TV EKRANLARINDA ADANA NİÇİN YOK?

Elazığ’daki yer sarsıntısından hemen sonra Adana Büyükşehir Belediye Başkanımız Zeydan Karalar “Elazığ şehrimizde yaşanan ve hepimizi üzen deprem dolayısıyla dört itfaiye aracımız, arama kurtarma araçlarımız, ve ekiplerimiz acil olarak Elazığ’a gitmek üzere yola çıktı” açıklamasını yaptı. Dikkatinizi çekerim, açıklama yapıldığında Adana Yardım Konvoyu yola çıkmıştı bile.

Karalardan hemen sonra da Yüreğir Belediye Başkanı Fatih Mehmet Kocaispir de, “Bu soğuk havada deprem afetinden etkilenen vatandaşlarımıza bir nebze olsun yardımcı olabilmek adına yarın ekiplerimiz Elazığ’da sıcak çorba dağıtımı gerçekleştirecektir.” dedi.

İki belediyemizin insani müdahaleyi saatler değil de dakikalar içinde kararlaştırmış olması, bir Adanalı olarak, buruk yüreğimde huzura bulanmış iç ferahlığı yarattı. Marmara Depreminde de, Adanamız yardımda en ön safta yer almıştı. Büyükşehir Belediyemiz, o dönemlerde Türkiye’de en donanımlı kurtarma ekibi olan CANKUR’la birlikte sayısız aracı seferber etmişti. Başkan Aytaç Durak depremden sadece bir-iki saat sonra belediye fırınlarını da devreye sokarken, kendi araçlarıyla gönüllü girmek isteyen üst düzey bürokratlara tereddütsüz yeşil ışık yakmıştı. Adana, Haziran 1998 Depreminden deneyimliydi. Zaten Devlet de Kriz Yönetimine üst düzey yetkili olarak Adana Valimiz Oğuz Kağan Köksal’ı tayin etmişti anımsarsanız. Damdan düşmüştük ve damdan düşenin durumunu en iyi biz bilirdik.

Bu kez de aynı güdülerle öncülük bizdeydi. Adana’dan çıkan ekipler neredeyse yolu yarılamışken diğer illerden de yardım ekipleri harekete hazırlanmaktaydı. Şimdi, işte bu noktada dikkat buyurunuz; televizyonlar yardım için hazırlanan İstanbul’u, Ankara’yı, İzmir’i, İzmit’i, Bursa’yı sayarken, ekiplerini saatler önce yola çıkaran Adana’dan tek kelime, vazgeçtik kelimeden, tek hece bile bahsetmedi.

Televizyonların bize garezi mi var? Bence yok!..

Bir de şöyle bakalım; aynı saatlerde bir ücra mahallede kavga olsaydı, ya da bir tecavüz vakası rapor edilseydi sanırım bütün televizyonlarda yer alırdı. Yine aynı soruyu soralım: televizyonların bize garezi mi var? Bence yok!..

Ertesi gün oldu. Bekledik; sabah haberlerinde yok, öğlen yok, ana haber bültenlerinde yok. İhtiyatla yazayım; beni takip ettiğim kanallarda yoktu. Veren olduysa, şaşırırım.

Gelelim nedenine… Görselleri olsun, yazılıları olsun, yaygın medyaya çalışan Adanalı haberciler işin kolayını bulmuş, emniyet ya da adliyeden haber çıkarabiliyorlar. Bir de kurum bültenlerini eklediler mi, oldu size habercilik.  Yani, koskoca Adana’da haber niteliği taşıyan hiç mi başka şey bulunamıyor. Bölge tarihini yeniden yazdıracak arkeolojik kazılar var; Tatarlı’da, Karataş’ta, Misis’te, Anavarza’da, Tepebağda… Her kış Karboğazı’ndaki haftasonu kalabalığı haber değil mi? Organize Sanayi Bölgesi’nde her gün üç-beş haber çıkarılabilir. Aktif sivil toplum platformlarındaki düzenli etkinlikler ne güne duruyor? Çiftçi neden pamuktan uzak? Bunları bıraktık; deprem olmuş deprem… Televizyonlar cayır cayır illerden giden ya da gidecek olan yardımları sayarken bizimkiler “Adana ne yapıyor acaba?” diye düşünseydi ya bari.

Bugün Eskişehir Eskişehir olmuşsa, başarı paydaşlarından biri de konulan her taşı yaygın medyaya taşıyan yerel habercilerdir. Bilmem bizim Cemiyet bu konuda bir çalışma yapmayı düşünür mü?

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor