ŞIHLI KÖYÜNDEN ABDURRAHMAN 18’İNDE ŞEHİT DÜŞEN KAHRAMAN
Üst üste kazanılan mucizevi zaferlerle moral bulan güçlerimiz 28 Mart günü Çiftehan-Akköprü Karakolu’na baskın verip burayı da ele geçirirken Fransız askerler dehşet içinde Pozantı’ya kaçtılar. Çatışma sonrası binaya giren çete efradımız Karakol Komutanı Yüzbaşı Lebel ve 3 askerin öldüğünü gördüler.
İnanılacak gibi değil ama, aynı gün, Karanfil Dağı aşılarak Karaisalı yakınlarındaki Yeniköy ve Sofulu karakolları düşürüldü. Başarılı baskınlarla ele geçirilen birbirinden önemli mevzilerden sağlanan silahlar da ayrı bir mutluluk kaynağı olmuştu.
Takvimler 31 Mart’ı göstereli birkaç saat geçmişti sadece. Şafakla yürüyüşe geçen Sinan Paşa komutasındaki mücahitlerimiz akşam üzeri Karaisalı ilçe merkezine yaklaşmışlardı. Fransızlara bilgi sızmasını önlemek amacıyla telgraf ve telefon hatları kesildi. Gece yarısı ilçe halkına haber gönderilerek sabahın erken saatlerinde giriş yapılacağı bildirildi. Gerçi Karaisalı’ya Fransız asker gönderilmemişti ama, çapulcu Ermenilerin yaptığı kötülüklerden bizar olmuşlardı… 1 Nisan şafağında, tan yeri ağarırken kuvvetlerimiz Karaisalı’ya girerek bu şirin ilçemizi kurtardılar.
YÜRÜ BRE KAHRAMAN
KİM TUTABİLİR Kİ SENİ
Karaisalı yürüyüşü başlarken, bir başka birliğimiz de, Gülek Boğazı stratejisi açısından en önemli noktalardan biri olan Çamalan Karakoluna baskın verip sürede ele geçirdi. Hemen arkasından da Ermenilerin kontrolü altındaki ve çok iyi korunmuş olan Kadirhanı Karakolu kuşatıldı.
Bu noktada şu açıklamayı yapmamda yarar var; Pozantı’nın kurtarılması için ne pahasına olursa olsun Belemedik’i ele geçirilmeliydi. Ancak, daha önceden, düşman elindeki bazı noktaların temizlenmesi gerekliydi. Özellikle, Güney’deki Kadirhanı ve onun da Güneyindeki Çamalan Karakolları hem manevramızı engelleyecek ve hem de Fransızlara gelecek yardımı destekleyecek yerdeydiler.
Kadirhanı, Tekir’in hemen Güneyinde, Gülek Boğazı’nın burnu dibinde olduğundan, adamakıllı tahkim edilmişti. Karakol görevlileri daha çok Ermenilerden oluşturulmuştu.
31 Mart 1920… Günlerden Çarşamba… Tatlı bahar yelinin serinlettiği seherden hemen önce Çamalan ele geçirilmiş, sıra, Kadirhanı Karakoluna gelmişti. Doğudaki dağ eşiklerini aşan mücahitlerimiz Kadirhanı’na iyice yaklaştı. Bu sırada, İstihkam Teğmeni Cemal Efe de yardıma yetişerek komutayı üstlendi. Cephelerde grup komutanı olarak başarılı hizmetleri vardı. 22 yaşında ve aslen Balıkesirliydi. Kuleli Askeri Lisesini bitirmiş ve 1 Ekim 1918’de teğmen olmuştu. Zeki ve gözü pekti.
Karakol, kalabalık nüfusu, etkin silahları yanı sıra, çepeçevre kum torbaları ile de koruma altındaydı. Kahramanlarımızın kelle koltukta yaklaştığını görünce yaylım ateşine başladılar. “Teslim ol!” çağrılarına ateşin dozunu arttırarak cevap veriyorlardı. Bizimkiler sayılı mermilerini kıt-kanaat, idareli kullanmak zorundayken kale yavrusu gibi bir binada ve pervasızca harcanabilecek cephanelik imkanlarıyla savunmaya geçmişlerdi. Türkleri püskürteceklerinden kuşku duymuyorlardı. Kaldı ki, bu teşebbüs Fransız Komutanlığı tarafından duyulacak ve Pozantı’dan olmasa bile, aşağıdan, Güneyden yardım gelebilecekti.
Fransızı, Ermenisi, yekün karakol ehli böyle düşünedursun, bizimkiler akşamın geç saatlerine kadar gayretlerini yoğun biçimde sürdürdü. Gece olduğunda, mücahitlerden gencecik biri hazırlığını bir kez daha gözden geçiriyordu. Bu, Şıhlı Köyünden Abdurrahman’dı. 18 yaşındaydı. Karanlık gecenin sessizliğini bozmaksızın Karakola doğru süründü. Binanın arkası yamaca baktığından dış davurı pek yüksek değildi. Bir anda dama sıçradı ve elindeki gazyağlı bezi yakarak çatıyı tutuşturdu. Hızla büyüyen yangın kısa sürede cephanelikle buluştu ve arkasından o büyük patlama!..
Karakol ve içindekiler yok oldu. Şıhlı’nın Abdurrahman da, şehitler kervanına katılmış, Peygamber Kucağına uçmuştu aynı anda… Takvimler, 1 Nisan’î gösteriyordu.
SONRAKİ YAZI: BİZİMKİLER COŞMUŞ BİR KERE!..