SON BULUŞMA PAŞA’DAKİ HİSLERİ GÜÇLENDİRMİŞTİ
DOKUZUNCU BÖLÜM
Seyit Ağa’nın bağ evindeki toplantıya katılanlardan bazılarını dün vermiştik. Elbette katılım, adını verebildiklerimizden çok daha geniş tabanlıydı.
Ali Fuat Paşa (Cebesoy) ile konuştuktan sonra iyice yoğunlaştığı harekât plânını, bir manifesto gibi Adanalılara da anlatmaya kararlıydı. Memleketin içine düştüğü çöküşün yakın gelecekte daha da derinleşeceğini vurgulayan konuşması üzerine, Ahmet Remzi, “Paşa! Biz bu topraklarda doğduk bu topraklarda ölmesini de biliriz. Nihat Paşa’ya emir ver bize silah bıraksın” dedi. Konuşma tonundaki kararlığı ve cesareti sezen Mustafa Kemal Paşa’nın yüzü aydınlanırken bu kez de Mücâvirzade Mustafa Efendi yüksek sesle, “Paşam! Öldürmeden ölmeyeceğiz” dedi.
Toplantı havasına heyecan katan bu ifadelerin üstüne varlıklı davetliler ayağa kalkarak masaya keseler, çıkınlar, anahtarlar koydular. İçlerinden biri, “Paşam, bunlar mücevherlerimiz, paramız, ambar ve kasa anahtarlarımızdır. Hepsi emrinizdedir. Yetmezse, kanımızı, canımızı vermeye hazırız. Yeter ki bu ata topraklarımızı düşman çizmesine çiğnetmeyin” şeklinde konuştu.
Mustafa Kemal Paşa bu ifadeler üzerine artık koyduğu hedefe doğru harekete geçebileceğine emin olmuştu. Elindeki gümüş kıbacı ara ara portakal rengi çizmesine vurarak iki sıra halinde toplanmış katılımcılar arasında birkaç kez gidip geldi. Mutluluğu, mimiklerinde açıkça yansımaktaydı. Bir an durdu ve sanki ufka bakıyormuş gibi, gözlerini pencerelerden birine çevirerek konuştu: “Evet, evet… Bu topraklarda düşman gezemeyecek ve bu millet esir olmayacak.”
KURTULUŞ MANİFESTOSU
Mustafa Kemal Paşa, Kurtuluş Manifestosu diye nitelendirilebilecek hedeflerini şöyle açıkladı: “Kadroların en genç olanlardan oluşturulması ve bir bölükle jandarmaya destek verilmesi, fazla malzemenin Torosların Kuzeyine aktarılması, terhis edilecek askerlerin silah, cephane gibi savaş gereksinimlerinin toplanarak depolanması, eldeki her türlü savaş gereçlerinin uygun yerlere saklanmasını istedi.
VEDA MESAJI
Toplantı sona erdiğinde Paşa da, katılımcılar da rahatlamış, ümitlerine güç katmışlardı. Paşa, bu son toplantı ile artık İstanbul’a dönerek idareyi etkilemeyi düşündü.
Mustafa Kemal Paşa Kurtuluştan sonraki ilk Adana gezisini 15 Mart 1923’te yaptı O gün, Türkocağı’nda gençlerle yaptığı toplantıda şöyle konuşmuştu Paşa; “Genç Arkadaşlarım… Acı günlere ait olmakla beraber, bir anıyı burada tekrar etmek isterim” dedi ve Adana’mızın Ebedi Gururu sayılabilecek övgüyü ifade etti; “Efendiler; bende bu vekayiin (Vekayi: olay’ın çoğulu; Samsun’a çıkışı, Kongreler, Meclisin kurulması, yokluk içinde kazanılan savaşlar ve Türkiye Devletinin kurulması) ilk hissi teşebbüsü bu memlekette, bu güzel Adana’da doğmuştur”. İşte bu sözcüklerle anlatmak istediği, Adana’daki temasları ve özellikle son toplantıdaki izlenimlerinin yansımasıydı.
Mustafa Kemal Paşa, 10 Kasım gece yarısı şu iki tümce ile askeri birliklere veda ederek ayrıldı: “Tebliğ olunan irade-i sen’iyye (yüce buyruk, padişah buyruğu) üzere bu gece hareket edeceğim. Bütün silah arkadaşlarıma veda ederim. M. Kemal”
Tesadüfe bakınız ki, Adana, Mustafa Kemali 1918’in10 Kasımı ile 1938’in 10 Kasımında olmak üzere iki kez uğurlamıştı; biri İstanbul’a, diğeri sonsuzluğa…
BİTTİ