Sudan çatışmasını körükleyen tüm devletler buna derhal son vermeli

Uluslararası Af Örgütü, Sudan’da Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (RSF) saldırılarını arttırdığı yönünde haberler geldiğine dikkat çekerek, Birleşik Arap Emirlikleri başta olmak üzere tüm devletlere, RSF’ye silah tedarikini durdurma çağrısında bulundu. Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Agnès Callamard, dünyanın Sudan’a sırt çevirmeye devam edemeyeceğini belirterek, “Sudan çatışmasını körükleyen tüm devletler buna derhal son vermeli” diye konuştu.
Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (RSF), son günlerde Kuzey Kurdufan’ın Bara şehrini ele geçirdi ve yakınındaki El Ubeyd kenti civarında saldırısını artırdı. 3 Kasım’da gerçekleştirilen bir insansız hava aracı saldırısında, El Ubeyd kırsalındaki bir cenaze töreninde en az 40 kişinin öldürüldüğü bildirildi. RSF, El Ubeyd’in etrafını sararken, Güney Kurdufan’ın Kadugli kentini kuşatmaya da devam ediyor.
Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Agnès Callamard, “Dünya Sudan’daki, özellikle de Kurdufan bölgesindeki sivillere, karşılaştıkları ciddi tehlikelerin açıkça görüldüğü bir zamanda sırt çevirmeye devam edemez. Siviller, RSF savaşçıları tarafından öldürülme tehdidi altındayken buna seyirci kalmak vicdansızlıktır. Son haftalarda Faşir’den gelen haberlerde gördüğümüz korkunç can kaybı ve katliamlar tekrar etmemeli” dedi. Callamard, sözlerini şöyle sürdürdü:
“RSF sivillere ve sivil altyapıya yönelik tüm saldırıları durdurmalı ve El Ubeyd’den çıkıp başka bir bölgeye sığınmaya çalışan sivillerin güvenli geçişini garanti etmeli. Sudan çatışmasını körükleyen tüm devletler buna derhal son vermeli. Özellikle Birleşik Arap Emirlikleri, RSF’ye silah tedariki de dahil askeri yardımı durdurmalı.
RSF’nin uluslararası ve bölgesel destekçileri, RSF güçlerinin uluslararası insancıl hukuka riayet etmesini ve sivillerin korunmasını sağlamalarını talep etmeli. Ayrıca ihlallere ilişkin hesap verebilirliği önceliklendirmek ve geliştirmek için ellerinden geleni yapmalı.”
RSF, 26 Ekim’de Faşir kentinin kontrolünü Sudan Silahlı Kuvvetleri’nden (SAF) aldığından bu yana, bir dizi toplu öldürme vakası ve sivillere yönelik saldırıları gösteren çok sayıda video ortaya çıktı. Uluslararası Ceza Mahkemesi Savcılığı 3 Kasım’da yayımladığı bir açıklamada, Faşir’den gelen toplu öldürme, tecavüz ve RSF’nin saldırıları sırasında işlendiği iddia edilen diğer suçlarla ilgili haberlerden ciddi kaygı duyulduğunu ifade etti.
Agnès Callamard, “Birleşik Arap Emirlikleri, BM Güvenlik Konseyi, AB üye devletleri, Birleşik Krallık, Amerika Birleşik Devletleri, Rusya ve Çin de dahil uluslararası toplum, Sudan halkını yüzüstü bıraktı. RSF liderliğine, sivillere yönelik acımasız saldırılarını durdurmaları için acilen baskı yapmalılar” şeklinde konuştu.
Uluslararası Af Örgütü ayrıca Afrika Birliği, Hükümetlerarası Kalkınma Otoritesi (OGAD), İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Birliği de dahil bölgesel kuruluşları, RSF’ye sivillere yönelik saldırıları sonlandırmaları için daha fazla baskı yapmaya çağırdı.
Arka Plan
Sudan’da devam eden çatışmalar Nisan 2023’te başladı. On binlerce kişinin öldürüldüğü, 12 milyondan fazla insanın yerinden edildiği çatışmalar, dünyanın en büyük insani krizine yol açtı. Sudan Silahlı Kuvvetleri’ne karşı savaşan paramiliter bir güç olan Hızlı Destek Kuvvetleri, Mayıs 2024’te Faşir’i kuşattı. 26 Ekim’de RSF, Darfur’da SAF kontrolündeki son büyük kent olan Faşir’in bazı bölgelerini ele geçirdiklerini açıkladı. 27 Ekim’de SAF, kentten güçlerini çektiğini duyurdu.
Faşir, 2000’li yılların başında Darfur’un diğer bölgelerindeki savaştan ve hâlâ devam eden çatışmalardan kaçan, ülke içinde yerinden edilmiş yüz binlerce kişinin de aralarında bulunduğu 1,5 milyondan fazla nüfusa sahipti. 26 Ekim’deki saldırılardan önce yaklaşık 260 bin kişinin kentte mahsur kaldığı tahmin edilmektedir.
Uluslararası Af Örgütü, RSF ve müttefik Arap milislerin Batı Darfur’da, Masalit ve Arap olmayan diğer topluluklara karşı birlikte gerçekleştirdiği etnik hedefli saldırılarda savaş suçları işlendiğini belgeledi. Ayrıca daha önce, Darfur’a uygulanan silah ambargosunun açıkça ihlal edilerek, ülkeye devamlı silah akışı ile Sudan’daki çatışmaların körüklendiğini de kanıtlamıştı. (BÜLTEN)
