TEKNOLOJİ YENİ NORMALİMİZ

KEREM ERDEN
Gerd Leonhard’a göre; “bağlantının yeni oksijen, cep telefonlarımızın da yeni su olduğu; sınırsız bağlantı ve bilişim gücünün yeni normalimiz haline geldiği bir dönemdeyiz.”
Bir önceki yazımda da değindiğim üzere, hızla yepyeni bir “metaverse” dünyasına doğru evrilirken; yapay zeka pek çok işi insanlara kıyasla çok daha iyi ve verimli, hatta maliyetsiz yaparken ve dijitalleşme her alanda “olmazsa olmaz” bir kavram olarak her sektörü hızla dönüştürürken, insanlık olarak teknolojinin bize sağladıklarını ve teknoloji ile nasıl ve ne ölçüde entegre olmamız gerektiğini çok daha derinden ve dikkatli bir şekilde analiz etmemiz gerekiyor…
Teknolojik dönüşümler, “sadece iş dünyasını değil, toplumun ana hatlarını da yeniden tanımlıyor; doğayı dönüştürüyor”, yani etki gerçekten hayatımızın her alanında…
***
Teknoloji yeni normalimiz olduğu kadar, sonraki normallerde de merkezi bir konumda olacak…
“Yakın geleceğin de, aynı teknolojiler gibi, bugünümüzden üssel biçimde farklılaştığını hayal etmeliyiz. Kendimizi alışkın olduğumuz bugünkü dünyamızın çok ötesinde karmaşıklığa sahip bir geleceğe hazırlamalıyız…”
Bazı teknolojilerin günlük hayata etki etmesine daha zaman var gibi görünse de şunu unutmamalıyız; teknolojiler “önce yavaş yavaş, sonra birdenbire” hayatlarımıza giriyor.
Bu teknolojiler hayatımıza girdiği noktada, uygulama alanları doğru bir şekilde planlanmamışsa ya da sonuçlarına yönelik analizler yapılmamışsa, çok büyük travmalar ve dünyanın kaderini etkileyecek sonuçlara da yol açması muhtemel…
***
Gerçek şu ki teknoloji üssel olarak büyürken, insan beyni aynı hızda gelişmiyor.
Bunula birlikte, gelecekte, bizi farklı kılan; bizi insan yapan donanımlarımızı kullandığımız alanlar olacak. Bunu da unutmamamız gerekiyor…
Yine dünya çapında üne sahip fütürist Prof. Kaku’ya göre de, “gelecekte seri üretimi olmayan tek şey insan beyni olacak. Bu nedenle de geleceğin yatırımı kişisel ve sürekli eğitim ve kültür olmalı.”
Uzun soluklu rekabette fark yaratmak için robotların yapamadığına odaklanmak gerekiyor; yani ayırt etme, mantık oluşturma, empati yapabilme, bağlantı kurabilme yetileri, gibi…
Sorular sorma, bir şeyin farklı olabileceğini hayal etme, eleştirel olma, olaylara farklı açılardan bakabilme, satır aralarını okuma gibi apaçık insana özgü özelliklerle makinelerden ayrılıyoruz ve bu yeteneklerimizi de geliştirme çabamız gelecekte kendimize yapacağımız önemli bir yatırım haline geliyor.
***
Bir yandan da teknolojinin hızlı değişimi karşısında, her bir bireyin yeni gelişmelere aynı derecede adapte olamayacağını veya bu teknolojilere erişebilecek kaynaklara sahip olmayacaklarını; uyum sağlayamayanların da geri plana itilebileceğini düşünmeliyiz.
Ayrıca, “gelişen teknolojilerin istihdam üzerindeki etkisi, artan eşitsizlik; servet ve bilginin eşitsiz dağılımı da toplum üzerindeki negatif unsurlar olarak öne çıkıyor.”
Bu nedenlerle teknolojik gelişmeleri her zaman iki yönlü, sorgulayıcı bir biçimde ele almakta yarar var…