TMMOB “BOŞUNA MI OKUDUK?” DEDİ

Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İnşaat Mühendisleri Odası Adana Şubesi’nde basın açıklaması yaptı. TMMOB, mühendis, mimar, şehir plancılığı mesleklerinin itibarsızlaştırılarak iktidarca görmezden gelinmesine karşı haklarını ve geleceğini savunmak için TMMOB tarafından başlatılan  ‘Boşuna mı Okuduk’ kampanyasını duyurdu. TMMOB Adana İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Ahmet Uncu, yaptığı açıklamada “Bu acı tablo bizlere kaybedilmekte olan bir geleceği işaret etmektedir. Yüzbinlerce mühendis, mimar ve şehir plancısının bilincinde “Boşuna mı okuduk?” sorusu belirginleşmektedir. Tüm bu olumsuzlukların üzerine siyasi iktidarın TMMOB ve bağlı Odalarımıza karşı düşmanca tutumu da eklendi. Bilindiği üzere TMMOB’nin yetkileri yıllar içerisinde parça parça koparıldı, elimizden alındı” dedi.

HABER: CANSU ERSOY

Mühendis, mimar, şehir plancılığı mesleklerinin itibarsızlaştırılarak karşı haklarını ve geleceğini savunmak için TMMOB tarafından başlatılan  ‘Boşuna mı Okuduk?’ kampanyası duyuruldu. Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İnşaat Mühendisleri Odası Adana Şubesi’nde konuyla ilgili basın açıklaması yaptı. Açıklamayı TMMOB adına Adana İl Koordinasyon Kurulu (İKK) Sekreteri Ahmet Uncu yaptı. Basın açıklamasına, İnşaat Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Hasan Aksungur, CHP Adana Milletvekili Dr. Müzeyyen Şevkin, TMMOB Mimarlar Odası Adana Şube Başkanı Sedat Gül, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Adana Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Ahencan Tayakısı ve Peyzaj Mimarları Odası Şube Yazmanı Özlem Aytok’da katıldı.

Adana İl Koordinasyon Kurulu (İKK) Sekreteri Ahmet Uncu, “Cumhuriyet’in kuruluşunun 100. Yılına yaklaşıyoruz. Cumhuriyet, ülkemizin kalkınması, sanayileşmesi ve gelişmesi sürecinde mühendis, mimar ve şehir plancılarının katkılarıyla büyük başarılara imza atmıştır” dedi.

Ülkenin en zor işlerinden birini kendine görev bilen meslektaşları sayesinde Cumhuriyet tarihinin önemli süreçlerinin ilmek ilmek örülmüş olduğundan söz eden Uncu, “Mühendis, mimar ve şehir plancıları, sadece kendileri için değil aynı zamanda parçası oldukları toplum ve ülke için de çalışmış ve üretmiştir. Tarihimiz boyunca kalkınma, sanayileşme, kentleşme, denizcilik, gida, iletişim, bilişim, ulaştırma, enerji ve tarım gibi temel alanların ve plan, proje, üretim, denetim gibi süreçlerin itici gücü meslektaşlarımız olmuştur. Bugünden bakıldığında hayranlık uyandıracak politikalar ve uygulamalar mesleklerimizin yoğun katkısı ile hayata geçirilmiştir. Cumhuriyet’in 100. yılına geldiğimizde mühendislik, mimarlık ve şehir planlama başta olmak üzere birçok alanda büyük ve köklü sorunlar hayatımızı kuşatmıştır. Plansızlık, üretimsizlik, işsizlik, yoksulluk, güvencesizlik, açlık ve sefalet koşulları ülkemizi teslim almıştır” diye de ekledi.

“BİR AFET ÜLKESİ OLMAMIZA RAĞMEN, MÜHENDİSLİK, MİMARLIK VE PLANLAMA HİZMETLERİ BİRER PROSEDÜR HALİNE GETİRİLMİŞTİR”

Geçmiş zamanlardan örnekler vererek konuşmasına devam eden Uncu, sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“1980’li yıllardan itibaren imalat sektöründe başlayan özelleştirme dalgasıyla, kamuya ve halka ait olan varlıklarımız devletin elinden çıkarılarak sermayenin dizginsiz sömürüsüne ve yağmasına açılmıştır. Fabrikalarımız, limanlarımız, santrallerimiz, kamu arazilerimiz ve kamu işletmelerimiz sermaye gruplarına peşkeş çekilmiştir. 1985 yılından itibaren hız kazanan program çerçevesinde, günümüze kadar 183 kuruluşta hisse senedi veya varlık satış/devir işlemi yapılmış, bu kuruluşlardan 171’inde hiç kamu payı kalmamıştır. Özelleştirmelerin ardından yaşanan ekonomik krizlerle birlikte Türkiye ekonomisi üretime dayalı bir ülke olma modelini terk etmiştir. Kayıt dışı ekonomi başını almış yürümüş, fason üretim ve montaja dayalı üretim biçimleri benimsenmiştir. 2000’li yıllardaysa inşaata dayalı bir ekonomik model benimsenmiş, üretim yerine ithalatın desteklendiği, teknoloji ve teknik hizmetlerin dahi ithalinin makbul göründüğü bir dönem yaratılmıştır. Bu süreçte kamu işletmeleri parçalanarak kamuya ait çimento, süt, et, yem, dokuma, orman ürünleri, gemi, gübre sanayileri, enerji santralları, kimya ve petrokimya tesisleri, maden işletmeleri, demir çelik işletmeleri, kâğıt fabrikaları, telekomünikasyon hizmetleri, ulaşım hizmetleri ve bankacılık sektörü özelleştirilerek bu alanlar uluslararası tekellere bırakılmış, ülkemiz daha da fazla dışa bağımlı hale getirilmiştir. Devlet tarafından sunulması gereken teknik hizmetler piyasalaştırılmış ve serbest piyasa ekonomisinin insafına terk edilmiştir. Cumhuriyet kazanımlarının birer birer tasfiye edildiği piyasacı dönüşümden tüm yaşam alanlarımızın yanı sıra mühendislik-mimarlık uygulamaları, mühendislerin, mimarların ve plancıların sosyal konum ve koşulları da doğrudan olumsuz biçimde etkilenmiştir. Meslek alanlarımızda büyük bir yıkım yaşanmıştır. Bu yıkıma bağlı olarak bir dönemin gözde meslekleri olan mühendis, mimar ve şehir plancılarının itibarı neredeyse sıfırlanmıştır. Bir afet ülkesi olmamıza rağmen, daha fazla önem verilmesi gereken mühendislik, mimarlık ve planlama hizmetleri birer prosedür haline getirilmiştir.”

“ÇOK SAYIDA MESLEKTAŞIMIZ İŞ BULAMADIĞI İÇİN YURTDIŞINA ÇIKMAKTADIR”

Uncu, “Merkezi politikalardan yerel uygulamalara kadar birçok alanda bilim ve teknik dışlanmış, mesleklerimiz yok sayılmıştır. Ülkemizin temel sorunlarının çözümünü de afetlere karşı dirençli, sağlıklı ve güvenli kentlerde yaşayabilmemizi de sağlayacak olan mühendislik, mimarlık ve şehir plancılığı meslekleri âdeta gözden çıkarılmıştır. Mühendis, mimar ve şehir plancıları açlık ve yoksulluk sınırı altında düşük ücretlerle, kötü koşullarda çalışmaya mecbur bırakılmıştır. Ücretli çalışan meslektaşlarımızın yaklaşık %60’ı asgari ücret düzeyinde ücretlere çalıştırılmaktadır. Kamuda çalışan meslektaşlarımızın hakları erimiş, kamuda istihdam giderek daralmıştır. Emekli meslektaşlarımız, üstlendikleri tüm önemli ve kritik görevlerden yüz akıyla çıkmayı başarmışken, mesleklerini bir ömür boyu ifa etmişken bugünlerini yoksulluk ve geçim sıkıntısı teslim almıştır” dedi ve Mühendis, mimar ve şehir plancısı adayı pek çok genç, ülkemizin geleceğine dair umutlarını kaybetmek üzeredir. İşsizlik oranı %40’ları aşmıştır. Yeni mezun meslektaşlarımızın iş bulma süreleri 18 aya kadar uzamıştır. Çok sayıda meslektaşımız iş bulamadığı için yurtdışına çıkmaktadır. Ülkemiz, yetişmiş değerli mühendis, mimar ve şehir plancılarını kaybetmektedir. Meslektaşlarımız yoğun işsizlik sonucu geçimlerini sağlayabilmek için meslek dışı işlere yönelmekte, tezgâhtarlık, garsonluk, kuryelik gibi işlerde çalışmaktadır” diye de ekledi.

“GEÇTİĞİMİZ AYLARDA ÜCRETLİ ÇALIŞAN ÜYELERİMİZİN ASGARİ ÜCRETİNİ BELİRLEME YETKİMİZ DE ELİMİZDEN ALINDI”

“Bu acı tablo bizlere kaybedilmekte olan bir geleceği işaret etmektedir. Yüzbinlerce mühendis, mimar ve şehir plancısının bilincinde “boşuna mı okuduk!” sorusu belirginleşmektedir. Tüm bu olumsuzlukların üzerine siyasi iktidarın TMMOB ve bağlı Odalarımıza karşı düşmanca tutumu da eklendi. Bilindiği üzere TMMOB’nin yetkileri yıllar içerisinde parça parça koparıldı,  elimizden alındı. Geçtiğimiz aylarda ücretli çalışan üyelerimizin asgari ücretini belirleme yetkimiz de elimizden alındı. SGK ile yapılan ücret denetimi protokolü gereği 2012 yılından bu yana belirlemekte olduğumuz mühendis, mimar ve şehir plancısı asgari ücreti, belli ki sermaye çevrelerini ve iktidarı rahatsız etmiştir” diye aktaran Uncu, gelişen baskılar sonucu SGK’nin önce protokolün içini boşaltmak istediğini ardından da 2017 yılında protokolü tek taraflı olarak feshettiğini vurguladı.

“CUMHURİYETİN İKİNCİ ASRINDA, EŞİTLİK VE ÖZGÜRLÜK TEMELİNDE, ÜRETEN, SANAYİLEŞEN, GELİŞEN VE HAKÇA BÖLÜŞEN BİR ÜLKEYİ İNŞA ETMEK İÇİN SEFERBER OLUYORUZ”

Uncu, bu müdahaleye rağmen TMMOB ve odaların ücretli çalışan meslektaşlarını korumak amacıyla yönetmelikleri gereği asgari ücret belirlemeye devam etmiş olduklarının da altını çizdi ve konuşmasını şu şekilde sonlandırdı:

“En son geldiğimiz aşamada siyasi iktidarın müdahalesi sonucu açılan davalarla ilgili yönetmeliklerimiz geçtiğimiz aylarda iptal edilmiş, bu yetkimiz de elimizden alınmıştır. Böylece, ücretli çalışan mühendis, mimar ve şehir plancıları, serbest piyasanın acımasız sömürüsü karşısında korumasız bırakılmıştır. Bir asırdır ülkemizin kalkınması, ilerlemesi ve halkın refah koşullarında yaşaması için emek harcayan mühendis, mimar ve şehir plancıları bu tabloyu hak etmemektedir. Tüm emekçi halk kesimlerinde ülkemizin geleceği için kaygılar her geçen gün artmaktadır.  Bitmek bilmeyen ekonomik krizler, enflasyon, işsizlik, hayat pahalılığı ve yoksulluk milyonların âdeta kaderi haline getirilmiştir. Daraltılan meslek alanlarımız ve mesleki itibarımız erozyona uğradıkça ülkemizin ve yurttaşlarımızın uğradığı yıkım da artmaktadır. Bizler, bu ülkenin mühendis, mimar ve şehir plancıları;  sorunlarımızın, ülkemizin ve halkımızın sorunlarından bağımsız olmadığının bilincindeyiz. Mücadele etmezsek yaşadığımız sorunların daha da büyüyeceğini çok iyi biliyoruz. Ülkemizin okumuş çocukları olarak Cumhuriyetin ikinci asrında, eşitlik ve özgürlük temelinde, üreten, sanayileşen, gelişen ve hakça bölüşen bir ülkeyi inşa etmek için seferber oluyoruz. Bir dönemin en itibarlı, gözde mesleklerinin Cumhuriyetin 100. yılında ne hale geldiğini, nasıl ve neden gözden çıkarıldığını, hangi sorunları yaşadığını ortaya koymak ve sorunlarımızın çözümü için sesimizi daha fazla yükselteceğiz. Mühendis, mimar ve şehir plancılarını görmezden gelenlere ve yok sayanlara karşı haklarımız ve geleceğimiz için ayağa kalkıyoruz.”

Uncu, son olarak 19 Eylül Mühendis, Mimar ve Şehir Plancısı Dayanışma Günü’nde tüm illerde kitlesel basın açıklamalarıyla sorunlarını halk ile paylaşacaklarını ve devamında örgütlü güçleri ile mücadeleyi büyüteceklerini de sözlerine ekledi.

“BİZLER KENDİ SORUNUMUZA ÖNCE SAHİP ÇIKMALIYIZ Kİ BASKI UNSURU OLUŞTURALIM VE BİZİM DE MECLİSTE ELİMİZ BU ANLAMDA GÜÇLENSİN”

“Ben öncelikle mühendis kimliğiyle gurur duyan bir insanım benim için mühendis kimliği önce milletvekilliği kimliği daha sonra gelir” diyen CHP Adana Milletvekili Dr. Müzeyyen Şevkin’de konuyla ilgili şunları söyledi:

“Mühendislerin şu an açlık sınırının altında maaş almalarının kabul edilemez olduğunu defalarca söyledik ve kanun teklifleri, soru önergeleriyle de sürekli gündemde tutmaya çalışıyoruz. Anca eylemciliğin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Herkes kendi sorununa sahip çıkarsak elbette ki daha çok ses getirir ve bize daha çok güç verir. TMMOB bu anlamda çok önemli çalışmalara imza atmış bir kurum. Bu kitlesel çalışmalar yapılırken duyurunun çok iyi yapılması ve katılımın çok yoğun olması gerektiğini düşünüyorum. Bizler kendi sorunumuza önce sahip çıkmalıyız ki baskı unsuru oluşturalım ve bizim de mecliste elimiz bu anlamda güçlensin. Özellikle 19 Eylül’le ilgili bence ciddi bir baskı oluşturmak gerektiğini düşünüyorum. Baskı unsuru oluşturmanın çok önemli olduğunu düşünüyorum. İyi ki TMMOB örgütlülüğümüz var” dedi.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor