YÜZMEDE TANINDI, ADANASPOR’UN KURULMASINI SAĞLADI: MUSTAFA BEKBAŞ

HAZIRLAYAN: RAMAZAN ŞANIVAR
Mustafa Bekbaş, 1930 yılında Adana’da doğdu. O günün koşullarına göre ve spora olan düşkünlüğü nedeniyle ortaokulu tamamlayabildi. Küçük yaşlarda yüzmeyi sulama kanallarında öğrendi. Daha sonra Atatürk Yüzme Havuzu’na gelerek ilk kuşak efsane sporcularından Muharrem Gülergin, Halil Dalhan, Nihat Erdem ve diğerlerini model alarak serbest ve kelebek branşlarında yüzme yarışmalarına katıldı ve önemli dereceler elde etti.
Boyunun uzun olması, sağlam fiziği nedeniyle okul dönemlerinde atletizm başta olmak üzere, basketbol, voleybol ve büyük ilgi duyduğu futbola önem verdi. Akınsporda lisanslı olarak futbol oynadı. Daha sonra 1954 yılında Adana’nın sembolü olan pamuk ve portakalın rengini alan Adanaspor’un kurulmasını sağladı.
Adanaspor’da da futbol oynayan, sonra da uzun yıllar hem altyapıda, hem de profesyonel takımda antrenörlük yapan Mustafa Bekbaş, yüzlerce gencin turuncu beyazlı formayla tanışmalarını sağladı.
Adana’da ilk kez Vakıflar Sarayı’nda “Şöhretler Bilardo Salonu”nu kurarak, hem vatandaşların bilardo öğrenmesini sağladı, hem de komşu illerle resmi müsabakalar düzenledi. Ayrıca, ünlü sporcuların uğrak yeriydi.
Vatani görevini yüzme bildiği için İskenderun Deniz Alayı’nda Bahriyeli olarak yapan Bekbaş, 2005 yılında vefat etti.
Mustafa Bekbaş’ın kendisi gibi Adanaspor’da geçmişte futbol oynayan oğlu Hünkar Bekbaş, babasının çok iyi bir Adanalı ve spor sevdalısı olduğunu, kentte yüzme ve futbolun gelişmesi için büyük fedakarlıklar yaptığını belirterek sorularımızı şöyle yanıtladı:
Babanızdan söz eder misiniz? Eğitimi nedir? Hangi sporlara ilgi duyardı? Yüzmede ne gibi başarıları vardı?
Rahmetli babam 1930 Adana doğumluydu ve ortaokul mezunuydu. Yaklaşık 1.90 boyu ve her spora yatkın fiziği vardı. Bizlere okul döneminde tüm sporları yaptığını anlatırdı. 9 kardeşi bulunan tatlı sert, disiplinli, dostlarına önem veren, hayırsever iyi bir aile reisiydi. Atletizm başta olmak üzere, basketbol, voleybol, özellikle futbola ayrı bir merakı vardı. Yüzmeye de küçük yaşlarda mahallede ki arkadaşlarıyla sulama kanallarına giderek öğrenmiş. Daha sonra hurma ve palmiye ağaçlarıyla çevrili Atatürk Yüzme havuzuna gelerek kendini geliştirmiş. Serbest ve kelebek branşlarında önemli dereceler elde etmişti. Yüzmede efsane sporcu Muharrem Gülergin, Halil Dalhan ve Nihat Erdem’i model almıştır. Babam sutopu da oynadığını anlatırdı.
Babanız, kendine yakın bulduğu arkadaşlarıyla 1954 yılında Adanaspor’un kurulmasını sağlamıştı. Bundan söz eder misiniz?
Babamın liderlik vasıfları da vardı. En verimli, genç ve hızlı dönemlerinde 1954 yılında Kocavezir Mahallesi’nde Mehmet Şanlıtürk, Mehmet Eroğlu, Ali Gedikbaş, Ahmet Kavrakoğlu, Musa Çaldağ, Nevzat Ağaoğlu, Cumali Aslankeser, Selim Zeper ve İsmail Kaplakaslan’ın yaptığı kulis çalışmalar sonucu kurulmuştur. 1966 yılında Akınspor ve Torosspor kulüpleri kendilerini fesh ederek Adanaspor’a katılmışlar. Ayrıca daha önce renkleri sarı-lacivert olan renklerini de Adana’nın sembolü olan pamuk ile portakaldan alarak turuncu-beyaz yapılmıştır. 12 yıl Amatör kümeden başlayan serüven, 3 lig, daha sonra 2. Lig ve 1970-1971 sezonunda birinci lig olarak devam etmiştir. Başka anlamda kuruluş tohumlarını babam ve diğer arkadaşları atmıştır. Daha sonra ki yıllarda Adanaspor, İnter, Honved ve Salzburg 3 kez UEFA Kupası bir kez de Balkan Kupası’nda mücadele etmiştir. Uzun yıllar birinci ligde önemli başarılar sağlamıştır.
Sanıyorum babanız 1954 yılında kurulan Adanaspor’un ilk futbolcularından birisi. Ayrıca, altyapıda ve profesyonel takımda antrenörlük yapmış Ondan da söz eder misiniz?
Babam, Adanaspor’un ilk lisanslı futbolcularından birisi. Daha sonra ki yıllarda uzun zaman hem altyapıda, hem de profesyonel kulüpte antrenörlük yaparak binlerce gencin Adanasporlu olmasını sağlamıştır. Babam benim ve kardeşim Serdar’ın da hocalığını yaptı. Asla bize torpil yapmaz ve diğer arkadaşlarımıza karşı, bezlere daha sert davranırdı. Bir anamı paylaşmak istiyorum. Genç takımda oynuyoruz. Babam da Adanaspor’da hayli etkili birisiydi. Antrenörümüz rahmetli Ali Hoşfikirer di. Bir hazırlık maçında. Hatta bir nevi seçmelerdi. 5 Ocak Fatih Terim Stadı maraton tribününde babam ile Ali Hoşfikirer birlikte oturarak maçı izliyor ve notlar alıyorlardı. Ali hoca beni çok beğenmiş ve yanına çağırdı. Sen kimin oğlusun? diye sordu. Babamda yanında oturuyordu ve konuşmaları dinliyordu. Hiç söze müdahale etmedi. Mustafa Bekbaş’ın oğluyum dediğimde. Ali Hoşfikerer şaşkın bir şekilde, Mustafa ağabey neden bana oğlundan söz etmedin? dedi. Babamın cevabı şöyle oldu. Çocuklarım da olsa bileklerin hakkıyla bir yerlere gelmelerini isterim. Diğer çocukların hakkını yiyemem. Sen karar vereceksin demişti. Bahattin Akdağ’ın başkanlığında Tamer Güney’in teknik direktörlüğünde altyapı altın dönemini yaşadı. Babam Miliç’in döneminde de yardımcı antrenörlük yaptı. Orhan Yüksel, Raif Yonga, Mehmet Hayta, Ayhan Türközü, Selami Tekkazancı antrenör olarak Sami-Vedat Bayraktar, Reşit, Kayhan, İrfan Kaynak kardeşler, Osman, Ercan Aslankeser, Mustafa Şentürk, Savaş, Razık, Osman, Mahmut, Feyzullah, Mustafa Ulucan, Kaleci Ahmet Ziya daha bir çok futbolcu milli takımlara kazandırıldı.
Babanız, 1940 yılında kurulan Demirspor’a karşı birisimiy di? Neden Adanaspor’u kurma gereği duydu? Bundan söz eder misiniz ?
Babam, kesinlikle Adanaspor ile Demirspor arasında ayrım yapılmasını asla istemezdi. Belki o günün koşullarında tatlı rekabet olması için Adanaspor’u kurma gereği duydular. Yine ilginç bir anımı paylaşmak isterim. Adanaspor ile Demirspor takımları hem ligde, hem de Türkiye Spor Yazarları Derneği kupasında karşı karşıya gelirlerdi. Kıran kırana maçlar olurdu. Babam, fanatik Adanasporlu taraftarları sürekli taşkınlık ve küfür, kötü tezahürat yapmamaları için uyarırdı. Kardeş takımımız derdi. Babamın en yakın arkadaşları Demirspor’dan Muharrem Gülergin, Kaptan Bedri, Çolak Ayhan, Lütfi Erdem, Füze Selami, Kartal Yaşar, Coral ağabeylerdi.
Babanız, Adana’da ilk modern bilardo salonunu açmış. Bunu hatırlıyor musunuz? Ayrıca Mustafa Bekbaş’ın spor dışında asıl mesleği neydi?
Babam Vakıflar Sarayı’nın zemin katında 1964 yılında Adana’da ilk kez çağdaş ve modern bilardo salonu açtı. Oraya iyi de para harcadı. Bizler henüz 15-16 yaşındaydık. Adanalı binlerce gencin bilardo öğrenmesini sağladı. Ayrıca, Mersin, Osmaniye, Hatay, Niğde, Gaziantep gibi komşu illerin bilardocularıyla resmi müsabakalar yapılmasını sağladı. Adanalı ünlü sporcuların adeta uğrak yeriydi. Sigara içmek ve siyaset konuşmak yasaktı. Yine bir anımı anlatayım. Babam annemle bir tatile gitmişti. Biz de kardeşim Serdar ile tüm bilardo salonunu Adanaspor posterleriyle donattık. Babam dönünce bizlere çok kızdı. Buraya Adanaspor, Demirspor, Fenerli, Galatasaraylı ve Beşiktaşlı taraftarlar geliyor. Ya bunları sökün ya da diğer kulüplerin de posterlerini koyun demişti. Biraz da haklı çıktı, bu yüzden eleştiriler almıştık. Herkes babamdan akıl danışırdı. En büyük özelliği siyaset ve sporda taraf olduğunu hissettirmezdi. Babam koyu Atatürkçü biriydi. Birkaç yere Atatürk posterleri de aşmıştık. Babam ayrıca uzun yıllar inşaat müteahhitlik yaptı. Bizlerde baba mesleğini seçtik.
Babanızın köpeğe çok düşkünlüğü olduğunu öğrendik. Hatta profesyonel maçlarda kampa babanız köpeği Tina’yı da beraber götürürmüş. Bundan söz eder misiniz?
Babam ve ailece bizler köpeklere özel sevgimiz vardı. Tina babamın çok zeki dişi kurt köpeğiydi. Bunun 27 yavrusu vardı. Mahfesığmazda bağ evimiz vardı. Babam gençlerin futbol oynaması için marul tarlasını futbol sahasına çevirdi. Hatta Neriman annemde orada top oynamak isteyenlere kuyudan 5-10 kova su çekmelerini isteyerek izin verirmiş. Köpekleri orada besledik. Babam Adanaspor profesyonel kadroda yardımcı antrenörken Tina’yı birlikte kampa götürürdü. Belki inanmayacaksınız. Tina hiçbir futbolcunun otel dışına çıkmasına izin vermezdi. Kaleci Erhan, bir defasında kampı terk ederek pavyona gitmiş. Babam bunu öğrenmiş. Hem Erhan’a dayak atmış hem de uzun süre kadro dışı bırakmıştı. 1983 yılında benim köpeğe düşkünlüğümü öğrenen bir senaryo yazarı beni buldu. Rahmetli Tarık Akan ve Necla Nazır’ın rol aldığı “Çocuklar Çiçektir-Kuduz” adlı filmde köpeğim CO ile birlikte rol aldım. Osmaniye’nin Zorkun yaylasında 3 ayda çekilen film büyük ilgi görmüştü. Ayrıca Antalya Film Festivalinde de ödül almıştık. Babamın son zamanlarında elinde damar tıkanıklığı oldu. Kangren olduğu için bileğinden kesmişlerdi. Babam bu duruma çok üzüldü ve eve kapanmıştı. Bunu unutamıyorum. Annem 1999, babam ise 2005 yılında vefat ettiler.
POLİSCİ: “BEKBAŞ’IN ADANA SPORUNA ÖNEMLİ KATKILARI OLDUI”
Eski yüzücü ve il temsilcisi, Yüzme Federasyonu eski Yönetim Kurulu üyesi Ruhi Polisci, Mustafa Bekbaş’ın Adana sporuna önemli katkılarının bulunduğunu söyledi.
Polisci, 100-200 serbeste çok başarılı olan ve Türkiye genelinde önemli dereceleri bulunan Mustafa Bekbaş’ın boyu ve fiziğin yüzme ile sutopuna çok uygun olduğunu belirterek, “Mustafa Bekbaş’ın çocukluğu, hatta gençliği havuzda geçti. En büyük rakibi Şükrü Ağcaoğlu ile kardeşim Selçuk Polisci’ydi. Bekbaş, aynı zamanda iyi de sutopu oynardı. Bursa’da Türkiye şampiyonasına giden ekipte yer aldığını çok iyi hatırlıyorum. Bekbaş, ayrıca liderlik özelliği olan, arkadaşlarıyla çok iyi ilişki ve dostluklar kuran birisiydi. Daha sonra futbola ağırlık verdi. Adanaspor’un kurulmasına öncülük yaptı ve uzun yıllar futbol antrenörlüğü görevinde bulundu. Ünlü sporcuların adeta buluşma yeri olan ilk modern bilardo salonunu kurmuştu” diye konuştu.