ATATÜRK VE ATATÜRKÇÜLÜK NASIL ÖLDÜRÜLDÜ (4)

Türkiye’de DEMOKRASİ MASKESİYLE yaşama geçirilme süreci başlatılan KARŞI DEVRİMİN ilk bölümünün son aşaması 14 Mayıs 1950 seçimleri oldu.

İnönü ve CHP; emperyalizmin isteklerini yerine getirmiş, devrimlerden ödünler vermiştir. Demokrat Parti’nin isteklerini karşılamış bulunuyordu.

Sol susturulmuş, devrimlere sahip çıkmak isteyen aydınlar sindirilmişti. Bu son aşama için Başbakanlığa en uygun kişi de ŞEMSEDDİN GÜNALTAY getirilmişti.

İrticaya ödün vermenin önünü açan CHP, halkın bilinçlenmesini ve böylece oyunu bilinçle ve özgürce kullanılmasını sağlayacak insanları yetiştirecek olan KÖY ENSTİTÜLERİ’ni yıkıma uğrattığına, toprak reformunu rafa kaldırdığına ve solcularla aydınları da sindirdiğine göre genel seçimlerde başarılı olacağını da düşünmüş olmalıydı.

Bu yüzden de çoğunluk sistemine dayanan yeni bir MİLLETVEKİLLERİ SEÇİMİ KANUNU çıkartacaktı.

Oysa, 1946 seçimlerinde uygulanan yasada 1948’de bazı iyileştirmeler yapılmış bulunuyordu. Bununla yetinilmeyerek ve TBMM’nce 16 Şubat 1950’de kabul edilen 5545 sayılı yeni bir yasa yürürlüğe konulacak ve 14 Mayıs 1950 seçimnleri bu yasaya göre yapılacaktı.

Aslında 9 Temmuz 1948’de eski yasa da 5258 sayılı yasayla yapılan değişiklikle siyasi parti temsilcilerinin seçim kurullarına üye olabilmeleri, gizli oy-açık sayım sistemi, sandık sayım sonuç tutanağının bir örneğinin parti temsilcilerine ve adaylara verilmesi, seçimlerle ilgili suç işleyen memurların genel hükümler uyarınca yargılanması kabul edilerek yürürlüğe konulmuştu. Ara seçimlerde bu yasaya göre yapılmıştı.

Yeni seçim yasası, çeşitli ülkelerin yasaları incelenerek bir bilim kurulunun ve ayrıca Demokrat Parti’nin ve Millet Partisi’nin görüşleri de alınarak hazırlandı.

Yasanın Türk siyasal tarihi bakımından en önemli yönü DAR BÖLGE ve NİSBİ TEMSİL SİSTEMİ’ni kabul etmemiş olmasıydı. Yasaya göre, bir il çevresinde en çok oyu hangi parti almışsa o ildeki tüm milletvekillerini o parit kazanmış oluyordu.

İşin ilginç yönü; CHP’nin bu çoğunluk sistemini istemiş, Demokrat Parti’nin de buna karşı çıkmış olmasıdır. Bunun anlamı, 14 Mayıs seçimlerinde CHP’nin çoğunluk oylarını kendisinin alacağına güvenmesi, Demokrat Parti’nin de kendisinin CHP’den az oy alacak olacağını sanmasıdır.

DEMOKRATİKLEŞMEYİ gerçekleştirdikten, devrimlerden bu kadar ödün verdikten sonra seçimleri kazanamayacağını düşünmemiş bile.

Hele ŞEMSETTİN GÜNALTAY, tüm gerici uygulamaların yanı sıra hükümet programında bir de “Hususi sermayenin iktisadi sahada girişeceği teşebbüsleri teşvik etmek ve kolaylaştırmak hükümetin başlıca şiarı olacaktır” dedikten sonra nasıl olur da CHP seçimlerde Demokrat Parti’den daha az oy alabilirdi?

CHP’si, Mustafa Kemal Atatürk’ün 10 Kasım 1938 Perşembe günü saat 9’u 5 geçe vefatından sonra; İsmet İnönü’nün yangından mal kaçırırcasına 11 Kasım 1938 Cuma günü TBMM’sini alalecele toplanıp Cumhurbaşkanı olarak kendisini seçtirmesiyle başlayan bir süreçle karşı devrim başlamış oldu.

Amerikan hayranlığı ön plana çıkarak Erzurum ve Sivas kongrelerinde tüm uğraşılara rağmen AMERİKAN MANDACILIĞINI kabul ettirememenin intikamı alınırcasına; MİLLİ ŞEFLİK ve DEĞİŞMEZ ve DAİMİ GENEL BAŞKANLIK, erken seçim kararı ile Mustafa Kemal Atatürk’ün, en yakın arkadaşlarının TBMM’nin dışında tutulması.

Bizzat Atatürk’ün görevlendirdiği İçişleri Bakanı ile Dışişleri Bakanlarının görevden alınması.

Köy Enstitülerine öğretmen yetiştiren Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü’nün kapatılması ve nihayet Cumhuriyet ve Atatürk düşmanı ŞEMSETTİN GÜNALTAY’ın başbakan yapılmması.

Aattürk’ü ve Atatürkçüleri öldürmeye yetmediği için olsa gerek aydınlanma devriminin tamamlanmadan sözde demokrasiye geçmek adına Amerikanların talebiyle ÇOK PARTİLİ sisteme balıklama dalarak Mustafa Kemal Atatürk’ü katlettiler…

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor