Tarımda neoliberal arayış
ADANA (BÖLGE)-Adana’da oda, sendika ve dernek temsilcileri, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın, ‘Tarımda Milli Birlik Projesi’nin önemli sorunlara yol açmasından kaygı duyduklarını açıkladı.
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası’nda yapılan açıklamaya Cumhuriyet Halk Partisi Adana Milletvekili Ayhan Barut, Gıda Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Şehmus Alparslan, Adana Veteriner Hekimler Odası Başkanı Nihat Köse, Seyhan Ziraat Odası II. Başkanı Cahit İncefikir katıldı. Paydaş kurumlar adına konuşan Ziraat Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Abdullah Doğan, Tarımda Milli Birlik Projesi adıyla gündeme gelen projeyle ilgili kısıtlı bilgi paylaşılmasına rağmen, yeni yapılanmanın sorunlar taşıdığını söyledi. Doğan şöyle konuştu:
“Geçtiğimiz yılın temmuz ayında Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında 1 Numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Orman ve Su İşleri Bakanlığı birleştirilerek Tarım ve Orman Bakanlığı kurulmuştu. Tarım ve Orman Bakanlığı birleşmenin sancılarını gideremeden, yapılanmanın ilk sonuçları henüz görülmeden yeni bir yapılanma girişimi gündeme gelmiştir. Tarımda Milli Birlik Projesi adıyla gündeme gelen yeni yapılanmaya ilişkin olarak kamuoyuna yansıyan bilgiler son derece kısıtlı olmakla birlikte, bu kısıtlı bilgiler dahi yeni yapılanma girişiminin Bakanlığın kendisinde olduğu kadar, ülkemizin kamu örgütlenmesinde de çok büyük tartışmalara yol açacağını gösteriyor. Tarım ve Orman Bakanlığı tarımsal üretimde her geçen gün artan sorunlara çözüm bulamazken, daha önce kamuoyuna iddialı bir şekilde açıklanan Milli Tarım Projesinin şimdilerde adı bile hatırlanmazken, tarımda yaşanan sorunların hiç birine çözüm getirmeyecek bu yeni girişimin çok daha önemli sorunlara yol açmasından kaygı duyuyoruz.
‘ÜRETİM PLANI GERİDE BIRAKILMIŞ’
‘Tarımda Milli Birlik Projesi’nde üretim planın geride bırakıldığını belirten Doğan şöyle devam etti:
“Ülkemizin son yıllarda tarım alanında yaşadığı temel sorun üretimle ilgili iken, tarımda yıllardır yapılanların başarısızlığını itiraf edercesine ortaya koyan bu projede üretim geri planda bırakılmıştır. Sürecin ürün pazarlaması ile işlenmesine, yanı sıra dışsatımına yönelik aşamalarının yerli ve yabancı özel sektör ağırlıklı olarak yapılandırılması öngörülmektedir. Tarım ve Orman Bakanlığı, özellikle de taşra örgütlenmesi özel sektörün belirleyici olacağı bir holding yapısının destekçisi konumuna getirilmektedir. Tarımda Milli Birlik Projesinin temelini, ‘Yalın Sistem’ adı verilmiş piramit şeklinde bir yapı oluşturmaktadır. Dört katmanlı olarak tasarlanan piramidin en alt katmanında ‘çiftçiler’, ‘ormancılar’, ‘balıkçılar’ şeklinde sıralanan üreticiler, üzerindeki katmanda Milli Birlik Kooperatifi, üçüncü katmanında ise Semerat Holding, piramidin tepesinde ise Dünya Markası yer almaktadır. Yeni sistemde Bakanlığın merkezinde yer alan Genel Müdürlükler birleştirilerek Daire Başkanlığı haline gelirken, üreticilerin bir üst örgütlenmesi olarak sunulan Milli Birlik Kooperatifinin (MBK); Bakanlık taşra teşkilatı ile “Tarım Kredi Kooperatifinin konsolide edilerek on iki bölge müdürlüğünden ve bölge müdürlüklerinin de bölümlerden oluşması öngörülmektedir. Bakanlığın il müdürlüğü düzeyindeki örgütlenmesi şube müdürlüğü düzeyine indirgenirken, ilçe müdürlüğü örgütlenmesine ilişkin bir bilgiye rastlanmamaktadır. Bu yapılanma ile Bakanlık taşra teşkilatı ortadan kaldırılarak tasfiye edilmekte, Bakanlık karar merci olmaktan çıkarılıp temsili işlevsiz bir yapıya indirgenmektedir.”
KİT’LER SERMAYE GRUPLARININ EGEMENLİĞİNE AÇILACAK
Yeni yapının içine dahil edilecek KİT’lerin sermaye gruplarının egemenliğine açılacağını belirten Doğan, “Ürün tedarikçisi olarak rol verilen MBK’nın %35, KİT’lerin %15, özel sektörün ise %50 pay ile ortak olduğu Semerat holdingin, ürün ticareti ve pazarlaması görevini üstlenmesi planlanmaktadır. “Milli iddiasıyla yola çıkılmasına karşın, Semerat holdingin hakim ortağı olan özel sektör şirketleri içerisinde yer verilen Unilever gibi küresel bir şirket ve sayılan diğer şirketlerin ortaklık yapıları, üreticilerin, tüketicilerin, meslek kuruluşlarının ve kamunun hiçbir şekilde söz sahibi olamayacağı, neoliberal politikalara göre belirlenecek bir “milli tarımı” açıkça göstermektedir. Yapının içerisine dahil edilecek KİT’ler ise tümüyle yerli ve ulus ötesi sermaye gruplarının egemenliğine açılacaktır. 2023 yılına kadar 100 Milyar Dolarlık tarımsal hasıla elde edilmesi hedeflenen projenin uzun vadeli hedefleri arasında yer alan “Arz açığı olan kategorilerde yurt dışından Yalın Sistemle ürün temin edilecek hedefi, ülkemizde arz açığını kapatmaya yönelik önlemlerin alınmayacağını, aksine dışalımın kurumsallaşacağını göstermektedir. Uzun vadeli hedeflerden bir diğeri olan “2030’da genel bütçeden pay almayan bir bakanlık yapısı sağlanacaktır hedefi ise, özelleştirme yoluyla dünyada bir ilk olarak kamunun tümüyle tarım sektöründen çekilmesini öngörmektedir. Tarım sektörünün kamusal örgütlenmesini genelleştirerek küçülten, taşra örgütlenmesini ortadan kaldırıp merkezde işlevsiz hale getirerek etkisizleştiren, kurumsal uzmanlaşmaya, konu bazlı çalışmaya imkân vermeyen bu tür bir yapının ülkemizin ve halkımızın yararına olmayacağı açıktır. Tarımsal üretime ve kırsal alana ilişkin sorunların çözümü yerine, kamunun tarım alanındaki düzenleyici, destekleyici ve denetleyici işlevleri kaldırılmaktadır. Kamu gücü ile kamu yararı ilkesi doğrultusunda yapılan bu görevler, ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini korumak amacıyla kurulan kooperatiflere devredilemez.
‘OLDU BİTTİYE GETİRİLMİŞ’
Tarımda Milli Birlik Projesi’nin, tarafların ve bilimsel çevrelerin görüşü alınmadan hazırlandığını söyleyen Doğan şöyle devam etti:
“Kullanılan terminolojiden projenin Bakanlık dışında, konunun temel bilgilerinden yoksun bir danışmanlık şirketine hazırlatıldığı açıkça görülmektedir. Tarımsal kamu yönetimi ülke gereksinimlerine uygun şekilde yeniden düzenlenmelidir. Ülkemizin önceliği bu tür ayağı yere basmayan, yalnızca büyük sermayenin çıkarlarını ön plana alan projeler değil; tarımsal kaynakları, üreticiyi, tüketiciyi ve kırsal kalkınmayı öncelikleyen bir tarım politikası olmalıdır. Bakandan Bakana, ortaya çıkan her soruna göre değişen, üreticilerin hiçbir şekilde geleceğe dönük planlamalarını yapamadığı bir tarım politikası ile sorunlara çözüm getirilmesi mümkün değildir. Tarımsal kamu yönetimi ülke gereksinimlerine uygun şekilde yeniden düzenlenmeli, sulama, arazi toplulaştırması gibi tarımsal altyapı hizmetleri ivedilikle bitirilmelidir. Tarım topraklarının amaç dışı kullanımı, hızla el değiştirmesi ve köylünün mahalleli yapılıp üretim süreçlerinden koparılarak şehir merkezlerine göçmesi ya da kendi toprağında işçi haline getirilmesi önlenmelidir. Bu amaçla üreticilerin piyasaya karşı menfaatlerini korumak amacıyla kooperatifler şeklinde örgütlenmesinin özendirilmesi, etkin ve verimli çalışmalarının önündeki engellerin kaldırması, güçlenmelerinin sağlaması önemli ve gereklidir. Ama bunun yolu tüm üreticileri tek bir kooperatif çatısı altında örgütleyerek, onları kâr güdüsü ile hareket eden yerli ve ulus ötesi sermaye gruplarının belirleyicisi olduğu bir holdingin insafına terk etmek olmamalıdır. Tarımsal üretimimizin artırılması, gıda güvenliğinin sağlanması ve kırsal alanın sorunlarının çözümü için gerekli adımların atılması zorunludur. Bunlar bilinmeyen sorunlar değildir. Ancak bu sorunların çözümüne odaklanılması yerine, bir öncekinin sonucu alınmadan, bir yenisinin uygulamaya konulduğu, tarım teşkilatının enerjisini ve motivasyonunu düşüren, kurumsal yıkıma yol açan yeni yapılanma denemelerinden artık vazgeçilmelidir.
‘TARAFLARIN İŞBİRLİĞİ İLE HAZIRLANMALI’
Demokratik bir kamusal tarımsal örgütlenme, konuyla ilgili tüm tarafların işbirliğiyle ülke gereksinimlerine uygun şekilde tasarlanarak yaşama geçirilmesi gerektiğini dile getiren Doğan, Tarımda Milli Birlik Projesi, tarım sektörünün içinde bulunduğu sorunları çözmekten uzak. Anayasal ve yasal birçok yeni soruna neden olacak. Tarım örgütlenmesini kamusal olmaktan çıkarıp, tümüyle yerli ve yabancı sermayenin destekçiliğine indirgeyecek. Tarımsal üretimimizde gıda güvencesini ve güvenliğini sağlayamayacak, yalnızca kârlılık amacını öne çıkaracak, ülkemizde tarımsal üretiminin temeli olan küçük üreticilerin tasfiyesine neden olacak, ithalatçı politikalar kurumsallaştırarak tarımsal ürün ve gıdada dışa bağımlılığı pekiştirecektir. Bu nedenlerle; Tarımda Milli Birlik Projesi adıyla uygulanmak istenen bu projeden vazgeçilmelidir. Tarımsal kaynaklarımızın korunmasını sağlayacak, Üreticilerimizin çıkarlarını gözetecek, Halkımızın gıda güvenliğinden hiçbir nedenle ödün vermeyecek, ithalata dayalı politikalardan vazgeçerek, ülkemizin gıdada kendine yeterliliğini sağlayacak, Tarımsal üretimin her alanında çok boyutlu demokratik planlamayı ilke edinecek, ülkemizin ekolojisiyle, toplumsal ve kültürel yapısıyla uyumlu teknik ve teknolojiler geliştirilip ve yaygın olarak kullanılmasını sağlayabilecek, demokratik bir kamusal tarımsal örgütlenme, konuyla ilgili tüm tarafların işbirliğiyle ülke gereksinimlerine uygun şekilde tasarlanarak yaşama geçirilmelidir.