SARAY DÜZENİ GENÇLERİ MUTSUZLUĞA VE UMUTSUZLUĞA SÜRÜKLEDİ

20 yıllık AKP iktidarı, gençlerin iyi bir gelecek yaşayabilmelerini sağlayacak fırsatları ortadan kaldırmış, ekonomik-kültürel ve sosyal açıdan yaşamlarını çoraklaştırmış, geleceğe dair tüm umutlarını yok etmiştir.
Liyakatın yok edildiği, kayırmacılığın norm haline geldiği, torpilin olmadığı yerde aç ve işsiz kalınacağına dair inancın artık kemikleştiği ülkemizde gençler, ülkeyi terk etme planları yapmaktadırlar.
Otoriter tek adam rejiminde ifade ve düşünce özgürlükleri kısıtlanan, ayrımcılığa maruz kalan gençler, aynı zamanda kendilerine yeterli donanımı sunamayan eğitim sisteminin gölgesinde sırtlandıkları Kredi ve Yurtlar Kurumu borçlarının yükü altında ezilmektedir.
Milyonlarca genç, işsizliğin ve umutsuzluğun pençesinde savrulurken saray, kendine yakın bir avuç genci el üzerinde tutmakta, tüm kaynakları onlara akıtmaktadır.
Akranları işsiz, yoksul ve baskı altındayken, bu bir avuç gencin sosyal medyadan bile takip edilebilen lüks yaşamının bir kısmı uyuşturucu ticareti ve kara paradan, bir kısmı ise doğrudan kamu kaynaklarının peşkeş çekilmesinden finanse edilmektedir.
Bugün KYK borcu olan gençlerin toplam borçlarının milyonları geçtiği hesaplanmaktadır.
Bu öğrenim kredisini kullanan 5.5 milyondan fazla genç, hayata ortalama kişi başı en az 35-40 bin TL borçla başlamaktalar.
Bu gençlerden en az 300 bininin borcunu ödeyemediği için haklarında yasal işlem başlatılmıştır.
AKP istihdam yaratmadığı halde borçlu mezun ettiği gençlerin kredilerini geri ödemelerini beklemektedir.
AKP iktidarında YANDAŞ ve MAKBUL gençler sefa sürerken, Saray’ın ÇAPULCU ve BOZGUNCU diye itham ettiği gençler yoksulluğa gömülmüştür.
Böylece saray rejimi, gençler arasındaki eşitsizlikleri yeni bir boyut katarak derinleştirmiştir.
Gençler eğitimden ve istihdamdan koparılıyor;
Gençler bir yandan eğitimden koparken diğer yandan çalışacak iş de bulamamaktadır.
Ülkemizde 2020 yılında ne eğitimde ne istihdamda olan 15-29 yaş genç nüfusun oranı %32’dir. Bu oran, bu yaş grubunda yaklaşık 6 milyon gencin evde oturduğu anlamına gelmektedir.
Her üç gençten 1’inin ne okula gittiği ne de çalıştığı ülkemiz, bu alanda tüm Avrupa ve AB ülkeleri arasında en yüksek orana sahiptir.
16-29 yaş arası genç nüfusun %43’ünün yoksulluk riski altında yaşadığı ülkemizde genç işsizliği adeta yapısal hale getirdiler.
Kayırmanın ve torpilin hakim işe alım biçimi olduğu, vasıflı istihdamın yaratılamadığı ülkemiz, Avrupa ve AB ülkeleri arasında genç istihdam alanında en kötü 3 ülkeden biri olmuştur.
Resmi rakamlara göre Yüksek Öğrenim Mezunu olup iş arayan işsiz gençlerin sayısı 2021 sonu itibarıyla 1.106.000 olsa da, bu sayıya resmi iş başvurusu yapmayan ve iş bulmaktan ümidini kesmiş olanlar dahil olmadığı için üniversite mezunu işsiz gençlerin sayısı aslında çok daha fazladır.
Diğer bir deyişle her 4 Yüksek Öğrenim Mezunu’ndan 1’i iş gücü piyasasına katılamamaktadır.
Öte yandan yoksulluk nedeniyle eğitim masraflarını karşılayamadığı, çalışmak zorunda kaldığı veya liyakatsızlık nedeniyle diploma sahibi olunarak bir yere gelinebileceğine dair inancını yitirmiş olduğu için eğitime devam etmeyen 18-24 yaş arası gençlerin oranı, 27 AB ülkesinin ortalamasının yaklaşık 3 katına denktir.
Gençlerimiz AKP’nin adaletsiz politikaları nedeniyle geleceklerinden vazgeçmektedir.
KPSS’de kendi alanında Türkiye’de derece yaparak ilk 50’ye giren öğretmenlerimizin bir kısmı, MEB’ın düzenlediği tartışmalı mülakatlarda verilen düşük puanlar nedeniyle hak ettikleri görevlerine atanamıyorlar.