ZAM ZAM ZAM ARTIK “GEÇİNEMİYORUZ”

(HABER MERKEZİ)-Adana Geçinemiyoruz Platformu, hergün artan fiyatlarla derinleşen yoksulluğa dikkat çekmek ve bu yoksulluğun engellenmesi yönündeki taleplerini dile getirmek için Heykelli Park’ta eylem yaptılar.

Burada bir konuşma yapan Eğitim Sen Adana Şube Başkanı Hüseyin Kaya, “Hergün gelen zamlardan artık geçinemiyoruz” dedi.
Kaya, “Siyasi iktidar ve arkasındaki sermaye güçleri ülkeyi tam bir yıkama sürüklüyor. Uygulanan sermaye yanlısı politikalar, Türkiye’yi yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklar ülkesi haline getirdi.

Devlete ait KİT’ler, fabrikalar, madenler, toprak, su, ormanlarımız başta olmak üzere bütün birikim ve zenginliklerimiz özelleştirmelerle, fonlarla, yap işlet devret projeleriyle yerli ve yabancı tekellere peşkeş çekildi. Siyasi iktidar, ‘’yerlilik ve millilik’’ adı altında ülkeyi ekonomik, siyasi, sosyal açıdan emperyalizme daha bağımlı hale getirdi. Yerli ve yabancı tekellerin egemenliği her alanda güçlendi. ‘’Dış güçlere karşı ekonomik kurtuluş savaşı veriyoruz’’ diyenler, kur korumalı mevduat uygulamasıyla TL‘nin kaderini dolara bağladı.

İşçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları, bu politikalarla her geçen gün daha da kötüye gidiyor. Ekonomik krizin yarattığı yıkımın faturası emekçilere kesiliyor. Zamlar, hayat pahalılığı, işsizlik, düşük ücretler, yüksek enflasyon, yüksek vergiler emekçilerin yaşamını çekilmez hale getirdi. Başta tarım olmak üzere her alanda dışa bağımlılık hızla artarken, köylüler ve üreticiler iflasa sürükleniyor. Enerji ve maden tekelleri karları uğruna doğanın talanı ve çevrenin yaşanmaz hale gelmesinde sınır tanımıyor. İşçilerin, emekçilerin sesleri ve talepleri görmemezlikten geliniyor. Kaynaklar ve milyarlarca lira sermayeye aktarılırken, emekçilere fedakârlık yapın deniyor. Bu yaşam koşullarına tepki gösterenler, ise terörist ilan ediliyor yada Canan Kaftancıoğlu’nda olduğu gibi hukuk ayaklar altına alınarak cezalandırılıyor.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)  tarafından açıklanan verilere göre enflasyon nisanda aylık %,7,25, dört aylık %31,71, yıllık ise %69,97 artmıştır. Ulaştırma enflasyonu yıllık  %105,86 artarken,  gıda enflasyonu ise yıllık %89,10’a tırmanmıştır.

Sadece tüketici enflasyonu değil, üretici enflasyonu da rekor üstüne rekor kırmaktadır.

Bilindiği üzere üreticilerin giderlerinde, maliyetlerinde yaşadıkları artışı ürün fiyatlarını artırarak nihai olarak tüketiciye yansıtması kaçınılmaz bir durumdur. Dolayısıyla üretici enflasyonundaki bu olağanüstü artış iğneden ipliğe zam sağanağının önümüzdeki günlerde de devam edeceğini, dolayısıyla tüketici enflasyonunun yükselmeye devam edeceğini göstermektedir.

Öte yandan bağımsız iktisatçılardan oluşan Enflasyon Araştırma Grubu’nun (ENAGRUP)  bugün açıkladığı veriler TÜİK rakamlarının vatandaşlar olarak yaşadığımız gerçek enflasyonu gizlemek için takla attırılan rakamlardan ibaret olduğunu bir kez daha ortaya koymaktadır. Nitekim ENAGRUP verilerine göre yıllık enflasyon %156,86’ya ulaşmıştır.
Her şeyden önemlisi yaşamsal ihtiyaçlarımız için kullandığımız her şeye zam sağanağı devam etmesine, enflasyon rekor üstüne rekor kırmasına rağmen ülkeyi yönetenler hayat pahalılığını engellemeye dönük hiçbir önlem almamakta, hiçbir program açıklamamaktadır. Bunun yerine 84 milyon sadece dilek ve temennilerden ibaret açıklamalarla oylanmak istenmektedir.

“Bütçe disiplininin bozulacağı” gerekçesi ile ücreti daha yılın ilk iki ayında eriyen asgari ücretliler, emekliler, işçiler, kamu emekçileri göz göre göre sefalete terk edilmektedir. Her gün daha da yoksullaşarak uyanıyoruz. Asgari ücretlilerin, kamu emekçilerinin, emeklilerin maaşlarına aldıkları zamlar çoktan eridi. Artık dayanak güçleri kalmadı. Biran önce maaşlarına gerçek enflasyon olan %150 zam yapılmalıdır.

Bayram başta emekliler olmak üzere milyonlarca yurttaşa adeta zehir edilmiştir. Milyonlarca emeklinin 2018 yılında 1.000 TL olan bayram ikramiyesi aradan geçen dört yılda sadece 100 TL artışla 1.100 TL olmuştur.  Buna rağmen Temmuz ayında maaşlara yansıtılacak olan TÜİK enflasyon farkı milyonlarca emekliye, kamu emekçilerine “maaş zammı müjdesi”  diye yutturulmak istenmektedir.

Kısacası maaşları-ücretleri yaşanan gerçek enflasyon ile uzaktan yakından ilgisi olmayan TÜİK enflasyonuna endekslenen milyonlarca çalışan yıllardır kaybetmeye devam etmektedir.

Bir kez daha altını çiziyoruz. Enflasyona göre maaş zammı “sıfır” zam demektir. Sahte rakamlardan ibaret TÜİK verilerine göre maaş zammı ise reel gelirimizin erimesi, yoksulluğumuzun artması demektir.
İğneden ipliğe, ekmekten suya zam devam eden zam sağanağı sonucunda TÜİK enflasyonu bile daha yılın ilk dört ayında %31,71 artmıştır. Yaşadığımız gerçek enflasyon ise bunun en az iki katıdır.
Araştırma birimi KESK-AR verilerine göre dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 5.529 TL’ye,  yoksulluk sınırı 18.012 TL’ye ulaşmıştır.

Buna göre:
•Yaklaşık on milyon asgari ücretli çoktan açlık sınırının altında kalmıştır.
•Bugün itibari ile ortalama 4 bin 674 TL olan ortalama kamu emekçisi emeklisi maaşı da açlık sınırı altında kalmıştır.
•Üreticiler, küçük esnaf, milyonlarca işsiz, emekliler açlık sınırının altında yaşamaktadır.
Tablo ortadadır. Altı milyon kamu emekçisine ve emekliye TÜİK enflasyonu dayatılan 6. Dönem “toplu sözleşme” çoktan kadük olmuştur.
Gittikçe ağırlaşan koşullarda hiç kimsenin işçilerin, kamu emekçilerinin, emeklilerin, köylülerin gençlerin ellerindekilerle yetinmesini istemeye hakkı yoktur.
Oysa sürekli dikkat çektiğimiz üzere yaşadığımız gerçek enflasyon TÜİK tarafından açıklanan verilerin en iki katı bir hayat pahalılığı yaşandığını ispatlamaktadır. Bu durumda aylık ya da olmadı üç aylık TÜİK enflasyon rakamlarının maaşlara yansıtılmasını talep etmek milyonlarca emekçiyi “ölümü gösterip sıtmaya razı etme” politikasının bir ürünü olmaktan öteye geçemeyecektir.
Tek çözüm Temmuz ayını beklemeden asgari ücretlilerin, işçilerin, kamu emekçilerinin, emeklilerin maaşlarını insanca yaşamaya yetecek bir seviyeye çekmekten, evrensel sendikal normlara uygun grev hakkı ile tamamlanmış gerçek bir toplu sözleşme sistemini hayata geçirmekten geçmektedir.
Bunun için:
•Tüm tüketim maddelerine yapılan zamlar geri alınmalı, KDV tamamen kaldırılmalıdır.
•Tükettiğimiz her şeye zam olarak yansıyan akaryakıt ürünlerinde ÖTV ve KDV sıfırlanmalıdır.
•İlk aşamada: Sadece geçtiğimiz dört ayda kamu emek kayıpların telafi edilmesi için maaşlarımız 2022 yılının başından itibaren geçerli olmak üzere seyyanen 2 bin 200 TL artırılmalı, ardından maaşlarımıza dört aylık enflasyon farkı  (%24,21) eklenmelidir.
•İkinci aşamada: Temmuz ayında en düşük kamu emekçisi maaşı; kira, yakacak, ulaşım gibi sosyal ödemelerle yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmalıdır.
•Asgari Ücret Tespit Komisyonu Aralık ayı beklenmeden hemen toplanmalı, asgari ücret insanca yaşamaya yetecek bir seviyeye çıkarılmalıdır.
•Bayramlarda tüm çalışanlara net asgari ücret tutarında bayram ikramiyesi verilmelidir.
•Halkın, emekçilerin cebinden alıp, yandaşlara aktarmanın aracı olan Kamu Özel İş birliği Projeleri, Döviz Garantili İhaleler sonlandırılmalıdır.
•Özelleştirmeler iptal edilmelidir. Başta enerji üretim ve dağıtım şirketleri olmak üzere özel sektöre peşkeş çekilen tüm işletmeler, fabrikalar kamulaştırılmalıdır.
Bir kez daha ifade ediyoruz. Krizi biz yaratmadık, faturasını da biz ödemeyeceğiz.”

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor