ATATÜRK VE ATATÜRKÇÜLÜK NASIL ÖLDÜRÜLDÜ (2)

İsmail Hakkı Tonguç’un oğlu Engin Tonguç’un Saffet Arıkan’la ilgili gözlemi!…

“Arıkan’ın bakanlıktan çekilmesi olayında ilginç bir zamanlama var. İnönü Cumhurbaşkanı olduktan hemen sonra 26 Aralık 1938’de CHP olağanüstü kurultayı toplanıyor. Tüzük değişikliği yapılarak İnönü’ye Milli Şef ünvanı ve değişmez genel başkanlık statüsü veriliyor. 28 Aralık 1938’de, kurultay bitiminde Arıkan bakanlıktan çekiliyor. Oysa ki Celal Bayar kabinesi devam etmektedir. Bayar, 25 Ocak 1939’da görevden ayrılacak, İnönü kendi doğrultusunda bir hükümet kuracaktır. Arıkan bakanlıktan çekilmeki çin bu süreyi beklemiştir.”

İnönü, Tevfik Rüştü Aras ile Şükrü Kaya’nın görevden alınmasını Bayar’a bildirmek için, Atatürk’ün ölümünden sonra nerede ise 24 saat bile beklememişti.

Bundan çıkarmamız gereken sonuç; kurultayda alınan kararları Arıkan’ın içine sindirememiş olduğu için bakanlıktan çekildiği olmalıdır.

Bu kanıyı destekleyen bir başka olgu da, 1931’de CHP otoriter tek parti yapısına dönüştürülmeye başlandığında da Arıkan’ın içine sindirememiş olduğu için genel sekreterlikten ayrıldığı olmalıdır. Oysa gördük ki MİLLİ ŞEF’lik FÜHRER ve özentinin sonucuydu..

Önemli olan bir başka gerçek de Arıkan’ın her türlü baskıcı bir düzene sıcak bakmamasına karşın, Atatürk devrimlerine ve ilkelerine gerçekten bağlı bir kişi olmasıydı. Bu nedenle de, çok partili düzene geçiş onu kaygılandırmıştı.

Çünkü koşulları olmadan demokrasiye geçilemezdi; Yalnızca devrimlerden ödünler verilirdi. Kardeşi Baha Arıkan’a göre, “Demokratik hayata girmek Arıkan için ikinci bir planda gelen bir davaydı. İlk yapılacak işin Türkiye’de okuma-yazma bilmeyen kimsenin kalmamasını temin etmek olduğuna inanmaktaydı. Ona göre bir kere okuyup-yazma bilmeyen kimse kalmadı mı Türkiye’nin keniden mahsus demokrasisi kurulacaktı.”

1947 sonlarına gelindiğinde, Arıkan kaygılarında ne denli haklı olduğunu görmüştü. Her şey bir yana temelini attığı Köy Enstitüleri’nin tam bir yıkıma uğratılmasıydı.

Çok partili düzen adına kurulan Demokrat Parti, CHP’nin de sağındaydı. Devrimlerden ödünler verilme sürecine girilmiş, eğitim milli olmaktan çıkmaya başlamıştı.

Hele Demokrat Partililerin muhalefet yapıyoruz diye Cumhuriyet’in temel ilkelerine sataşmaya başlamaları ile durum daha da kötüleşmişti.

Arıkan, koyu bir Atatürkçü olarak TAM BAĞIMSIZLIK ilkesine ölesiye bağlıydı. Bunun için savaşmış, bunun için yaşamı boyunca direnimşit. Bakın yine Engin Tonguç ne diyor;

“Bakanlıktan ayrıldıktan sonra da Arıkan konu ile ilgisini sürdürdü. Berlin Büyükelçiliği görevinden döndükten sonra Tonguç onu Hasanoğlan Köy Enstitüsü’ne götürdü. 1945 yılının son Pazar günüydü. Tonguç ona onun başlattığı atılımların ne kadar geliştiğini ve nerelere vardığını göstermek istiyordu.

Arıkan gördüklerinden çok duygulandı, öğrenceilerle konuştu, bir konser dinledi. Bu arada ilginç bir şey oldu; Enstitüye gezmeye gelmiş bir Amerikalı gazeteciler grubu ile karşılaştılar. Arıkan’ın tepkisi düşündürücüydü; YANKELER BURAY ADA MI BURUNLARINI SOKTULAR?..”

1947 yılının sonuna gelindiğinde o YANKEE’LER HER YERE BURUNLARINI SOKMUŞ BULUNUYORLARDI!…

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor