ATATÜRK VE ATATÜRKÇÜLÜK NASIL ÖLDÜRÜLDÜ (3)

Bu arada şunu da belirtmek gerek; Arıkan’ın duygusal bir kişi olduğunu onu tanıyanlar belirtiyorlar.

İsmail Hakkı Tonguç ile Saffet Arıkan kısa sürede yakın dost oldukları için Tonguç da onu kişisel özellikleri ile bir insan olarak da tanımış.

İsmail Hakkı Tonguç, oğlu Engin Tonguç’a, Arıkan’ın bir ara intihar etmekten söz ettiğini belirtmiş.

Engin Tonguç, babasının Arıkan’ın ölüm haberini alınca hemen gittiğini; Arıkan’ı yatağında ölü yatarken gördüğünü eve d önünce anlattığını bildiriyor.

İsmail Hakkı Tonguç’un görüp anlattıklarını Engin Tonguç anlatıyor;

“1947 yılı sonlarıydı. Bir sabah evden telefonla babamı aradılar. Arayan kimdi bilmiyorum, acele çıkıp gitti, ona gittiğini, Arıkan’ın yatağında cansız yattığını gördüğünü, yatağın yanındaki masada bazı ilaç kutuları ve bir kağıt üzerinde çizilmiş bir mezar resmi bulunduğunu anlatacaktı.”

Bu tablo, tipik bir intihar tablosuydu.

Ne var ki gazeteler Arıkan’ın ölüm nedenini kalp krizi olarak vereceklerdi. Buna karşılık Fahir Giritlioğlu, CHP’nin gittikçe esik çizgisinden sapması karşısında Arıkan ile İnönü’nün tartıştıklarını, buna üzülen Arıkan’ın intihar ettiğini açık bir biçimde aynen şöyle belirtmektedir.

“Eski Genel Sekreterlerden rahmetli Saffet Arıkan; partiyi Atatürk’ten böyle mi aldınız. Partiyi ne hale getirdiniz?” demiş ve İnönü’den sert bir karşılık gördüğünü için; o gece intihar etmişti.

(İşte o an yalnız Saffet Arıkan değil, Atatürkçülkü ve Atatürk de öldürülmüştü)

Pekiyi, İsmet İnönü, silah arkadaşı, 1923’den beri milletvekili, kendisi CHPGenel Başkanvekili sıfatını taşırken parti genel sekreteri, kabinesinin Milli Eğitim Bakanı, en kritik dönemde HİTLER’in yanına büyükelçi olarak gönderidği ve son olarak genel başkan olduğu partinin Grup Başkanvekili olan Saffet Arıkan’ın bu acı ölümü üzerine not defterine ne yazmış olabilir dersiniz?

Örneğin Tevfik Rüştü Aras ve Şükrü Kaya’yı bakanlıktan uzaklaştırınca sevincini nasıl defterine yansıtmışsa, bu kere de üzüntüsünü bir iki sözcük ile de olsa yine defterine geçirmiş olmalı değil mi?

Yazdığı şu iki sözcük; “ARIKAN’IN ÖLÜMÜ”

Gazetelerin, basımevlerinin sopa ve balyozlarla yerle bir edilmesi, Genelkurmay Başkanı Kazım Orbay’ın oğlunun adam öldürmek suçundan hüküm giymesi, Kazım Orbay’ın bu nedenle görevden alınması, Ankara Valisi Nevzat Tandoğan’ın bu olay yüzünden kenidni öldürmesi, gazetecilerin ve yazarların cezaevlerine konması, solcuların yaşamlarının karartılması, Sabahattin Ali cinayeti, uçak kaçırıp adam öldüren bulgar Antikoministlerinin beraat ettirilmesi ve Saffet Arıkan’ın intiharı…

İşte, çok partili demokratik düzene geçişin kapkaranlık öbür yüzünden bir kaç kesit.

Bütün bu yaşananlar Atatürk’ün ve Atatürkçülüğün katledilmesi değil de nedir acaba?

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor