TECRÜBELİ GAZETECİ TOY GAZETECİ

Gazetecilik, her insanın yapacağı bir iş değildir.. O dünyaya girmek için çaba ister, bilgi ister, yıllara dayalı tecrübe ister.. Ön önemlisi ahlak ister..

Önceki gün birileri geldi, ellerinde bilgi ve belgelerle.. Haber yapılmasını istediler.. Belgelere baktık, ikna olmadık, iddia önemliydi.. Ancak karşı tarafın da görüşünü almak, tarafsız bir haber yapmak gerektiğini kendilerine söyledik.. Çukurova Belediye Başkanı sayın Soner Çetin’i aradık, konuyla ilgili kısa bir bilgi verdik. Hemen yarın (bugün) gelmelerini istedi ve bizimde bulunmamızın uygun olduğunu söyledi.

Dün, iddianın sahipleriyle, iddianın muhatabı olduğu iddia edilen Sayın Çukurova Belediye Başkanı, teknik ekip bir araya geldiler.. Konuyu görüştüler, belgeleri incelediler.. Fotoğraflara teker teker baktılar..

İnşaatta kullanılan demir ve betonların kurallara uygun olup olmadığının araştırılması, için inşaatın durdurulmasına karar verildi..

Elbette, inşaatta kullanılan demir ve çimentoların projeye uygun olup olmadığına Yapı Denetim ekipleri karar verecek.. Ancak, olası bir durum öncesi önlem almak için böyle bir karar alındı. Bu yönde de anında dilekçe hazırlandı.. Devletin Yapı Denetim Kurulu’nun inşaat alanında eksik malzeme olup olmadığının kontrol edilmesi istendi.

Kısacası, biz haberi geldiği veya bize bildirildiği kadarıyla yetinseydik, karşı tarafın bilgisine başvurmasaydık, Çukurova Belediyesi’nin teknik ekibine ve Belediye Başkanı sayın Soner Çetin’e büyük haksızlık yapmış olacaktık..

Bu deneyim meselesidir.. Öyle “Zeydan şöyle yapmış, Soner Böyle yapmış, bak hele Akif te bir başka şey yapmış”  gibi sokak dedikodulu haber olmaz.. Haber, emek vererek araştırma sonucu yapılır, okurlara öyle sunulur..

Yani Bölge temsilcisi olmak, gazeteci olmak anlamı taşımaz..O belge ve bilgiler toy ya da kötü niyetli sözde gazetecinin eline  ulaşsaydı, skandal olarak manşet verilir, bazı insanlar kamuoyu önünde küçük düşürülebilirdi..

Doğrusu, araştırarak, sağlam bilgi ve belgelere dayalı haber yapmaktır.. Aksi durumda saygınlığını yitirmiş, güvenirliğini kaybetmiş, özde değil, sözde ve görüldüğü yerde karşılaşmak istenmeyen adam durumuna düşersiniz.

50 yıllık meslek hayatımızda toyluk dönemi de geçirdik, tecrübeli gazecilik dönemini de yaşıyoruz.. Ama her zaman adımıza  ve mesleğimize leke düşürülmesin diye çaba gösteriyoruz..

Mesela, elimizde hiçbir kanıt olmadan genç bir özel kalem müdürü bayanla ilgili “Antalya’da eğleniyorlar, fotoğrafı yakında yayımlayacağız” diye yazmaz bir gazeteci..

Bakın, o iddialı bir şekilde yazdığı haberin fotoğrafını bir ayı geçti hala görmedik.. “Özür dilerim, aldatıldım, beni oyuna getirdiler” diye de yazmadı.. Peki o bayanın onuru, haysiyeti ne olacak? Ailesi, senin attığın o kara iftirayı nasıl temizleyecek.. Aynı bayan için ayrıca babasıyla birlik Adana Büyükşehir’de işe başladığını yazan bölge temsilcisi! o da kof çıktı.. Bir gazeteci duyum yazabilir mi? Bunun toplumsal ve kişisel sorumluluğu yok mu? Hangi yasa, gazeteciye “İstediğini yaz” hakkı vermiştir?..

Bizim hiç kimseye karşı husumetimiz yoktur, husumet mesleme hakkımız da yotur.. Bu mesleği iliklerine kadar hisseden arkadaşlarımızın sonuna kadar yanında olduk.. Ama, kalemini kötüye kullananlarla aynı yolda karşılaşmamaya özen gösterdik, kendimiz açısından aynı ortamda bulunmaktan hep kaçtık..

Mesela, bizim için de “vızıldıyor sinek” diyen, yazacağını söyleyen zat, hala bir şey yazmadı.. Bekliyorum. Her soruya verilecek cevabım var, olmayanlar düşünsün..

Özetle, bir gazetenin bölge temsilcisi olmak, gazeteci olmak anlamı taşımaz..

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor