SOSYAL DEMOKRAT SOLDA BİRLİK GİRİŞİMLERİ

Türkiye’de sol tartışmasında dönüp-dolaşıp gelinen nokta; CHP sol mu, değil mi? tartışmasıdır.

Bu araştırmada esas konu sosyalist-marksist solda birlik girişimleri ve Sosyalist Birlik Partisi (SBP) kuruluş öncesi ve kurulduktan hemen sonra başlayan devrim, reform, marksist olanlar ve olmayanlar ideolojik ve tarihsel tartışmalarında ileri sürülen tezleri bir araya getirmek.

Ancak, madem ki “Solda Birlik Girişimler”ine yönelik Sosyal Demokratların birlik girişimleri de masaya yatırılsın.

Önce kavramsal bir açıklama yapmak gerekiyor. Türkiye’de sosyal demokrasi-sosyal demokrat olarak kenidlerini tanımlayanlar; Kemalist, laik, cumhuriyetçi ve modern olmayı, sosyal demokrais-sosyal demokrat olma olarak kabul ediyorlar.

Bu tanım ile Evrensel Sosyal Demokrasi ideolojisinin politik kültürel değerleri ile ilişkisi ve alakası olmadığı notunu düşelim.

CHP ideolojik siyasal kimilğiyle ilgili iki görüş ileri sürülüyor.

Birinci görüş; Atatürk’ün Cumhurbaşkanlığı döneminde, 1924 yılında kurulan ‘Tedarikperver Cumuhriyet Fırkası’ ve 1930 yılında çok partili sisteme geçişte kurulan ‘Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın sağında olan partilerdi. Bu gözlemde de Cumuhriyet Halk Partisi’nin programında baştan itibaren sol unsurlar bulunduğunu göstermektedir.

İkinci görüş; Solun ideolojik, sınıfsal ve evrensel değerleriyle hiçbir bağlantısı olmayan CHP’nin sol olmayacağı, Kemalizm ideolojisi gibi yerel/ulusal eklektik ideolojisinin sol içinde yerinin olmadığı, CHP’nin Cumuhriyeti kuran kurucu ideolojinin partisi olarak askeri vesayeti her şeyin üstünde tutan bir parti olmuştur.

İkinci Dünya Savaşı sonrasının dünyasında, demokrasi, çoğulcuğun siyasal değer olarak öne çıkmasıyla CHP’de kendini sol olarak tanımlamıştır.

Hem Kemalizm, hem CHP; Cumhuriyet, modernleşme ve modernizm takipçisi pozitivizmi, dini inanç, gelenek ve yerleşik kültür karşısına çağdaşlaşma ideolojisi olarak koşmayı başarıyor.

İttihatçılıktan alınan bu ideolojik miras; Çağdaşlık eşittir Kemalizm, eşittir CHP ve eşittir Solculuk olarak solun ideolojik zihin dünyasında derin bir yarık oluşturuyor.

Bu yarık içine akan Kemalizm; tek parti, devletçilik, antiemperyalizm, merkezi planlamacılık, din karşıtlığı/potivizm, Leninci/Stalinci ideoloji, örgüt ve siyasetle üst üste düşüyor, kaynaşıyor, iç içe giriyor.

Türkiye’de sol konuşulmaya başlandığında ikinci paragraf kaçınılmaz olarak Kemalizmle devam ediyor. Kemalizmin sağı-solcu, ortası vs. neresinden bakılırsa bakılsın o da CHP’ye çıkıyor.

Türkiye solunda CHP’nin kopmaz, atılamaz bir yeri olmuştur. Laik, Cumhuriyetçi orta sınıf, aleviler CHP’nin Kemalist söylemini, modernliği solculuk olarak kabul etmişlerdir.

Bu anlamda, kabul edelim etmeyelim, bu ülkenin sol algısı içerisinde CHP solun içindedir. Türkiye’de sol konuşulduğunda CHP’nin de konuşulması gerekir.

CHP’nin 19.yüzyıl soluna damgasını vuran iki akım; Sosyal Demokrasi ve Bolşevikler (Komünistler) hiç bir ilişkisi olmamıştır. CHP, İttihat Terakki’nin içinden çıkan ideolojik siyasal ve örgütsel bir akımdır.

Asker, sivil bürokrasiye dayanarak çöken Osmanlı İmparatorluğu içinden Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran ideolojik ve siyasi iradedir. CHP’nin kuruluşunda sol yoktur.

1920-1930-1940’lardaki CHP, faşist partilerin tezlerini savunan bir partidir. İkinci Dünya Savaşı sonrası dünyanın yeni durumuna bakarak CHP’nin kendine yeni bir ideoloji aramasının sonucu ‘Ortanın Solunun’ ortaya çıkışının hiçbir inandırıcılığı olmamıştır.

CHP; Solu, Cumhuriyetçilik, Kemalizm, Laiklik, Milliyetçilik, Devletçilik ve Halkçılık üstüne inşa etmeyi başarmıştır. Çünkü Marksist, Sosyalist sol bütün Cumhuriyet tarihi boyunca yasaklı olduğu için ve CHP simgesel ilerlemeci, gericiliğe karşı simgesel savlayan olarak solculuğu bu simgeler üstüne oturtarak ve de sosyalist aydınların da desteğiyle Solcu Koltuğuna Oturumştur!..

12 Eylül sonrası Türkiye siyaseti yeniden yapılanıp, bir anlamda yeniden kurulurken, CHP geleneği ayrışarak yeniden kuruluş süreci yaşadı.

CHP geleneğinde ilk kez bu ayrışma ‘Partinin Kimliği Tartışması Etrafında oldu.’ Kemalizm ve CHP geleneği içinden gelen solcu aydınlar, Türkiye’de evrensel ve sol değerleri savunan Sosyal Demokrat hareketin partisinin nasıl olması gerektiğini tartıştılar.

Türkiye’nin sol geçmişini konuşurken CHP’yi dışarıda bırakarak konuşmak tek ayak üstünde kendi etrafında dönmek olur. Hangi noktada durulursa durulsun, Türkiye solunun karşısına Kemalizm ve CHP çıkar.

Cumhuriyetin kurucusu eliti, kurucu sınıfı (Asker+sivil+bürokrasi+eşraf) temsil eden parti CHP, Osmanlı yenileşme düşüncesi, İttihat Terakki ile ideolojik örgütsel bağlılığı ve sürekliliği de düşünüldüğünde, CHP bir parti ötesinde sosyal, sınıfsal değişimin yenilenmenin siyasal alandaki ifadesi görüntüsü olan bir parti.

Bu nedenle tarihi ne kadar önemil ise, bu günü ve geleceği siyasal dünyada, sınıflar arası çatışma ve uzlaşma bağlamında çok önemli bir parti.

CHP’nin temsil ettiği sınıf zaman içnide k üçülüp etkinliğini kaybetse de, Cumhuriyet fikri ve geleneğinin ana damarı olarak var olmaya devam ediyor.

Değişen zamana, zemine göre, ideolojik, politik olarak kendini yeniden ve yeniden üretiyor.

AKP’lilerin ve özellikle Recep Tayyip Erdoğan’ın CHP’nin yeniden ve yeniden kendini üretmesini görmeden bu CE HE PE varsa bu CE HE PE demesi sadece CHP’ye güç verir.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor