1935 YILI İLK GÜNÜNDEN İTİBAREN ADANA’DA KARADON YASAKLANDI

BİRİNCİ BÖLÜM

Öz Adanaca konuşmak gerekirse, erkeğinki şalvar değil, karadondur. Siyah veya koyu gri kumaştan dikilir. Şalvar dediğinizde, insanın aklına dallı-budaklı, rengarenk çiçekli basmadan yapılan türü gelir ki, bunlar erkeğe değil, kadına yaraşır.

Daha bundan sadece 30 yıl öncesine dek Adana’da ekonominin direksiyonunda tarla-takım, ekim-dikim, derim-tarım vardı. Tarlada çalışan da, beygiri yöneten de, traktöre oturan da, geleneksel karadonla daha rahat hissederdi. Bir bakıma, karadon, köylünün, çiftçinin üniforması gibiydi.

Cumhuriyet’in çok önemli devrimlerinden biri de kılık kıyafette, Batı dünyasının çağdaş motiflerini yakalamak oldu. Şapka devriminden hemen sonra kadınlarda peçe-çarşaf alışkanlığına son verilmesi için yurt çapında kampanya başlatıldı.

SIRA KARADONDA

Adana ve çevresindeki illerde erkekler çoklukla karadon giymekteydi. Devrimlerle gelen coşku ve heyecan dalgaları karadona da el attı ama, ülke çapında değil, bölgesel sınırlar içinde kaldı.

Sene 1934… Vilayet meclisi Mart başı toplantısında, “Külhanbeyliğe karşı bir tedbir olmak üzere, erkek vatandaşların karadon/şalvar giymelerinin yasaklanması” için takrir (önerge) verildi Nisan ve Mayıs toplantılarında görüşülen önerge kabul edildi ve uygulanması için Belediye’ye havale edildi. Bu kez Belediye Meclisi de eş zamanlı olarak ve sadece Adana merkez ile merkeze bağlı köylerle sınırlı kalmak üzere onayladı. Ancak tarımsal çalışmaların en yoğun zamanında böylesine bir değişiklik uygun olmayacağı gibi, pantolon-ceket dikilecek kumaşın sağlanması bir yana, dikecek terziyi bulmak bile zor olacaktı. Bu nedenle, karadon yasağının 1 Ocak 1935 günüden itibaren yürürlüğe girmesi kararlaştırıldı.

Karar duyulur duyulmaz kentin her yanını iki kutuplu heyecan sardı; birincisi, muasır medeniyet seviyesine, yani çağdaş uygarlık düzeyine biraz daha yaklaşmanın sevinci, diğeri ise, taaa Hunlara kadar uzanan tarihi karadon alışkanlığından nasıl vazgeçilebileceğinin endişesi… Bunun bir de dikimi vardı; köyde, mahallede kadınlar bile kesip-biçip şalvarı da, karadonu da dikebiliyordu Fakat pantolon dikebilecek terzi olsa olsa ya bir taneydi, ya iki tane…

Belediye Başkanı Turhan Cemal Bey (Beriker) önündeki 6 aylık geçiş sürecini çok iyi yönetebilmek için derhal harekete geçmişti. Yapılan hesaplara göre, bir pantolon-ceket maliyeti 400 ile 500 kuruş (4 Lira-5 Lira) kadar tutmaktaydı ve vatandaşın bu parayı vermesi çok zor olacaktı.

Başkan, Adana’daki dokuma fabrikatörlerini çağırdı. Fabrika sahipleri, “Efendim, bir özel kumaşı dokuruz, terzileri eğitiriz ve dikimi dahil 100 ile 150 kuruş arasında fiyatla teslim ederiz. Fazladan, kendi personelimize de resmi yasaktan önce giydirerek alışkanlığı hızlandırırız” dediler.

Geçiş döneminde işler iyice hızlanmıştı. Ekim ortalarında hemen hemen her şey uygulamaya hazırlanmış sayılabilirdi. Vali Tevfik Hadi Bey (Baysal) ve Belediye Başkanı Turhan Cemal Bey denetimin yoğun olarak yapılacağı sinema, bar, pavyon ve eğlence merkezlerinde görevlendirilecek kolluk kuvvetleri ile zabıtaları saptayıp eğitime aldılar…

ÇARŞAMBA’YA: YASAK BAŞLIYOR!..

BABAMIN PANtOLON HATIRASI: Babam ortada… Solundaki Salih Amca Çarçabuk’ta (Sümerbank) çalışıyor ve daha yasak başlamadan çok önce fabrikada dikilen ilk pantolonlardan kendine ve yakın arkadaşlarına almış. Birlikte, 1934 model bu fotoğrafı pantolon anısı niyetine çektirmişler. Pantolonlara bakılırsa, “karadondan hallice” diyebiliriz.

YASAK MANŞETTE: 19 Aralık 1934 Günlü TÜRKSÖZÜ Gazetesi karadon yasağı ile ilgili uyarıyı manşetten tekrarlamış.

HAFTALARCA SÜRDÜ: Bu duyuru yerel gaztelerde haftalarca sürdü.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor