ZENGİN TOPRAKLARIN FAKİR İNSANI OLDUK

En eski meslek olan çiftçilik yok sayılıyor.
Binlerce yıllık birikimle tarımsal üretimi, kültürü günümüze taşıyan, kadim bilgiye sahip köylüler sistemin dışına itilmeye çalışılıyor.
Oysa en büyük zenginliğimiz kadim bilgiyle üretim yapan atalarımız, çiftçilerimiz, sandığında sakladığı tohumu binlerce yıl öteden bugüne taşıyan analarımız.
Bu bizim en büyük zenginliğimiz di!..
Köylülerden, çiftçilerden kurtulmak değil, onların birikimini gelecek kuşaklara taşımamız ve önceliğimiz olması gerekirken onları yok sayarak, dünyada tarımda kendi kendine yeten yedi ülkeden biriyken fasulyeden, nohuta ve sebzeye dek ithal eden ülke konumuna geldik.
Bırakın sebze, baklagil ve meyveyi hayvanlarımıza yedireceğimiz samanı bile ithal eder hale geldik.
Ülke tarımını bu hale getirmek vatana ihanetle eş değer durumda artık.
Türkiyemizde üretici kendisini güvende bulamadığı için, güvencesi olan, düzenli geliri olan iş arıyor. Dünyanın en iyi kuru üzümünü üretmek bizim bağcımız için bir anlam ifade etmiyor.
Aldığı para ile geçinebilecek mi?
Yaşlılığında bir emekli maaşı olacak mı?
Çocukları eğitim alabilecek mi?
Bunları düşünüyor!..
Bu sorularına yaşamı cevap veremeyince köyünü-çiftini-çubuğunu terk ederek özlediği yaşamı bir umutla şehirde arıyor.
Umut bağladığı şehir ayrı bir muamma. Şehirde; köyden kente göçenlerin yaşamı bir köşe yazısından ziyade romanlara sığmayacak dramlarla dolu.
Onu bir başka köşe yazımda anlatmaya çalışacağım…
Bundan daha 35-40 yıl öncesinde kurbandan kurbana eşin-dostun, konu-komşunun gönderdiği kurban paylarıyla et yiyen yoksul halkın protein ihtiyacını fasulye ve nohutla karşılanırdı.
Oysa artık meşhur kuru fasulyede, nohutda artık zengin yemeği oldu…
Dünyanın en zengin çay bahçelerine sahip ülkeyiz. Üstelik Avrupa’nın hiçbir ülkesinde bizden başka çay üreticisi yok. İzlenen yanlış politikalarla ihracatçı ülke iken dışarıdan çay ithal eden ülkeler kervanına dahil olduk.
Aynı yanlış politikaları fındıkta da izliyoruz.
Hangi birini yazayım ki…
Ülkede işsizlik tavan yapmış durumda. Başka bir ülkede %15, %20 işsizlik hükümetleri al aşağı eder. Milyonlarca işsizimiz varken çay toplamak için Gürcistan ve Azerbaycan’dan işçi getiriliyor.
Milyonlarca dönüm arazilerimiz boş bırakılıp ekilip-dikilmiyor. Sudan’dan, Somali’den binlerce dönüm arazi kiralanarak tarım yapılıyor.
Bu ne pehriz, bu ne turşu.
İnsanın aklı bu yapılanlara ermiyor. Ne yapılmak isteniyor, insanlar evlerine ekmek götüremezken, çöp kutularından meyve, sebze ve pazar atıklarını utana-sıkıla karıştırırken Moskova’da altun varaklı cami inşaatı yapmak, Arnavutluk’ta cami yapmak da neyin nesi oluyor Allah aşkına…
Türkiyemizde tam 300 çeşit peynir var. Rahmetli Gönen Gıda Yönetim Kurulu Başkanı can kardeşim Nevzat Sıkık’la Van’a gitmiştim.
Gece konaklamak için Van Öğretmenevi’nde sivrisinek istilasına uğrayınca meşhur Urartur Oteli’ne yerleştik.
Sabah kahvaltısına tamamı tamamına 41 çeşit peynir çeşidi sunmuşlardı. Sadece Balıkesir ilimizde 50 çeşit peynir üretimi gerçekleşiyor.
Zirai tarımcılığı yok eden anlayış, hayvancılığı da yok ettiği için; insanlarımız kendi topraklarında, kendi yörelerinde yetişen ürünleri bırakın yemeyi göremez bile oldu.
Venezuella’dan bile peynir ithal eder hale geldik…
Atatürk; Atatürk Orman Çiftliği’ni en verimsiz ve kıraç arazi üzerine kurarak örnek tarımcılığın önderliğini yapmışıt.
Bugün ülkemizde ziraati ve hayvancılığı yok eden anlayış Atatürk Orman Çiftliği’ni betonlaşmaya peşkeş çekenlerdir.
Koskoca Ankara’da Küllüye’yi inşa edecek arsa yokmuş gibi Atatürk Orman Çiftliği’nin arazisi, hem de yasal olmayan bir şekilde işgal edildi.
Bu durumda çok acilen Zihniyet Değişikliğine ihtiyacımız var.
Tarımda ülke olanaklarının mutlaka değerlendirilmesi gerekiyor. Tarımı, çiftçiyi, köylüyü, üreteni yok sayan, ithalat destekçisi anlayıştan vazgeçmek gerekiyor.
Çağımızın zenginliği SU ve TOPRAK’tır.
Bu varlığa sahip olmak kadar, bu varlıkları korumakta sahip olmak kadar önemlidir. Bizi kurtaracak olanda SUYUMUZ ve TOPRAĞIMIZDIR!…
Zengin topraklarımızın fakir insanı olmak istemiyorsak; Tarımda en yetkin insan ALİ EKBER YILDIRIM’ın ‘Üretme tüket’ ve yeni çıkan ‘Yeni Tarım Düzeni’ kitaplarını baz alarak yeniden tarım politikalarımızı gözden geçirmeliyiz!.