TEZGAHLAR RENKLİ AMA ALMAK ZORLAŞTI

Yılın bu zamanları geldiğinde, Pazar ve manav tezgahlarında bir renk cümbüşü başlar. Kırmızı çilekler, mor erikler, mis kokulu kayısılar, sululuğuyla cezbeden karpuzlar… Yaz meyveleri hem soframıza neşe getirir hem de doğanın cömertliğini bize hatırlatır.

Ancak bu yıl, yaz meyvelerinin cazibesi sadece gözümüzü değil, cebimizi de fazlasıyla yoruyor.

Pazara ya da markete adım attığınız anda fiyat etiketleriyle karşılaşıyor, iştahınız kabarmadan önce hesap yapmaya başlıyorsunuz. Bir kilo kiraz 100 lirayı geçmiş, çilek lüks tüketim maddesi olmuş, karpuzun kilosu bile düşünmeden alınacak bir meyve olmaktan çıkmış. Hâl böyle olunca, yaz meyvelerine ulaşmak, geniş kesimler için bir hayal hâline geliyor.

Peki neden bu kadar pahalı?

Elbette üretim maliyetlerinden iklim koşullarına, nakliyeden aracılara kadar birçok neden sıralanabilir.

Ancak asıl soru şu:

Bu güzel meyveler neden üreticinin değil de aracıların cebini dolduruyor?

Çiftçiden ucuza alınan meyve, aracı zincirlerinden geçerken kat kat pahalanıyor. Tarlada 20 liraya satılan bir kilo kayısı, şehirde 100 liraya tezgaha çıkıyor. Üretici kazanamıyor, tüketici alamıyor; kazanan ise her zamanki gibi sistemin ortasında konumlananlar oluyor.

Yaz meyveleri bir lüks değil, sağlıklı beslenmenin ayrılmaz bir parçası olmalı. Bu ürünlere erişim herkesin hakkı. Tarım politikalarında üreticiyi destekleyen, tüketiciyi koruyan ve fiyat istikrarını sağlayan çözümler geliştirilmeden her yaz aynı serzenişlerle karşı karşıya kalacağız.

Gönül istiyor ki yaz meyveleri sadece vitrinleri değil, sofraları da süslesin. Ama bu fiyatlarla o sofralar her geçen yıl biraz daha eksiliyor.

Yaz geldi mi çocukluğumun pazarı düşer aklıma. Çileğin kokusunu uzaktan alırdık. Kayısının sulu yanaklarını görmeden geçemezdik. Karpuzun kabuğunu tıklatarak seçmeye çalışan amcalar, şeftaliyi avucuna alıp koklayan teyzeler… O günlerde meyve yemek bir keyifti, şimdiyse adeta bir ayrıcalık.

Geçen hafta pazara uğradım. Gözüm gönlüm bayram etti, renkler şahane… Çilekler dizilmiş, kirazlar parıl parıl. Tam sevinirken, elimi cebime atmadan fiyat etiketlerine bir göz attım.

Çilek 120, kiraz 120, kayısı 90…

Bir kilo almak için neredeyse günlük yevmiye bırakmak gerek. Yutkundum. Ne diyeyim, bu yaz meyvesi seven yandı.

Herkes şikâyetçi. Tüketici pahalı diye dertli, üretici kazanamıyoruz diyor. Arada kaybolan ise yine vatandaş. Bir zamanlar çocukların avuçlarına sıkıştırılan birer erik, şimdilerde parmakla sayılıyor.

Oysa yaz meyvesi lüks değildir, olmamalıdır da.

Biliyor musunuz, artık meyve almak yerine manavın önünden geçip “bugün de bakarak doyduk” diyen insanlar var. Şaka değil, gerçek.

Gülsek mi, ağlasak mı, bilemiyorum

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor