TONGUÇ YENİ BİR SÖZ SÖYLÜYOR

Yaşamın her alanında en zor şey yeni bir söz söylemek, yeni bir şey bulmaktır.

İsmail Hakkı Tonguç, özellikle birbirini bütünleyen ve izleyen eğitmen kursları, Köy Öğretmen Okulları ve Köy Enstitüleri sistemiyle toplumumuz için yeni bir sözün sahibi olmuştur.

Onun eğitim dünyamıza neler katmak istediği, nasıl bireyler yetişmesini amaçladığı, bunu hangi yöntemlerle yapmaya çalıştığı üzerine kendisinin kitapları ve yazıları yanında, her kesimden yerli-yabancı bir çok insanın değerlendirmeleri vardır.

Tonguç, eğitim ve kültür dünyamıza katkılarıyla işte bu yeni ve özgün sözü söylerken kendisini de bu yola adamış bir aydındır.

Bu söz, yüzyılların sessiz yazgısına boyun eğmiş, suyun akışına doğru kendini bırakmış ve teslim olmuş insanlar içindir.

Bu gidişe akıl ve bilim yoluyla etkili, bilinçli ve bilimsel bir karşı duruştur.

Tonguç’un eylemi tarihe attığı imza ve söylediği özgün söz, işte bu karşı duruştur.

“Anadolu’da bir halk devleti kuruldu. Bu devletin eğitim düzeni için de kendi kaynağına dönmek gerekiyordu. Köylülere bir şeyler öğretebilmek için önce onlardan bir çok şeyler öğrenmemiz gerekiyor.

Köyü, plansız, bilinçsiz ve kolaycılığa kaçacak yollardan kalkındırmaya uğraşanların, enerjilerinin çoğu boşa harcanıyor. Okumak, öğrenmek, konuşmak ve yazmak hakları kutsal haklardandır.

Köyü canlandırmak için; insan mutlaka, kendine ayakta durabilecek, yaratıcı, erkli bir değer durumuna getirmelidir. Kanımız ve iliklerimizi isteyerek köyün içine akıtmadıkça, kırkbin köyün kenarına aydın insanın mezar taşı dikilmedikçe köyün sırlarını anlayamazsınız.

Köy sorunu; bazılarının sandığı gibi tekdüze bir köy kalkınması problemi değil, anlamlı ve bilinçli bir biçimde, köyün içden canlandırılmasıdır.

Köy insanı, öylesine canlandırılmalı ve bilinçlendirilmeli ki, ona hiç bir güç, yalnız kendi hesabına ve insafsızca sömüremesin. Ona köle ve uşak muamelesi yapamasın.

Köy Okulu, Hayat ve İş Okulu olacaktır. Uygulama bahçesi, işliği, hayvanları ve spor alanı bulunmalıdır.

Eğitim için çocukları yaşamdan söküp duvarlar arasında yetiştirme yerine gerçek yaşamın içinde, yetişkinlik yetki ve sorumluluklarıyla, onu seven, kayıtsız şartsız bir tutkuyla bağlanabilen insanlarla yaratılır.

Yeni kültür yaşamı, yeni dünya görüşlerine göre örgütlenmiş yeni insanlarla beslenir. Özleyeceğimiz, kavuşmak isteyeceğimiz ortam bu olmalı.

Kızları bir tarafa, erkekleri de diğer  tarafa ayırarak enstitüyü iki kafes haline getirmek asla doğru değildir. Nerede önemil bir ilköğretim hareketi olmuşsa, bu mutlaka sosyal düşünen eğitimcilerden gelmiştir.”

Kırsal yaşama bahsedilmiş, okulu, okuması olmayan, yokluk ve hastalıklarla yaşamaya çalışan o köylü çocuklarla yaşamaya çalışan o köyül çocuklarından öğretmenler, profesörler, opera sanatçıları, müzisyenler, ressamlar ve bilim insanları yetiştirmeyle sonuçlanmış bu yeni söz bu sistemin ana konusudur.

Kuruluşundan kapanışına dek, kamuoyunun Köy Enstitülerine ilgisi hiç azalmamıştır.

Dinle köylü!..

Şimdiye kadar imam, vaiz, muallim gönderdiler. Kimi sarığını düzeltti. Kimi ağzını çarpıttı, kimi de lügatça konuştu. Sende bizim gibi bu medrese, mektep ağzı açık şaşa kaldın.

Sen yaşamak istedikçe, onlar ölümü ve öbür dünyayı övdüler. Senin mısır dediğine, şeker kamışı dediler. Sen de bizim gibi gözü açık, kafası karışık kaldın.

Köy Enstitüleri’nde teori ve pratik iç içedir. Yalnız hayatın gerçeği vardır. Geleneksel okul derse, sınava, diplmaya ve mevkilere hazırlar…

Köy Enstitüleri doğrudan özgür, bağımsız ve üretici insan yetiştirir.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor