SEVİL ARACI; TÜM YAŞAM HAKKI SAVUNUCULARINI ATATÜRK PARKI’NDAKİ YAŞAM NÖBETİMİZE BEKLİYORUZ

(HABER MERKEZİ)-Adana Ekoloji Platformu, Atatürk Parkı’nda bir araya gelerek yaşam nöbetinin 3.gününde basın açıklaması yaptılar. Basın açıklamasını Sevil Aracı okudu. Sevil Aracı, “Tüm yaşam hakkı savunucularını Atatürk Parkı’nda her gün saat 18.00’de başlayan yaşam nöbetimizi büyütmeye ve desteklemeye davet ediyoruz” dedi.

Sevil Aracı basın açıklamasında daha sonra şunları söyledi;

Bu hafta Ankara’da metruk bir binadan işkence edilerek öldürülen 15 köpeğin ölü bedenlerini çıkartıldı. 15 köpek işkence edilirken neler hissetti, kaçmak istedi, kaçamadı. Bir kere sadece bir kere o köpeklerin yerine koyun kendinizi. Zorla bir yerde tutulduğunuzu, sürekli işkenceye uğrayan bedeninizin son bir umutla kaçmaya çalışıp bağlandığını düşünün. Ne hissederdiniz?

Geçen hafta da yine Ankara’da 2 köpek bir katil tarafından silahla vuruldu. Kamera kayıtlarından gördüğümüz katilin hayvanları sevecekmiş gibi yapıp yanına çağırdığı, hayvanların kuyruk sallaya sallaya gittiği ve bir anda vuruldukları!

Bir kere sadece bir kere o hayvanların neler hissettiğini, nelere maruz kaldıklarını düşünün!

Bütün bunlar olup biterken, memleket kocaman bir hayvan mezarlığına zaten dönüşmüşken Yenişehirlioğlu açıklama yaptı: “saldırgan hayvanların öldürülmesini içeren yasa tasarısını sunduk” dedi.

Her gün şiddete uğrayan, taşla sopayla kovalanan hayvanlardan ne yapmasını bekliyordunuz Yenişehirlioğlu? Bir kere siz aynı şiddete uğrasaydınız ne yapardınız?

Abdullah Güler de bu konu hakkında açıklama yapmış, açıklamasına göre “Kuduz riski taşıyan, rehabilite edilemeyecek şekilde azgınlaşmış, barınaklarda diğer hayvanlara zarar veren, hastalık riski noktasında barınakta kalma imkanı kalmayan hayvanları ötenazi yoluyla öldüreceklermiş”

Bir kere bile bakımevi gezmemiş, barınak görmemiş insanların hayvanlar hakkında ne kadar çok sözü varmış. Görmemişsiniz, bir kere daha anlatalım Güler,

Kuduz riski taşıyan demek kuduza yakalanmış demek değildir. Kuduz aşısı ihalesini alan vekilinize sorun ülkede kuduz riski var mı diye!

Barınak dediğiniz toplama kamplarında hayvanları aç bıraktıkları için, şiddet uyguladıkları için, küçücük bir padoğa 20 hayvan tıkıştırdıkları için hayvanlar birbirine saldırabilir. Yine çalışmayan berbat belediyelerinizin faturasını hayvanlara mı keseceksiniz?

Barınaklarınız virüs yuvası. Sağlıklı giren hayvan hasta çıkıyor. Barınaktan çıkarttığımız hayvanların epikriz raporlarını yollayalım mı size Abdullah Güler?

Bizlerin evleri barınaktan hastalık kapmış, ölümcül hastalığa yakalanmış ama iyi hekimler sayesinden iyileştirilmiş hayvan dostlarımızla dolu.  Yaşama umudu olan, iyileşme umudu olan hayvanları berbat belediyeleriniz tedavi edemedi diye öldüreceksiniz öyle mi?

Mama ihaleleri açıp hayvana mama vermeyen belediyelerinizin suçunu bu hayvanlar hayatlarıyla ödeyecek öyle mi?

Bir kez bile barınak gezmemişsiniz, belli. Gidin, habersiz gidin ve  gözlerinizle görün, birazcık adalet duygunuz varsa ne öldürmeyi ne de toplamayı savunabilirsiniz.

Bu hafta yandaş medyayla beraber “köpekler saldırdı” haberlerinin artacağını biliyoruz. Çünkü birilerini yok etmek istediğinizde neler yaptığınızı biliyoruz. İnanmayın! Çünkü hayvanları öldürmek için yalan haberlere, nefret pompalanmasına ihtiyaçları var! İnanmayın!

Sokaklarda tehlikeli olan ataerkil sistemizin kurduğu bozuk düzendir. Sokaklarda tehlikeli olan hayvanları gözünü kırpmadan öldürenlerdir, sokaklarda tehlikeli olan çocukları küçük yaşta evlendirmek isteyenlerdir. İstanbul Sözleşmesi’ni lav ettiğinizden beri kadın cinayetleri arttı. Şimdi de 5199’u değiştirmeye çalışıyorsunuz ki hayvan cinayetleri artsın.

Şentepe’de köpeklerin öldürüldüğü bölgedeki çocuklar köpekler yüzünden değil, katiller yüzünden güvende hissetmediklerini söylediler.

Geçen hafta bir okulun önünde öldürülen Duman ve yaralanan Yumak değil sokaklarda güvendiği tedirgin eden, bir okulun önünde silahla hayvan öldürendir!

Ve halkın adalet duygusunu zedelemeye kalmayın!

“İnsanların adalet duygusunu bu kadar incitmek doğru değildir, çünkü korku denilen şeyin bir sınırı vardır, eğer o sınırı aşarsanız, insanlar da korkuyu aşar ve bağırır: “gelin canımızı da alın!” diye. İşin fenası bunu haykıran, siyasetle ilgisi olmayan, işten eve gidip gelen sade yurttaştır. Canına öyle bir tak eder ki insanın bir gün haksızlık, korkunun, tehdidin, her şeyin üstüne çıkar ve bağırır koro halinde “ ölümden öteye yol var mı?”

Tüm yaşam hakkı savunucularını Atatürk Parkında her gün 18.00’de başlayan yaşam nöbetimizi büyütmeye ve desteklemeye davet ediyoruz.

 

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor