“BABA” DEMİREL KENDİNE SÖVENİ HAKLI BULUP HAPİSTEN KURTARDI

Siyasetimizin Baba’sı, inanılmaz hafıza sahibi Süleyman Demirel, altı yıl önce dün ebediyete yelken açmıştı.Fötr şapkası merhumun simgesiydi. Altı kez gidip yedi kez gelişinı gülerek ve pek sık anımsatırdı.

Baba hakkında artılı eksili çok şey yazılabilir.

Beni en çok iki yönü etkiler. Birincisi, rakip siyasetçilere olan saygısı; İsmet Paşa’ya olan hayranlığını bilmeyen yok. Meclis’te İnönü’ye verip veriştiren partilisini çağırıp, “Paşa’nın arkasında iki savaş zafer var, senin arkanda terzin diktiği ceketten başka bir şey yok” diyerek azarlamıştı. Son başbakanı da Bülent Ecevit’ti.

Hayranlık duyduğum ikinci yönü de yüksek hoşgörüsüydü. En ağır karikatürlerini çizen sanatçıları arayıp kutlamıştır. Yerden yere vuran tiyatro temsillerini de ön sıradan kahkahalarla izlemiştir. Bu tarafını gerçek boyutlarıyla anlayabilmek, daha doğrusu anlatabilmek için sözü eski patrlamenterlerimiz ve bakanlarımızdan Yaşar Topçu’ya bırakıyorum.

TOPÇU ANLATIYOR

“Başbakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı dönemlerinde kendine hakaret edilse bile bunu hoşgörüyle karşılardı. Bu bağlamda kimseyle davalık olmadı. Aleyhinde çok ağır yazılar yazanları asla kara listeye almadı.

Yıl1979… Demirel de Başbakan. Ben hem Demirel’in avukatıyım

 Hem de Adalet Partisinin hukuk müşaviriyim. Genel Merkeze geldiğinde  beni çağırtıp (Ne var ne yok) diye sorardı. Bir gelişinde yine (Ne var ne yok) dedi. O günlerde bir ilçemizn Asliye Ceza Mahkemesinden bir yazı gelmişti.Yazıda,Başbakan’a küfreden birinin tutuklandığı yazıyordu. Bu suçun cezası ağırdı. Başbakanın tutuklu kişiden şikayetçi olup olmadığı soruluyordu.

Durumu anlatınca Demirel güldü. Biryandan da tutuklanan vatandaş için üzüldü. Bana dönüp aynen şöyle söyledi: Benim vatandaşım durup dururken başbakana sövmez. Biz kimbilir hangi nedenle adamın canını yakmışız ki, Yaradana sığınıp basmış küfrü. Adamı içeri atarak, tutuklayarak cezalandırmanın ne gereği var. Senden ricam, hemen git, partiden bir araba al ve bana söven adamı cezaevinden çıkar.

Adli tatile birkaç gün kalmıştı. O ilçeye gittim ve müdahil sıfatıyla duruşmaya katıldım. Mahkemede, sanıktan şikayetçi olmadığımızı, Başbakan’ın da tahliyesini istediğini söyledim. O dönemde duruimaya savcı da katılıyordu. Ara verildi. Az sonra mübaşir geliğ savcı ve hakimin beni çağırdıklarını bildirdi. Gittim. Bana, Demirel’in bu tepkisini şaşkınlıkla karşıladıklarını söylediler. Başbakanın  bana verdiği talimatı yineledim ve sanık vatandaşın canı yandığı için haklı olarak küfrettiğini altını çizerek söylediğini anlattım.

Aradan sonra yeniden duruşmaya geçildi ve tahliye kararı verildi. Hakim karardan sona sanığa dönerek, (Demirel yok ama avukatı burada, git elini öp) deyince adam koşarak ellerime sarıldı ve (El de neymiş, ben böyle adamon ayaklarını da öperim. Hay dilim yansaydı da o küfrü etmeseydim) dedi”

Şimdilerde benzer olaylar oluyor mu, oluyorsa ne durumda, ben farkında değilim, siz biliyor musunuz?

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor