TİCARİ MAL TAŞIYAN GEMİLER TAŞ KÖPRÜYE KADAR GELİRDİ

Çok değil, sadece 150 yıl öncesine dek Adana bir liman kentiydi. Küçük ve orta boy ticaret gemilerinin taş köprüye kadar geldiği hem gezgin notlarından, hem de gravürlerden anlaşılır.

Tarih derinliklerine inildiğinde deniz ticaretinde büyük üne sahip Fenikelilere ait gemiler Adana’ya pek sık gelirdi. Günümüzden 3000 yıl öncesine kadar uzanıp 2300 yıl öncesine dek süren yıllar içinde Akdeniz’in her yanında etkin olan Fenikeliler bizden en çok sedir tomrukları ile tahıl, pamuk, yün yüklemekteydiler.

3000 yıl öncesi dedik ya, yakın tarihimizde de Adana’mızın liman kenti olduğunu hatırdan çıkarmayalım. 1852 senesinde ünlü Fransız Arkeolog Langlois ekibi tarafından hazırlanmış gravürde yelkenli geminin de yer aldığı bölümünü sunuyorum.

Gravür şöyle dursun; bir de Avusturyalı Bitki Uzmanı Kotschy (Koçi)  tarafından yazılanlara dönelim. Viyana İmparatorluk Sarayı Bahçesi sorumluluğuna kadar yükseldikten sonra Ortadoğu ve Anadolu’da uzun süreli geziler yapan Kotschy, 1856 ve 1859 yıllarında yöremizde ayrıntılı araştırmalar yapmış. 29 Ekim 1856 tarihli notuna bakıyoruz:

“Seyhan’ın sol sahilinde, Yarbaşına doğru atla yarım saat yol aldıktan sonra bu ormanların ilk ağaçlarına rastladık. Buradan Ceyhan Nehrine ve mansabına (denize dökülen ucu) kadar yayılan muazzam ormana baktık. Fakat içerisinde, yanımızda muhafızlar olmasına rağmen, talancıların bulunmasından dolayı giremeye cesaret edemedik. Çevresinin on saat geldiği bildirilen bu meşe ormanında yükseklik ve kalınlık itibariyle toroslardakinden daha heybetli bir cins palamut varmış. Sarkant diyarında ise (Ceyhan tarafı) bu cinslerin arasında daha tatlı meyveli olanlar mevcutmuş. Bunlar Adana  çarşısında son bahar sonlarında yok pahasına satılırmış ve kıtlık zamanlarında halkın geçimine katkıda bulunurmuş. İçinde eski şehirlerin harabelerini göreceğimizi sandığım bu ormana girmeden, bir buçuk saat sonra, sabah kahvaltısını yapmak üzere Adana’ya döndük. Bu ormanda büyük sürüler halinde yaban domuzlarına, yağmurça ve ceylanlara sık sık rastlanırmış.

Şehrin yanındaki Seyhan Nehri o kadar derindir ki, Kıbrıs ve Kuzey Suriye limanlarından küçük gemilerle Taşköprüye kadar gelinebiliyor. Burada, içlerinde iki yüksek Latin tarzı yelkenlinin bulunduğu sekiz tane gemi saydım. Bu gemiler dönüşte kereste, susam, buğday, yün ve pamuk ile biraz da diğer ürünlerden götürüyorlar. Adana’nın çarşısı Tarsus’tan büyüktü. Burada özellikle silah satışı çok oluyor.”

Yakın bir geçmişte Sabah Gazetesinin Bölge Sorumlusu Seyhan’ın derinleştirilmesiyle yapılacak limanla Adana’nın kısa zamanda Karun gibi zengin olacağını söylemiş ve bu teorisi jeologlarla, toprak bilimcileri tarafından kahkahalarla karşılanmıştı. Bu da yazımıza derkanar olsun.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor