CHP Lideri Kılıçdaroğlu kadınların kılık kıyafetleriyle siyasete malzeme olmalarını engellemek için bir adım attı, yer yerinden oynadı…
İktidarın karşı hamlesinden değil, bazı gazeteci ve yorumcuların ne yapacaklarını şaşırmasından bahsediyorum.
Ne yorumlar, ne tespitler; al, sırala diz ipe !..
Eskilerin muhafazakarı, bir dönemin demokrat görünümlü güce tapanı, bugünlerde ise direksiyonu tamamen iktidara kıran gazeteci, yine “gereğini yapmış”.
Özetle CHP Lideri ve politikasının acemice olduğunu, fayda getirmeyeceğini özetlemiş kendince. Bu kısmı normal karşılanabilir, eleştirebilir…
Lakin Kılıçdaroğlu’nun temsil ettiği geniş kitle hakkında yazdıkları çok rahatsız edici. Yani CHP’ye gönül veren seçmenler de eleştirilerden nasibini almış…
Ne diyor bakalım ; “Başörtüsü denilince yüzlerini buruşturuyorlar. Yutkunuyorlar. Siyaseten tam cepheden karşı çıkmıyorlar ama sindiremiyorlar içlerine bir türlü. Başörtülü subay, doktor, hâkim… Bu kitlenin büyük çoğunluğu, bunları bir anormallik olarak görüyor. İktidar değiştiğinde bu anormalliğin son bulacağına inanmak istiyorlar.”
Şimdi bu laflar nedir?
Nereden biliyorsun, bu iddiaları ortaya koyarken hangi delillere dayandırıyorsun?
Hangi partinin seçmenine olursa olsun, böyle suçlama yapılır mı?
Aklınca üstü kapatılmak istenilen yaraları kaşıyor, olmayan sorunun varmış gibi gösterilmesine katkı koyarak tarafını belirliyor.
Yazının devamında “CHP içinde kılık kıyafet özgürlüğünü tam olarak içselleştirmiş, bu konuda demokrat yaklaşım içinde olanlar tabii ki var” diyerek demokrat kılığına giriyor,“ Ama kitlenin genel havasını onlar belirlemiyor maalesef” sözleriyle de bir darbe daha vuruyor…
Kalem alışkanlığı işte duramıyor adam; illa eleştirecek!
Naçizane tavsiyem; siyasi partilerin seçmenlerini değil, politikalarını eleştirmesi…
Tamam, çok önceden öğrenmiştik dolarla maaş almadığını ama ekonomi işlerinden uzak durması soru işaretleri de oluşturmuyor değil!
Kendileri ara sıra yoksul halk yığınlarının sorunlarına da değinirse seviniriz.
