TÜRK-KÜRT İLİŞKİLERİ (3)

Selçuklu döneminde, Kürtler arasında yaygın ve hızlı bir Türkleşme yaşanırken, Osmanlı döneminde, özellikle de 1.Selim’den (Yavuz) sonra ilginç bir ters süreç yaşanır.

Büyümenin ağır yükünü çeken Türkmenler arasında hoşnutsuzluk artar. Bu hoşnutsuzluğu Osmanlı Devleti’ne karşı kullanan SAFEVİLER, Anadolu Türkmenlerini ülkelerine çağırır.

Kendisi de Türk olan ve Türkçe’yi mükemmel biçimde kullanan ŞAH İSMAİL’in çağrısı mezhep yakınlığıyla birleşince, Azerbeycan’a yoğun bir Türkmen göçü başlar.

Anadolu’da Türkmen nüfus tehlikeli biçimde azalır. Özellikle Güneydoğu Anadolu’da, sayıları son derece azalan kimi Türkmenler, Osmanlı baskısından kurtulmak için Kürtleşirler. Prof.Faruk Sümer’e göre, “Güneydoğu Anadolu eğer Safevilerin elinde kalsaydı, Türkçe, orada rakipsiz bir dil haline gelecek ve bölge tümüyle Türkleşecekti” der.

Osmanlılar ise, Safevilerin tam tersini yaptı. Şah İsmail’in peşinden koştuğu Alevi Türkmenlere karşı SÜNNİ TÜRKLERİ ve ŞAFİ KÜRT AŞİRETLERİNİ destekledi.

Onları Alevilere karşı baskı aracı olarak kullandı. Bu tutum, devlet politikası yapılarak Osmanlı İmparatorluğu yıkılana dek sürdürüldü.

Osmanlılar, Kürdistan adını verdikleri bölgede, devletin temel dayanağı olan tımar sistemini, Kürtlere uygulamadı.

Bölgenin yönetimini babadan oğula geçecek biçimde aşiretlere bırakıp bu aşiretlere, yalnızca Avrupa’daki sınır boylarında yaşayan kimi topluluklara verilen özel haklar tanındı.

Çatışmasız ortam II.Abdulhamit döneminde (1876-1909) sona erdi. Abdulhamit, Ermeni ayaklanmalarına karşı bir önlem olarak Sünni Kürtler’den oluşan HAMİDİYE ALAYLARI’nı kurdu.

Buna asker verip katılan aşiret reislerine paşalık, kaymakamlık gibi resmi ünvanlar dağıttı.

Okuma-yazma bilmeyen bu PAŞALARDAN, daha sonra devlet büyük zarar gördü. Ancak gerçek zararı Alevi Türkmenler gördü.

Abdulhamit, HAMİDİYE ALAYLARI’nı Ermenilere olduğu kadar DİN DIŞI SAYDIĞI ALEVİ KIZILBAŞLARA karşı da kullandı.

Köylere, kasabalara saldırıldı ve aralıksız sürdürülen bu saldırılarda çok sayıda Türkmen öldürüldü. Malları yağmalandı.

Saldırıya uğrayan bu insanlar bir kez daha etnik kimliklerini gizlediler ve bir kısım Alevi aşireti “BİZ DE KÜRDÜZ” demek zorunda kaldı.

Biz de bunlara Kürtleşen Türkler diyoruz.

(DEVAM EDECEK)

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor