CHP NE YAPMALI 4

Bu başlıkta bu dördüncü yazım. Üçünde de, asıl savım şu idi;

“TBMM’nin bu günkü sandalye dağılımında AK Sarayın öneresi ile üzerinde -laik demokratik sosyal hukuk- devletini yeniden inşa edecek bir anayasa konusunda çalışmanın, uzlaşmanın olasılığı kesinlikle yoktur. (2015 Haziran seçimi sonrası Başbakan Ahmet Davutoğlu ile “istikşafi görüşme” saçmalığı ile başlanan ve fakat AK Sarayın CHP’yi 45 gün oyalayıp yapılan 2015 Kasım seçimini unutmayalım).”

Başkan Özgür Özel, AKP Genel Başkanından sonra, MHP Genel Başkanı ile de ülkenin içinde bulunduğu ve tamamıyla -partili cumhurbaşkanlığı sisteminden- doğan sorunlarını görüştü. Bence görüştü denmez de, listesini AKP Genel Başkanına yaptığı gibi “okudu”.

Şimdi herkes soruyor, “bu görüşmelerden ne çıkar?”.

AK Saray açısından kamuoyundaki genel kanı, 2028’deki seçimde Tek Adam postuna bir kez daha oturmak için muhalefeti oyalamak. Halkın asıl gündemini (Aş-İş ve Adalet sorunları) değiştirmek, uzlaşmacı görüntü vermek.

CHP’nin ne istediği ise, (görünürde) AK Sarayın bu planıyla adeta hiç ilgili değil gibi. Üstelik AK Saray medyası bu oyalamayı CHP’ye yıkmaya çalışarak, Başkan Özgür Özel’in -Cumhurbaşkanlığı adaylığı- üzerinde parti içi tartışma varmış algısını yarattı. Ki, Genel Başkan heyecanlı bir savunma çabasına girdi.

Bu olumsuz gözlemlerimden iyimser bir sonuç çıkarmak için geçmişte yaşadıklarımıza bir kez daha baktım: 1980 öncesi, Darbe yapan General Kenen Evren’in gerekçe gösterdiği -Cumhurbaşkanlığı seçiminde- bile, AP Genel Başkanı Demirel ile CHP Genel Başkanı Ecevit arasındaki birbirlerini oyalama görüşmeleri. 28 Şubat sözde -Dolaylı Darbeye- neden olan Cumhurbaşkanı Demirel ile Başbakan Erbakan arasındaki tuzaklı görüşme. Daha çok var da, son anımsatacağım, kamuoyunda çok suçlanan ve aslında kesinlikle pazarlığın söz konusu olmadığı CHP Genel Başkanı Baykal ile AKP Genel Başkanı Erdoğan arasındaki görüşme.

AK Sarayın çıkardığı yeni -uzlaşma ve normalleşme-(!) görüşmeleri de, AKP’nin (R. T. Erdoğan’ın) laik demokratik sosyal hukuk sisteminin yerine hâkim kıldığı Partili Cumhurbaşkanlığı sistemini defalarca değiştirdiği Anayasada Tek Adamlığını betonlaştırmak amacından kaynaklandı.

Ancak CHP Genel Başkanının son günlerde yaptığı konuşmalarından ve Saraçhane Mitingi çağrısından, AK Sarayın halkın asıl derdi Aş-İş gündemini değiştirmek ve tekrar 2028 ya da daha önceki seçimde aday olup, sandıktan çıkabileceği bir değişiklik peşinde olduğunu gördüğü anlaşılıyor.

AK Sarayı ve geçmişi iyi okuyanların üzerinde durdukları “erken seçime zorlamak” konusu bence de CHP Genel Başkanının asıl gündemi olmalı. Bunun için de, meclisteki ve kamuoyundaki, artık halkın çoğunluk desteğini almış olan başta kendi partisi CHP olmak üzere, bütün muhalefeti ayni hedefte birleştirmek yani seçimde adını koyduğu gibi, Türkiye İttifakını gerçekleştirmek gerekir.

Böylece, CHP Genel Başkanı, sürecin devamı olarak hiç zaman yitirmeden mecliste grubu olsun olmasın diğer bütün partilerle de görüşmelidir.

Dördüncü yazımı da aynı öneriyle bitiriyorum; “Cumhur İttifakının kendilerine göre Anayasayı değiştirme planını bozmak için CHP, 2023 seçiminde bağışladığı milletvekillerinin (tamamı ya da çoğunluğunu) ve son seçimde Türkiye ittifakına tabanda katılan oyun hakkını TBMM’de yanına almak için şeffaf bir şekilde ne gerekiyorsa yapmalıdır”.

 

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor