

MİLLİ YÜZÜCÜ BENCAN: “HÜSEYİN İLE OKUL DOSTLUĞUNU HAVUZDA DA SÜRDÜRDÜK”

Milli yüzücü ve maratoncu Gürhan Bencan, Hüseyin Şenöz ve Aile 1960 yılları başında İstiklal Ortaokulunda birlikte okuduklarını, bu dostluğu havuzda da sürdürdüklerini, Şenöz’ün özverili, saygılı, yetenekli, arkadaş canlısı birisi olduğunu söyledi.

Hüseyin Şenöz ile eski milli atlet Ökkeş Koşkun’un kurucusu olduğu Karataşspor’da birlikte yüzdüklerini ve sutopu oynadıklarını belirten Gürhan Bencan, konuşmasında şunlara yer verdi:

“Hüseyin, öncelikle sağlam bir dosttur. Arkadaşı için her fedakârlığı yapar. Yüzme ve sutopunda birlikte 8-10 yıl kadar birçok şampiyonluklar yaşadık. Daha sonra Ankara DSİ Spor’a gitti. Orada hem yüzdü hem de antrenörlük yaptı. Daha sonra polis oldu. Okul yıllarında çok hareketli ve macera seven birisiydi. Türkçe öğretmeni vardı sinek Zuhal derdik. Sınıfta yaramazlık yapan Hüseyin’e “Sen yerinde duramayan şeytan gibi birisin” dedi ve arkadaşları da Şeytan Hüseyin olarak tanırlar. Aslında çok iyi bir Adana sevdalısıdır. Ancak, Kocaeli’ne yerleşti. Yolu açık olsun.”

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor