ADANA’DA VÜCUT BULMUŞ ‘VEKAYİ’ VE RAMAZAN AĞA

Sabahki o çok sıcak karşılamadan sonra eşiyle dinlenmeye çekilen Paşa öğle yemeğini de burada yedi. Öğleden sonra, Belediye ve Vilayetin ardından eski vilayet kaşısındaki Türkocağı’na geçti. Burrada gençlerle sohbet ederken çok neşeliydi. Uzun süren sohbet faslından sonra, Türkocağı Genel Sekreteri Gazeteci Ferit Celal (Güven) “Gazi Paşa Hazretleri…” hitabıyla başlayan konuşmasında saygın konuğa karşı halkın ve gençliğin sevgi ile bağlılık duygularını dile getirdi.

ADANA’NIN GURURU “VEKAYİ”İN DOĞUŞU

Önce “Vekayi” sözcüğünü ele alalım. Arapça kökenlidir ve “Vakıalar”, yani “Olaylar” anlamındadır. Ulu Önderin, Türkocağı’nda gençlere cevabi hitabında bahsettiği vekayi, yokluk-yoksulluk içinde yedi düvelden gelmiş çok güçlü saldırganları defetmek, yıkılmış Osmanlı Devletinin küllerinden  parlamenter sistemle yönetilen yepyeni devlet kurmak için karşılaşılan, katlanılan uzun olaylar zinciridir.

Paşa, Ferit Celal’in muhteşem konuşması karşısında duygulanmıştı.  “Muhterem Arkadaşlarım, Geni arkadaşlarımızın gençlik adına söylediği sözler bende çok büyük hisler (duygular), rikkatler (kalbi etkileyen ince duygusallık), intibalar (izlenimler) büyük önem ve üven yarattı.” diyerek başlattığı konuşmasında karşısındaki gençlerden duyduğu güvenden bahsetti. Ardından, şu ifadeyi kullandı:

“Genç arkadaşlarım, Şüphe yok ki ben ve benim gibi sevdiğiniz bir çok arkadaşlarım da beraber, milletin en feci günlerinde vicdanımıza düşen görevi yaptık. Fakat bu hususta bize cür’et ve cesaret veren siz, sizi vücuda getiren büyük kalpli analar, babalar ve memlekettir. Acı günlere ait olmakla beraber, bir hatırayı burada tekrar etmek isterim. Efendiler, BENDE BU VEKAYİİN İLK HİSSİ TEŞEBBÜSÜ BU MEMLEKETTE, BU GÜZEL ADANA’DA DOĞMUŞTUR.”

Bu ifade, 31 Ekim-10 Kasım 1918’de bulunduğu Adana’daki halkın “Malımız, mülkümüz  canımız emrinde. Yeter ki bu toprakları düşman çizmesine ezdirme şeklindeki istekleriyle ruhunda doğan mücadele hissini anlatıyordu kuşkusuz. Yani, “Kurtuluş Savaşı Adana’da başladı” diyordu Gazi.

Akşam, Mekteb-i Sultani’de (Kız Lisesi olarak bilinen şimdiki Kültür-Sanat Merkezi) verilen ziyafette Paşa’nın karşısında Kadıköylü Ramazan Ağa oturuyordu. Yaşı yetmişi aşmış, beyaz sakallı, okuması-yazması olmayan fakat son derece zeki ve nüktedan biriydi. Hemen açıklayalım; bu Kadıköy, Adana’nın Kadıköy’üdür, Tuzla yolundadır. Ramazan Ağanın teklifsiz konuşmalarını Paşa çok sevdi. Gece boyunca en çok Ramazan Ağa ile konuştu ve konuştukça da daha çok neşelendi.

YARIN: CUMA NAMAZINI ULU CAMİDE KILDI

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor