TAHA TOROS ADANA VE ADANALILARI ANLATIYOR

Ünlü tarihçi Taha Toros,  Atatürk’ün  Adana ziyaretini şöyle anlatıyor;

“15 Mart 1923’de büyük zaferin haliki olarak Adana’ya ayak basan Gazi, taşkın ve zapt edilmesi güç bir heyecanla karşılandı. Ayaklarına kapananlar, çocuklarını yolunda kurban gibi kesmek isteyen babaların sevinç yaşları, kocalarını vatan uğrunda şehit veren kadınlar ve babalarını bir kere olsun görmeden kaybeden yetim çocuklar, evlatlarını onun emrine feda eden kimsesiz analar… Bu kalabalığın en canlı tablosunu teşkil ediyordu… Oğlunu kaybeden ana ve baba Gaziyi görünce serinliyor; işte hakikî oğlumuz budur, diyordu! Babalarını şehit veren çocuklar hakikî babalarını sevinç gözyaşları içerisinde seyrediyorlardı. Allah’ım… O gün Adana’nın eşine rastlamadığı bir bayramdı! Hiçbir kurban bayramında bu kadar kurban kesilmemişti. Hiçbir şeker bayramında mini miniler bu kadar sevinmemişti! O, bayramların üstünde bayramların haliki, sevinçlerin, sevgilerin fevkinde bir kutsiyetin timsaliydi!… Ona kurtarıcı diye sarılanlar, hakikatin ifadesi olan sözlerinde bile hakikati tamamıyla ifadeden aciz kalıyorlardı”. Atatürk trenden inip yürümeye başladığı esnada kalabalığın arasından öne çıkan dört kadın ellerindeki “Gazi baba bizi de kurtar” yazılı pankartla yolunu kesmişlerdir. Bu esnada kadınlardan Antakyalı Affan Efendi’nin kızı Ayşe Fitnat Hanım şu veciz nutku söylemiştir: “Selam sana ey doğunun güneşi; büyük kurtarıcımız. Saygı sana ey İslâmlığı kurtaran büyük Gazimiz. Ey zulümleri yıkan, ezilenleri kurtaran Türk kahramanı. Ey ağlayan masum gözlerin, sızlayan Türk yüreklerinin dermanı! Bugün ayağını bastığın Adana’da yeni bir hayat beliriyor. Parlak bir umut, bir gelecek doğuyor. Fakat heyhat ki Adana’nın güzel bir parçası olan zavallı Antakya’da, İskenderun’da yüz binlerce masum hemşireler düşman çizmeleri altında sürünüyor. Mini mini Türk yavruları boğazlanıyor. Ey Ulu Gazi, bizi de kurtar. İşte biz Antakyalılarla, İskenderunlular sevinerek ayağının altında ölmek istiyoruz. Eminiz ki ruhumuz sizi Antakya yöresine götürecek ve Kemal’in güneşi oralarda da bütün gücü ile doğacaktır. Yaşasın Gazi Paşamız, yaşasın millet, yaşasın Adanalılar…

 ”Bu veciz nutuk üzerine Atatürk, “Kırk asırlık Türk yurdu düşman elinde kalamaz” diyerek Hatay konusundaki tavrını net bir şekilde ortaya koymuştur.28 İstasyondan sonra Hükümet Konağı’na giden Ulu Önder, burada bir süre kaldıktan sonra istirahat etmesi için hazırlanan Suphi Paşa’nın konağına gitmiştir.29 Şehirde kaldığı süre içerisinde ise Belediye, Askeri Fırka, Türk Ocağı ve Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin de içinde yer aldığı yirmiden fazla yeri ziyaret etmiştir.30 Türk Ocağı’nı ziyareti esnasında yapmış olduğu konuşmada ise “Bende bu vakayiin ilk hissi teşebbüsü bu memlekette, bu güzel Adana’da vücut bulmuştur”

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor