YOK ARTIK!

Önümüzdeki seçimler gerçekten ülkenin yol haritasını çizmesi açısından bir tercih meselesi olacak gibi görülüyor.
Zira partiler de yurttaşlar da herkes kendince planlar içerisinde. Zira mevcut başkanlık sisteminde işlerin yolunda gitmediğini ülkece deneyimledik.
Oldukça pahalıya patladı ama yine de enseyi karartmaya gerek yok! Türkiye büyük ve bereketli bir ülke. Evrensel ve bilimsel ekonomi politikalarıyla düzeltilebilir.
Sonuçta ortada bir matematik hesabı var. Ve matematik hiçbir zaman yalan söylemez…
Çaktırmadan matematiği ve sayıları yakından takip eden, “Kıymeti kendinden menkul ” şıhlar bile seçimlere yönelik manevi değerleri öne sürmeye başladı.
Saçma sapan, ipe sapa gelmez örneklerle seçimlerde tuttukları tarafı desteklemek için gerdan kırıyorlar.
Hatta ileriye gidip, aslında kin ve nefret suçu işleyenler bile var. Lafın özü, dini duyguları politikaya alet etme dönemi başladı!
Halkın dini duygularını sömürmeye çalışıyorlar…
Maalesef din tüccarlığı ülkemizde her zaman kabul görmüştür.
İşi hoş da, politikacılara ne oluyor? Bilimsel konularda uzmanlığı olan koca koca isimler, bu din bezirganlarının söylemlerinden neden dem vuruyor?
Halife mi seçeceğiz, Cumhurbaşkanı mı?
Seçimler öncesinde iktidar yaptıklarını, hedeflerini, varsa yeni projelerini, halkın içinde bulunduğu durumdan nasıl kurtarılacağını anlatmak zorunda değil mi?
Öbür dünya ile başlayan cümleler kurmak da neyin nesi?
Ne yani şu partiye oy veren Müslüman, diğerine veren değil mi?
İş neredeyse bu noktaya taşındı…
Ve bu taktikler sadece iktidara gelmeye yarıyor, sorunların çözümüne katkı konulamıyor!
Son günlerdeki açıklamaları görünce eminim herkesin aklına Şener Şen’in Züğürt Ağa filmindeki seçim sahnesi geldi.
Şıh, yoksul ve cahil halka, “Cennetten tapu” dağıtıp kendi partisinin açık ara kazanmasını sağlamıştı…
Filmdeki bu sahne gerçek olur mu?
Yok artık o kadar da değil demek istiyorum !