SORALIM, SORGULAYALIM!

Hani derler ya ağlamayan çocuğa emzik verilmez..
Biz ağlamak bir yana çıldırma noktasına getirildik..Üretimi olmayan bir ülkenin kalkınması mümkün değildir..
Biz BÖLGE gazetesi olarak bu sorunu sürekli dile getirdik, çözüm yolları bulunabilmesi için toplantılar düzenledik, ancak bazı duyarsızlar tehlikenin farkına varmayarak duymazdan, görmezden geldi..
Fabrikalar teker teker kapatılırken, çiftçiler üretimden uzaklaşırken, işsiz sayısı zirve yaparken, mutsuz insanların sayısı hızla artarken, çocuklar aç yatarken, anne-baba uykularını kaçırırken, öte yandan var olan varlıklar da erimeye başladı..
Bu konuları zaman zaman sosyal medyada da paylaşıyoruz, halkı uyarmaya, yetkilileri göreve davet ediyoruz..
Ne yazık ki, miskinleştik,tembelleştik, duyarlılığımızı yitirdik, kendimizi kadere bıraktık..
Duyarlı olanlar da sesini çıkaramıyor, durup dururken başına iş alır korkusuyla köşesinde duruyor..
Oysa bazı şeyler vardır mücadele ile, yasal çerçevede talep sonucu elde edilebilir..
Belki de uyanış sağlanır, toplumun taleplerinin ciddiyeti algılanır.. Ağlamayalım ama, ağlamayan çocuğa emzik verilmeyeceğini de unutmayalım..
Fatih Akpınar diyor ki “Abi bunları sen ben biliyoruz da bilmeyen koyunlar çok. Bir zamanlarKozan yolundan servisler çıktığı zaman trafik kilitlenirdi. Şimdi ne oldu diye soruyorum, Kimi Güney Sanayi”den, kimi TEKEL’den, kimi Çukobirlik’ten emekli olduğunu söylüyor.. Böyle çok fabrikalar vardı. Oyunu kime verdiğini soruyorum susup kalıyor”
Bir başkası Foto Stil’den yazıyor “Maalesef yeni kuşak, Adanamızın geçmişi ile ilgili bilgiye sahip değil. Bu konuda bizlere çok şey anlatmak ve yazmak düşüyor. Adana’nın mülki amirlerini, sivil toplum örgütlerini yöneticilerini kamçılalayacak haberler yapmaktan kaçınılmamalı. Birilerinin bunlara “kalkın be kaybetmişler demeli.”
Bu yönde gelen tepki ve öneriler çok fazla.. Ancak, harekete geçirecek öncü güç gerek.. Öncü güç, demokratik kitle kuruluşlarıdır..
Öncü güç, sözlü ve yazılı basındır. Öncü güç, milleti temsil eden milletvekilleridir..
Haydi bir silkinelim, “Nereye gidiyoruz” sorusunu önce kendimize, sonra yönetenlere soralım.. Hukuki zemin içinde, demokratik yollarla hesap soralım; NEREYE GİDİYORUZ!
Ağlamayalım, ağlamak acizliktir..
Ama sorgulamaktan da kaçınmayalım..
Soralım, “Kurulan, üretim ve istihdam yaratan fabrikaları neden kapattınız” diye..
Soralım “Bu ülke dünyanın tarım ambarlarından biriydi, niye yok edildi” diye..
Soralım, “İthalat, bir ülkeyi iflasa, tarlaları verimsizliğe, insanları tembelliğe sürükler.” diye.
Soralım, ”Biz Ay çiçeğini, pamuğu, samanı ,eti, sütü ve birçok ürünü neden ithal ediyoruz” diye..
Soralım, sorgulayalım..
BUYRUN 18 KATLIK ÇUKOBİRLİK MERKEZ BİNASI
VE ÜZERİNDEKİ TAKAS EDİLEBİLİR YAZISI..
Uzun yıllar istihdam ve üretimi ile ülke ekonomisi ve bölge için de önemli konumda bulunan, ciddi gelir sağlayan Çukobirlik’in 18 katlı binası 2005 yılından buyana atıl şekilde duruyor. Son olarak ise 18 katlı binaya “Bu bina takas yapılır” şeklinde afiş asıldı. Afişi görenler ilk olarak şaka olduğunu sandı. Adalet Bakanlığı, Yargıtay’daki iş yükünü azaltmak amacıyla yıllardır gündemde olan Bölge Adliye Mahkemeleri için Adana’da ilk olarak 2005 yılında ÇUKOBİRLİK’in kullanılmayan 18 katlı binasını 3.5 milyon liraya satın aldığı öğrenildi.
