YAŞARKEN VEFASIZLIK EN BÜYÜK ACI

30 yılı aşkın hafta sonu tatili yapmadan, milli yüzme, sutopu, atlama ve futbol hakemliği ile gözlemcilik yapan ve şimdilerde 81 yaşında olan Muzaffer Çam, unutulmayı hazmedemiyor

HAZIRLAYAN: RAMAZAN ŞANIVAR

Adana’nın Karaisalı ilçesinde 1 Eylül 1940 yılında doğan Muzaffer Çam, ilk ve ortaokulu Karaisalı’da liseyi ise Adana’da Endüstri Meslek Lisesi’nde tamamladı. Daha sonra kısıtlı olanaklara rağmen üniversite sınavlarında yüksek puan alarak İstanbul Yıldız Üniversitesi Makine Mühendisliği’nden mezun oldu.

Okul dönemlerinde yüzme, futbol ve diğer sporlara ilgi duydu. Adana’da sulama kanallarında yüzmeyi geliştirdi ve zaman zamanda yarışlara katıldı. 1960 ihtilalinde vatani görevini yedek subay olarak Manisa Batı Kışlası’nda tamamladı.  Bir süre öğretmenlik de yaptı.

Askerlik dönüşü, Devlet Demiryolları 6. Bölge Müdürlüğü’nde mali işler servisinde göreve başladı. Muhasebe Müdür Yardımcılığı’na kadar yükseldi.  Bu sıralarda çok sevdiği futbol ile yüzme, sutopu atlama hakem kurslarını başarıyla tamamladı. 30 yılı aşkın hafta sonu tatili yapmadan hakemliği büyük keyifle sürdürdü.

Devlet Demiryollarında 34 yıl görev yaptıktan sonra emekli oldu. Daha sonra futbolda uzun yıllar gözlemcilik ve il hakem kurulu üyeliği yaptı.

5 çocuğu bulunan Muzaffer Çam, kalbinden ve ayaklarından rahatsız olduğunu, bu nedenle evden pek çıkamadığını, eski sporcu, hakem, antrenör ve yöneticilerin kendini aramadığından yakınarak BÖLGE GAZETESI’nin sorularını şöyle yanıtladı.

Kendinizden söz eder misiniz ? Eğitiminiz nedir? Nerelerde eğitim gördünüz? Hangi sporlara ilgi duydunuz ?

Adana’nın Karaisalı İlçesi’nde 1 Eylül 1940 yılında doğdum. İlk ve ortaokulu Karaisalı’da, lisesi ise Adana’da Endüstri Meslek Lisesi’nde tamamladım. Dar gelirli bir ailenin çocuğuydum. Okumaktan başka seçeneğim yoktu. Üniversite sınavlarında kısıtlı olanaklara rağmen iyi puan tutturarak İstanbul Yıldız Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünden mezun oldum.

Okul dönemlerimde her çocuk gibi futbola merak duydum. Spora çok düşkün olmama rağmen ilçe koşullarında yeteri kadar tesis yoktu. Daha sonra lise eğitimi için Adana’ya gelince arkadaşlarla birlikte Adana sıcağında serinlemek için sulama kanallarında yüzmeyi geliştirdim. Hatta Atatürk yüzme havuzunda kısa dönem yarışlara da katıldım. Üniversite döneminde de sporu ihmal etmedim. 

Yüzme hakemliği kolay olmasına rağmen futbol hakemliği zor bir uğraş. Hakem olmaya nasıl karar verdiniz? Sizi teşvik eden oldu mu?

Devlet Demiryollarında beraber çalıştığımız daha sonra ki yıllarda da uzun yıllar birlikte hakemlik yaptığımız Burhan Yakıcı, futbol hakem kursu açılacağını anlattı. Birlikte kursa gitmemizi önerdi. Faruk Talu’nun yönettiği ve Adanalı hakem aynı zamanda atletizm yapan Nihat Calba’nın yardımcılığı yaptığı hakem kursunu başarıyla tamamladık.

3 yıl aday, stajyer hakem, ardından bölge hakemi, 5 yıl sonra da yine hem atletik hem de yazılı sınavla milli futbol hakemi oldum. Yüzlerce okul, amatör ve profesyonel maçlar yönettim.

Ayrıca, Devlet Demiryollarında hukuk bürosu sorumlusu olan eski yüzücü Avukat Ruhi Polisci, yüzme hakem kursu açacağını duyurdu ve bizlerin girmesini istedi. O dönemlerde kendisi de eski futbolcu olan Personel Müdürü Ahmet Aydın çok olumlu bir çalışma yaparak Demirsporlu eski futbolcuları işe alarak destek olmuştu. Bizlere de hakemlik konusunda yardımcı oldu. Yüzme, sutopu ve atlama branşları aynı federasyona bağlıydı. Şimdilerde ayrıldı. 3 branş hakemliği de Ruhi Polisci’nin de desteğiyle kazandık.  Yaşamım boyunca gördüğüm en başarılı Gençlik ve Spor İl Müdürü rahmetli Cemil Oka, o dönemlerde de havuzda sürekli rekorlar olduğu için oradan pek ayrılmazdı. Havuzda iyi bir aile ortamı vardı. Yüzme hakemliği futbola göre daha kolay. İlk kuşak hakemlerden Nihat Erdem, disiplinli ve iyi bir hakem olduğu gibi özellikle kıyafetimizin ütülü olması konusunda çok titiz davranırdı. Nihat Erdem’in yanı sıra Tuncay Şenyüz, Hamit Deste, Ahmet Güçlüoğlu, Gürhan Bencan uluslararası hakemliğe kadar yükseldik. İstanbul, İzmir, Bursa ve Ankara’da Türkiye şampiyonalarında görev yaptık. Federasyonun yönetimine giren Ruhi Polisci sayesinde 1971 İzmir Akdeniz Oyunları’nın yanı sıra Yugoslavya ve Bulgaristan’da da Balkan Şampiyonaları’nda hakem olarak görev yaptım.

Sizin futbol hakemliği döneminde hangi hakemler vardı? Ayrıca futbol hakemliğinde unutamadığınız anı mutlaka vardır. Bunlardan söz eder misiniz ?

Çok samimi söylüyorum, sizim dönemde çok kaliteli, disiplinli, ciddi hakemler vardı. Bunlardan bazıları şöyleydi: İhsan Tuğan, Mustafa Barım (Çorçil), Orhan Demir, Burhan Yakıcı, Hüsamettin Esin, Sırrı Doğan, Turgut Ogun, İbrahim Karaoğlan, İsmail Şeker, Cengiz Kezer, Hamza Timuçin, Yaşar Kotan, İlyas Ayan, Mustafa Gündüz, Mahmut Çetiner, Turan Yıldırım, Reha Aktaş, Altan Öncül gibi. Salı ve Perşembe antrenmanlara mazaretsiz katılmayana o hafta görev verilmezdi. Unuttuklarımdan özür dilerim.

Okul sporlarının yanı sıra amatör maçlarda görev yapardık. 2 ve 3 lig maçlarına çok gittik. Kupa maçları yönettik. Ancak Adanalı hakemlere genelde güney ve doğu Anadolu illeri maçları görevi verirlerdi. Zaman zaman da Konya, Kayseri, Niğde gibi illere de gittiğimiz oldu. Anılarım o kadar çok ki kitaba sığmaz. İlk hakemliğe başladığım yıllarda kart yoktu. Seni attım diyorsun sana saldırıyor, ancak polislerin de yardımıyla sahadan çıkması sağlanıyordu. Gerçeği söylemek gerekirse çok dayak yedik. Hastanelik olduğumuz dönemler yaşadık. Doğuda emniyet görevlileri ve jandarma bile kendi bölgesi takımının kazanmasını istiyor. Kupa maçında Elazığ-Bursaspor maçı vardı. Trio olarak çok iyi bir maç yönettik. Elazığ ilk kez tur atlayacaktı. Maçı kazanmayı çok istiyordu. Maç berabere bitti. Bir anda tüm tribün sahaya girdi. Polislerin yardımıyla soyunma odasına kaçtık. Epeyce taraftarların gitmesini bekledik. Daha sonra polis kıyafetiyle yola çıktık. Taraftarlar bizi bir müddet takip etti. Vali beyin talimatıyla Adana’ya dönebildik.

Bir de hakem sayısı az olduğu için her gün görev vardı. Hanımlarımızı yormamak için hakem kıyafetlerini yıkayarak tellere serip, kurumasını sağlardık. Çünkü hemen hemen 2 günde bir hakemlik vardı. Samimim söylemek gerekirse hakemlik büyük ciddiyet, disiplin ve özveri gerektiren bir görev. Uzun yıllar hafta sonu tatili yapmadık. Ailemizi ihmal ettik. Denize, yaylaya, geziye gidemedik.

Sizin Adana sporuna büyük emekleriniz olmuş. Şimdilerde ne yapıyor sunuz ? Eski sporcu, antrenör, yönetici veya genç hakemler sizi arıyorlar mı?

Gerçeği söylemek gerekirse eski dostluk, saygı, nezaket kalmadı. 81 yaşında oldum. Bazı organlar bizi terk ediyor. Kalbimde 4 sten var. Omurilikte kayma var. Ayaklarımda sorun var yürüme zorluğu çekiyorum. 5-6 yıl önce Orhan Demir vefat etmeden hem ona plaket verdiler, hem de onun adına turnuva düzenlediler. Bu olayı çok takdir etmiştim. Birkaç yıl önce Faal Futbol Hakem ve Gözlemciler Derneği Başkanı Bertan Püsküller, İl Hakem Kurulu Başkanı Hüseyin Özçelik, gözlemci Muhlis Uçar ziyaretime gelmişlerdi. Çok mutlu oldum ve duygulandım. Yaşarken değer vermek gerekir. Vefasızlığa çok üzülüyorum.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor