BİZ GAZETECİYİZ YAZARIZ

Video kayıtlarını defalarca izledik..

Seyhan Belediye Başkanı Zeydan Karalar, şehit ailelerine kahvaltı veriyor.. Karalar, şehit ailelerine hitabene konuşurken bir kadın ayağa kalkıyor, “Benim eşim, hendek olaylarında şehit oldu. Benim ve başka ailelerin çocukları babasız kaldı. Şu an bu hendek olayını yapanlarla birlikte olmanızı nasıl açıklayacaksınız”  diye soruyor. Salonda bulunan şehit eşleri, kadına tepki gösteriyor. Zeydan Karalar, tepki gösterenleri sakinleştirmeye çalışıyor.. Şehit eşi, masayı terkediyor, arkadaşı bir süre ayakta bekliyor.. Eli, masa örtüsünün üzerinde Zeydan Karalar, şehit eşlerine hitaben konuşurken, örtüyü çekiyor, bardak ve tabaklar yerlere fırlıyor.. Şehit eşleri tepki gösteriyor, Zeydan Karalar sakinleştiriyor..

Bunların hepsi kayıtlarda mevcut mu mevcut..

Zeydan Karalar, bir gün sonra basın mensuplarıyla kahvaltı yapıyor.. Yapacakları hizmetleri anlatıyor.. Bir gazeteci, şehit eşiyle ilgili soru soruyor.. Zeydan Karalar, tüm basının önünde olayın video kaydını izletiyor ve o kadınların bu provakasyondan sonra, Adana Büyükşehir Belediyesi’ne gittiklerini söylüyor.. Şehit eşi de, Adana Büyükşehir Belediyesine gittiklerini KOZA TV’de kendi ağzından itiraf ediyor.

Buraya kadar tamam mı? Tamam..

Tüm gazeteciler bu videoyu izledi mi izledi.. Gerçekler kayıtlarla mevcut mu mevcut.. Bunun bir provakasyon olduğu, belgelendi mi belgelendi..

Sonra ne oldu ?

Sayın Cumhurbaşkanı şehit eşiyle telefon görüşmesi yaptı, geçmiş olsun dileğinde bulundu Zeydan Karalar hakkında davacı olmasını istedi, kendilerinin de takipçisi olduğunu ifade etti. Kadının, sayın Cumhurbaşkanı ile konuşması bir yayın organı tarafından görüntülendi..

Sonra.. Sonra Adana Büyükşehir Belediye Başkanı sayın Hüseyin Sözlü, şehit eşini evinde ziyaret ederek geçmiş olsun dileğinde bulundu.

Şimdi, herkes elini vicdanına koysun.. O kayıtlarda provakasyon net olarak görülüyor.. Kahvaltıya katılan tüm gazeteciler izledi..B unun bir provakasyon olduğu belgelendi..

Nedir bu saptırmalar ?

Çukurova Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Cafer Esendemir, bu olayların kaydına Karalar’ın verdiği  kahvaltıda sen de tanık oldun.. Bu yazılanların herhangi bir yerinde yanlışlık varsa, bizi Disiplin Kurulu’na sevk et, ihracımızı iste.. Yok doğruları yazmışsak, eğrileri Disiplin Kurulu’na sevk et, ihracını iste ve kamuoyuna doğruları açıkla..

Biz gazeteciyiz.. Doğru ne ise onları yazarız.. Doğruları çarpıtanlar, kamuoyunu yanlış yönlendirenler varsa, mesleki kuruluş olan Çukurova Gazeteciler Cemiyeti Başkan ve yönetimi hem kamuoyunu aydınlatmalı, hem de doğruları yazmayanları en basitiyle kınamalı, ya da ihraç talebiyle Disiplin Kurulu’na sevk istemeli.. Bu kadar basit.

Gazetecilik ayağa düşürülemez.. Veya birilerinin emrine tahsis edilemez. Bu gibi durumlarda mesleki kuruluşumuz olan CGC’nin derhal devreye girmesi, konunun araştırılması, kamuoyunun aydınlatılması, provakasyona alet edilen gazetecilerin kesin ihraç talebiyle disipline sevk edilmesi gerekir diye düşünüyorum.

Bir şarkı sözü vardır;

 “Hani en sevdiğini kaybettiğinde 
İçin yanar yanar yanar yanar ya 
Ben de seni kaybettim ağlarım şimdi 
İçim yanar yanar yanar yanar ah”

 Bizim de içimiz yanıyor, sevdiğini kaybedenler gibi.. Çünkü biz de gazeteciliği kaybettik önemli ölçüde.. 

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor