YAŞASIN KÖTÜLÜK ;
Osmanlı’nın bir felsefesi vardı . Üç kelime ile özetleyebiliriz. “ Devlet-i ebedi müebbet “ Devletin ebediyen devamı ; Evet ama adaletle vicdanla .
İşlenen , işlenecek tüm cinayetlerin bahanesi , kılıfı üç kelime Maalesef Osman Turan gibi çok değerli tarihçilerimiz bile ; küçücük çocuklarımızın kundağında hunharca öldürülmesi vahşetini hiçbir insani değere sığmayan bu cinayet kılıfına kutsal bir değer atfetmişti.
Hepimiz biliriz bu konudaki Fatih Kanununu , Devletin devamı için iktidar kavgasını önlemek için iktidardaki padişah diğer kardeşlerini kundakta bebek bile olsa ileride iktidar talep edebilecek herkesi katletmeyi hak ve görev veren bir yasa ve bu hiçbir dine insanlığa sığmayan kanuna dayanarak Osmanlı Padişahları sürekli korkunç cinayetler işlediler. Türklerin iflah olmaması bu tarihten başlar . Siz kundaktaki bebeleri din sosu katarak devletin devamı bahanesiyle katlediyorsunuz. Bunu yapan canilere saygı , hele hele sevgi duymak bu caniliği hoş görmek , kabul etmek mümkün mü ?Ama acı gerçeğimiz bu.
Sözde İslam Dünyaya hakim din yaparak Osmanlı İslam’a da büyük bir iftirada bulunarak bebek cinayetlerine dini alet ediyordu . Şimdi bu padişahların bebek katili Abdullah Öcalan’dan daha masum daha vicdanlı olduğunu söyleyebilir miyiz ? Evet bu Ülkenin geçmişinde korkutma ve cinayetler var. Çoğunluğu bebek olan masum kardeşlerin kanı var . İktidar hususundaki bu padişahlar için asıl kurucu unsur olan Türk Halkının huzuru , refahı , mutluluğu önemli olabilir mi ?
Nitekim Yüce Atatürk vatanı kurtarmak için Samsun’a çıktığında Ülke İngiliz , Fransız , İtalyan , Yunan askerleri ve yandaşları tarafından işgal altındayken bile mevcut padişah bilmem kaçıncı karısı ile evlenmek için işgal altındaki İstanbul’da ki sarayında çalgılı çengili düğün yapıyordu , Ülkenin tüm kaleleri teslim alınmış , tüm tersaneleri işgal edilmiş , yabancı devlet bayrakları göklere çekilmiş umurunda bile değildi.
Sanki Yüce Tanrı Türk milletinin kanlı , günah dolu geçmişini affetmek için göndermişti Yüce Atatürk’ü .Kısacık ömründe binlerce yıllık medeni devletlerin yapamadığı pek çok iyiliği , güzelliği fazileti Türk Milleti ile tanıştıran Yüce Atatürk’ün ömrü kısa oldu ve arap – emevi kültürü Türk Milletini yendi.
Arap tarihini inceleyenler bilirler Muaviye kuran ayetlerini mızrakların ucuna geçirerek alırlar . Hazreti Ali tarafındaki askerlerin silahı bırakması sağlanmış ve savaşı Muaviye – kötülük kazanmıştı. Kötülük o tarihten sonra İslam’ın içine giren en büyük virüstü . İslam-ı Kuran’ı kötülükler fetva kaynağı haline getirdiler ,
Sanılmasın ki Emevi -İslamı bu gün hakim değil .Türk İslam Alemi ve bu arada Türkiye Emevi İslam kültürü ile yönetiliyor. Nedeni bu kültürün temeli iktidar için her türlü kötülük , ahlaksızlık , hırsızlık , kendi çocuğunun torununun dahil katledilmesi mubahtır hatta sevaptır. Elbette bu kötülüğü zilleti kabul etmeyip isyan edenler oldu ama kötülüğün gücü cehaletin , ahmaklığın dayanılmaz cazibesi korku ve sadaka kültürü yine galip geldi.
Bir düşünür vicdanında beraat eden bir insanı hiçbir hapishane tutamaz diyor. Bu yolsuzluk , hırsızlık emevi İslamı düzenine hayır diyenlerin tek tesellisi budur. Ama Çocuklarımızın , torunlarımızın , geleceğinden duyduğumuz kaygıları bu endişeleri hiç azaltmıyor.
ERDEM TUĞRAL