TÜRKİYE’DE 20 MİLYON KİŞİ YARDIMLA YAŞIYOR

(HABER MERKEZİ)-Sosyal yardım politikalarının toplumsal ilerlemeyi ve sosyal gelişimi sekteye uğrattığını ve toplumda bedavacılık, avantacılık, harçlıkçılık kültürünü yaygınlaştırdığını kaydeden İNOSAM Başkanı Gürkan Avcı, yaptığı yazılı açıklamasında her dört kişiden birinin düzenli şekilde sosyal yardım aldığını söyledi.

Başkan Gürkan Avcı yazılı açıklamasında daha sonra şunları söyledi:

2023 RAKAMLARINA GÖRE 20 MİLYON KİŞİ DÜZENLİ SOSYAL YARDIMA MUHTAÇ HALE GETİRİLDİ!

Cumhurbaşkanlığı 2025 yıllık programına göre 2023 yılında Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının tüm sosyal yardım programlarından faydalanan toplam hane sayısı ise 4 milyon 989 bin 456. Bu rakam yaklaşık 20 milyon kişiyle ülkemiz nüfusunun yüzde 23,4’ünü oluşturuyor.  Ayrıca ekstradan milyonlarca vatandaşımız ise Aile destek programına dahil olmuş durumda, gıda, elektrik doğalgaz desteği alan kayıtlı ve kayıtsız milyonlarca insanımız mevcut. Aile bakanlığı koordinasyonu dışında düzenli ve düzensiz olarak valiliklerden, kaymakamlıklardan, belediyelerden, çeşitli vakıf ve dernekler haricinde bireysel hayırseverlerden sosyal yardım ve destek alan doğum yardımından, sağlık sigortası ödeneğine kadar yardım gören milyonlar var. Türkiye’nin dört bir yanında yankılanacak bir gerçeği dile getirmek istiyoruz. Siyaset kurumunun sosyal yardım politikaları, adaletten ve düzenden yoksun, sürdürülemez ve toplumumuzu derinden bölücü bir yaklaşımla yürütülmektedir.

SOSYAL YARDIMLAR YOKSULLUĞU AZALTMAYA DEĞİL YOKSULLUĞUN YÖNETİLMESİNE YARIYOR!

Türkiye’de uygulanagelen sosyal yardım programları adaletsizlik ve hakkaniyetsizlikle devam ettirilmektedir. Sosyal yardıma ihtiyacı olmayanlar bile bu yardımlardan faydalanırken, gerçekten ihtiyacı olanlar sıklıkla göz ardı edilmektedir. Bu, sosyal adaleti zedeleyen bir uygulamadır. Türkiye’deki sosyal yardım uygulamaları maalesef yoksullaşmayı azaltmıyor daha çok yoksulluğun istismarına ve yoksulların yönetilmesine yarıyor.

Ülkemiz siyasetçilerinin sosyal yardım anlayışı toplumsal ilerlemenin önünde ciddi bir engel oluşturmaktadır. Sosyal yardımlar, bireylerin kendi ayakları üzerinde durmalarını teşvik etmek yerine, onları yardıma bağımlı hale getirmektedir. Bu, uzun vadede toplumsal ilerlemeyi ve sosyal ve bireysel gelişimi engelleyen bir tutumdur.

SOSYAL YARDIMLAR OY KAPMAK, ADAM DEVŞİRMEK İÇİN YAPILIYOR!

Ayrıca bu durum toplumda bedava kültürünü de beslemektedir. Ülkemizin kahir siyasetçilerinin plansız, vizyonsuz ve kara düzen sürdürdükleri sosyal yardımlar toplumda “bedava” kültürünün yaygınlaşmasına neden olmuştur. İnsanlar, çalışmadan, emek vermeden elde edilen kazançlara alıştırılmaktadır. Bu, çalışma ahlakını zayıflatmakta ve toplumsal üretkenliği düşürmektedir.

Siyasetçilerin adeta oy devşirme aracı olarak gördükleri sosyal yardım programlarının en vahim olanı, bu yardımların sıklıkla seçim dönemlerinde artırılması ve dağıtılmasıdır. :u, demokrasinin temel ilkelerine aykırıdır ve toplumda güvensizlik yaratmaktadır.

SOSYAL YARDIMLAR ADI ALTINDA KAMU KAYNAKLARI ÇARÇUR EDİLİYOR!

Hükümetinde muhalefetinde ki özellikle belediye başkanlarının istismar ve ajitasyon aracı olarak sürdürdükleri sosyal yardımların sürdürülemez olduğu aşikardır. Siyasetçilerin sosyal yardım politikaları, ülkenin ekonomik sürdürülebilirliğini tehdit eder niteliktedir. Bu politikalar, devletin kaynaklarını verimsiz kullanmakta, gelecekteki nesillerin refahını riske atmaktadır. Zenginlik ve yetenek arasındaki ilişkinin, uygarlığın ilerleyişindeki kritik rolü göz önünde bulundurulduğunda, sosyal yardımların nasıl yönetildiği ve dağıtıldığı, sürdürülebilir bir toplum inşası için büyük önem taşımaktadır.

İktidarıyla muhalefetiyle siyasetçi esnafı sosyal yardımları artırmakla övünse de, bu yardımların yetenek gelişimini ve sürdürülebilir ekonomik büyümeyi destekleyecek yönü bulunmamaktadır. Oysa yetenek yönetimi ve eğitim, sosyal yardımların odağı olmalıdır ancak siyasetçilerimizin izlediği politikalar bu konuda da yetersiz kalmaktadır.

SOSYAL YARDIMLAR TOPLUMSAL VE KÜLTÜREL SERMAYE YARATIMINA HİZMET ETMİYOR!

Sosyal yardımlar kültürel sermaye yaratımı ve sosyal sermayenin korunması hususuna da hizmet etmelidir. Bu vizyon yetenekli ve birikimli siyasetçiler tarafından gerçekleştirilebilirken, Türk siyasetçilerinin sosyal yardım politikaları daha çok kısa vadeli rahatlama sağlamakta, uzun vadeli sürdürülebilirlik ve bireysel gelişimi teşvik içermemektedir. Ayrıca zenginlik birikiminin adil dağılımını sağlamak yerine, oy kapma, adam devşirme aracı olarak kullanılmaktadır. Bu durum, toplumun geniş kesimlerinin ekonomik bağımsızlığını ve refahını zedeler niteliktedir.

YOKSULLAR YARDIMA VE YARDIM EDENE BAĞIMLI HALE GETİRİLİYOR!

Önemli bir husus olarak sosyal yardımların kamu yararına daha etkili bir şekilde yönetilmesi gerekirken, mevcut uygulamalar bireylerin geçici ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanmış, kalıcı çözümler sunmaktan uzaktır. Yardımların sürdürülebilir olmaması, bireyleri sürekli olarak yardım edene bağımlı hale getirmekte, bu da uzun vadede sosyal ve ekonomik kalkınmayı engellemektedir. Siyasetçilerimizin sosyal yardım anlayışları, zengin bireylerin toplumsal sorumluluklarını yerine getirmelerini teşvik edecek yerde, bu sorumluluğu kamunun üzerine yıkmaktadır. Bu, toplumsal dayanışmayı ve bireysel inisiyatifi de zayıflatmaktadır.

ÜLKEMİZ SİYASETÇİLERİNİN SOSYAL YARDIM VİZYON VE MİSYONU ÇOK DÜŞÜK!

Sonuç olarak siyasetçilerimizin sosyal yardım zihniyeti, kısa vadeli çözümler sunmakta, ancak toplumun genel refahını ve sürdürülebilir kalkınmasını desteklemekten uzaktır. Bu politikaların yeniden gözden geçirilmesi ve daha adil, sürdürülebilir ve yetenek odaklı bir yaklaşımla yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Bugün, zenginlik ve yetenek arasındaki ilişkinin toplumumuzun gelişimindeki rolünü sosyal yardım misyonu üzerinden tartışmak çok hayati bir noktadır.

Toplumsal gelişmişlik ve toplumsal başarı, özel yeteneklere sahip bireylerin varlığına bağlıdır. Türkiye’de, yetenekli bireylerin desteklenmesi ve rekabetin teşvik edilmesi, ekonomik büyüme ve yenilikçilik için kritik öneme sahiptir. Sosyal yardım politikaları bu yetenekleri keşfetmek ve geliştirmek için iş birliği yapmalıdır.

Kamu kurumları ve belediyelerin bütçesinde zenginliğin yani paranın sadece biriktirilmesi değil, nasıl dağıtıldığı da önemlidir. Türkiye’de, zenginlik birikiminin toplumsal fayda sağlayacak şekilde yönetilmesi, toplumumuzun temellerini güçlendirecektir. Bu bağlamda sosyal yardımlar sadece geçici çözümler sunmamalı; insanlara kalıcı ve sürdürülebilir destek sağlamalıdır. Eğitim, sağlık ve girişimcilik alanlarında sürdürülebilir projeler de sosyal yardımlar maharetiyle desteklenmelidir. Sosyal yardım politikalarının vizyonu zengin bireylerin, sahip oldukları imkânlarla topluma katkı sağlamalarını da teşvik etmelidir. Bu, hem onların toplumdaki saygınlığını artıracak hem de toplumsal kalkınmaya katkıda bulunacaktır.

Türkiye, mevcut vizyonsuz ve liyakatsiz siyasetçilerin yönetimi altında zenginlik ve yetenek yönetimi konularında ciddi bir dönüm noktasındadır. Bugün, ülkemizin zenginlik ve yetenek arasındaki kritik ilişkiyi nasıl ele aldığını ve bu konudaki başarısızlıklarını hüzün ve isyan içinde görmemek mümkün değildir.

Ülkemizin kahir ekseriyeti donanımsız, çapsız politikacıları zenginlik ve yetenek arasındaki bağlantıyı göremezden gelmekte, toplumun geniş kesimlerini yoksulluğa mahkûm ederken, bir avuç elit yandaşının servetini koruma altına alan mekanizmaları çoğaltmaktadır. Adalet ve hakkaniyet uygarlığın temelidir. Ancak yurdumuz siyasetçi esnafı adalet ve hakkaniyeti engelleyen, yandaşları koruyan politikalarıyla, Türkiye’nin ekonomik ilerlemesini, uygarlaşmasını baltalamaktadır.

SOSYAL YARDIMLAR ADI ALTINDA YANDAŞ KAYIRMACILIĞI YAPILIYOR!

Kamu kaynaklarının yönetimi, toplumsal refahın artırılması için stratejik bir öneme sahiptir. Ancak, ülkemiz siyasetçilerinin sığ politikaları bu servetin toplumun geneline yayılmasını engelleyerek, sadece belirli bir yandaş azınlığın zenginliğini korumakta ve artırmaktadır. Bu, toplumsal uçurumun derinleşmesine yol açmaktadır.

Ülkemiz siyasetçileri sosyal yardım istismarı konusunda da çok maharetlidir. Sosyal yardımları bir oy devşirme aracı olarak kullanmakta, bu yardımların gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaşmasını engellemektedir. Bu, sosyal adaleti zedeleyen ve toplumsal güveni baltalayan bir yaklaşımdır.

İKTİDARDA MUHALEFETTE İSTİSMAR PEŞİNDE, AL BİRİNİ VUR ÖTEKİNE!

Gerçekten ihtiyacı olan yetenekli ve eğitimli toplumsal kesimlere sosyal yardımlardan kaynak ayrılmaması, ülkemizin geleceğine yapılan en büyük kötülüktür. Ülkemizin liyakat ve ehliyet yoksunu kifayetsiz siyasetçilerin yönetimi altında, ekonomik adaletsizlikler artmış, zenginlik sadece iktidar ve muhalefetin belirli bir elit kesiminin elinde toplanmıştır. Bu durum, toplumsal huzuru bozmakta, sosyal barış ve hareketliliği engellemektedir. Hükümeti ve muhalefeti bu konuda adım atmaya, toplumun tüm kesimlerine eşit fırsatlar sunmaya ve gerçek bir sosyal adaleti tesis etmeye çağırıyoruz.

SOSYAL YARDIMLAR BELEDİYE BAŞKANININ, PARTİ BAŞKANININ HEVA VE HEVESİNE GÖRE YAPILMAMALI!

Tüm bu nedenlerle sosyal yardım sistemi tamamen şeffaflaştırılmalıdır. Sosyal yardımlar, belediye başkanının, parti il başkanının, bakanın, valinin heva ve hevesiyle değil objektif kriterlere dayalı, şeffaf ve hesap verebilir bir sistemle yönetilmelidir. Hülasa sosyal yardım politikalarının yönetimi konusunda tüm siyaset kurumu başarısız olmuştur. Bu başarısızlık, sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyal ve kültürel bir yıkımı da beraberinde getirmiştir. Türkiye’nin geleceği için, sosyal yardım politikalarında acil ve kapsamlı reformlar gereklidir.

SOSYAL YARDIMLAR ŞEFFAFLIK, OBJEKTİFLİK, HESAP VERİLEBİLİRLİK KRİTERLERİYLE YAPILMALIDIR!

Öncelikle sosyal yardımlar adaletli bir şekilde dağıtılmalıdır. Yardımlar, gerçekten ihtiyacı olanlara, objektif kriterlere göre dağıtılmalıdır. Sosyal yardımlar, bireyleri eğitim ve istihdam piyasasına yönlendirecek şekilde düzenlenmeli, onları pasif alıcılar olmaktan çıkarıp aktif üreticiler ve proaktif katılımcılar haline getirmelidir. Sosyal yardımların şeffaflık ve hesap verilebilirlik kriterlerine kavuşturulması elzemdir. Yardımların dağıtımında şeffaflık sağlanmalı, her adım halka açık olmalı ve hesap verilebilir bir sistem kurulmalıdır. Sosyal politikalar, uzmanlar ve sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği içinde geliştirilmeli, toplumun ihtiyaçlarına göre şekillendirilmelidir. Mevcut sosyal yardım politikaları, toplumumuzu geride bırakmaktadır. Gerçek bir ilerleme, sadece adil, sürdürülebilir ve bireyleri güçlendiren sosyal politikalarla mümkündür. Bu, sadece siyasetçilerin değil, hepimizin sorumluluğudur.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor