DÜNYA SANAT GÜNÜ ARMAĞANLARI VERİLİRKEN

            Kış aylarını seversiniz, sevmezsiniz ya da yaz aylarını seversiniz… Bunlar insan doğasına, dönemine, tercihine göre farklı şeylerdir… Fakat genel olarak, iklimsel ve coğrafi yapı göz önüne alındığında yaz dönemi isabetli bir tespit olsa gerek. Kendi adımıza konuşmak gerekirse  nisan, mayıs, eylül, ekim demeyi düşünsek de; son yıllarda evrilen tercihimizle sarı sıcak ve nemli kentimizde nisan ve ekim aylarının daha güzel olduğu sonucuna varılır.

Özellikle nisan, 23 Nisan’ları kucaklayan nisan, turunçgiller kokusunun doğal parfümüyle ayrıcalık kazandırdığı bu şehir yaşamında bereketli toprakların zarif bir armağanı olsa gerek diye düşünülebilir.

Tabii bu bereketli topraklar, salt Karacoğlan’ın doğaya beyaz gelinlikler giydirdiği bir zarafet değil; Dadaloğlular, Orhan Kemaller, Yaşar Kemaller, Yılmaz Güneyler, Yılmaz Durular gibi nicesi nicesiyle; edebiyatıyla, sinemasıyla, müziğiyle harmanlaşan zenginliğiyle bereketli toprakların sanat temelini güçlendiren; nüfusuna oranla da güçlü bir yapı olarak “sanat başkenti” sıfatına uygun düşer.

            Adana yollarında

            Pamuklar dallarında

            Allah canımı alsın

            Yârimin kollarına

            Bereketli toprakların hoş kokulu Portakal Çiçeği Festivali yanında 15 Nisan Dünya Sanat Günü anması sanat kenti Adana’yı sevdiren, imrendiren bir şey olma gerekliliğini oldukça güncelleştirdi… Her ikisi de rahmetli oldu şimdi, ışıklar içinde uyusunlar…  “Adana yollarında…” diyen Abdurrahman Yağdıran üstatla, “Adana’ya gidek mi?” diyen Ali Limoncu üstadın otantik ve folklorik nitelikli türküleri Adana sevgisine bir başka güzellik de katar…

            Adana’ya gidek mi?

            Kebabından yiyek mi? 

            Şalgamından içek mi?

            He ya gardaş gel gidek.

           

            *GRAMOFON MÜZİK ÖDÜLLERİ-1996

            1996 Yılında, bu kente mal etmek için müzik ödülleri kurup, ulusal bir beste ve güfte yarışması yapmıştık.  Bu koşutta, Cemal Safi, Akçay’da halka açık konsersiz beste yarışması düzenlerken, biz de Adana’da, şef Reyhan Karataş başkanlığındaki Adana’nın Sesi Musıki Derneği ile birlikte Adana B.Şehir Belediyesi Tiyatro Salonu’nda halka açık konserli bir yarışma düzenlemiş; Kanal-A’da sunarak yayınlamış ve gayet de iyi sonuçlanmıştı…

Gramafon Müzik Ödülleri’ne 200’e yakın katılım olurken, o yıl, bir süre önce yapılan TRT Dede Efendi Yarışması’nda dereceye giren Faruk Şahin, İsmail Ötenkaya vd. bestekârlar dereceye girerek, Adana’daki yarışma konserl ödül törenine katılmışlardı.

Yarışmadan bir yılı aşkın bir süre sonra, Adana B.Şehir Belediyesi Başkan Yardımcısı M. Ali Dağtaş’ın talebi sonucunda belediye bağlantılı bir görüşmemiz de olmuştu. Gelen istek üzerine, TRT destekli ulusal bir beste yarışmasının Adana’da yapılması için 15 bin TL maliyetli bir rapor hazırlamış ve uygulamaya geçilmişti de. Fakat bir süre sonra meydana gelen 1998 Adana depremi nedeniyle beste yarışması da iptal edilmişti.

Yıllar sonra, Adana B.Şehir Belediyesi Bşk. Aytaç Durak döneminde, “Cumhuriyet’in 80. Yılı Anısına” düzenlenen Altın Koza TSM Beste Yarışması’nda ise düzenlemenin içinde olmadığım için güfte yazarı sıfatıyla biz de 12-13 eserle katılmış ve üç ödül kazanmıştık:

-Mustafa Coşkun’un “Tutsam O İpek Elini” adlı hüseyni bestesiyle 1.’lik,

-Suat Yıldırım’ın “Canım Adana” adlı muhayyerkürdi bestesiyle Jüri Özel Ödülü

-Suat Yıldırm’ın “Bulunur mu Bir Gelen, Bir Soran, Arayan” adlı hicaz bestesiyle mansiyon

Burda bizim asıl üzerinde durmak istediğimiz konu “Gramofon Müzik Ödülleri-Beste ve Güfte Yarışması” çabamız sonucunda Altın Koza Beste Yarışması’na uzanan sonucuyla, varmak istenen bir sonuçla, bir beste yarışmasının bu kente mal edilmesiydi.

 

*BİR ADANA İDEALİ: ADANA SANAT KULÜBÜ (ASK)

1996 yılında Adana’da düzenlediğimiz Gramofon Müzik Ödülleri Ulusal Beste ve Güfte Yarışması, önemli ve tanınmış sanatçıları olan bereketli toprakların böyle bir sanat başkenti için beslenen ideallerden biri olsa da, hepsi bu değildi…

“Cumhuriyet” Gazetesi Kurucusu Yunus Nadi adına düzenlenen yarışma (1954) sonucunda “yayınlanmaya değer bulunan” “Topalak Hoca” adlı öyküsü Milliyet gazetesinin antolojisinde yer alan;  “Yeni Adana” gazetesi kurucusu Ahmet Remzi Yüregir anısına yapılan öykü yarışmasında “Adamın Ölümü” öyküsüyle 2. Olarak, Parker dolmakalem ödülü kazanan (1954); Milliyet Gazetesi Kurucusu Ali Naci Karacan (1896-1955) adına düzenlenen öykü yarışmasında “Cıngıllı Hoca” adlı öyküsü gazetenin antolojisinde yer alan(1962-63);  şiir ve öyküleri   “Hisar”, “Kaynak”, “Varlık”  dergilerinde yayınlanan;  ilkokul 4.-5. Sınıflarda okutulan (İnkilap Yayınevi-1996) “Canım Türkçe” adlı kitapları bulunan eğitimci, bilge şair-yazar Sayın Mustafa Tecirli ile üniversitelerde okunan matematik ve istatistik ile bilim ve sanat kitapları dâhil olmak üzere toplam 16 kitabı bulunan Sayın yazar, ressam, bilim adamı Prof. Dr. Fikri Akdeniz’in destek vermeleriyle de, geçtiğimiz günlerde kutladığımız 15 Nisan Dünya Sanat Günü’nde, ilerde dernekleşebileceğini ve Adana’ya mal olacağını düşündüğümüz Adana Sanat Kulübü’nü bir topluluk olarak gerçekleştirmenin yanı sıra; Adana’da doğmuş, Adana’da yaşamış müzik, edebiyat ve resim dallarında katkıları olan Sayın Mustafa Sağyaşar’a Yılın Sanatçısı, Sayın M. Demirel Babacanoğlu ile Suavi Numanoğlu’na Sanat Emek Armağanları olarak plâketlerini verdik.

Bu ara tabiî ki de atlamadan söz etmek gerekir ki, musiki derneğini ödül töreni için tahsis eden ve tören sonrasında günün anlam ve önemine uygun olarak, Mustafa Sağyaşar’ın, ünlendirdiği sevilen şarkılardan oluşan mini fasılda solo yapan Sayın Ahmet Sağyaşar ile sesiyle ve sazıyla katkıda bulunan dernek arkadaşları ile besteci ve müzisyen Sayın Ayfer Yarman, Mustafa Tekbıçak, Erdal Yalçın, Mustafa Coşkun, Günnur Tanrıtanır ve Zafer Ulubaş’a teşekkür ederiz.

 

*ADANA SANAT GÜNÜ ARMAĞANLARI***

Gelen davetlilerle birlikte, Adana B.Şehir Belediyesi Kültür Müdürü Sayın Muhammet Güzel, Portakal Çiçeği Festivali’nin onca yoğunluğuna rağmen davetimizi boş çevirmeyip, katılarak; Yılın Sanatçısı seçilen Sayın Mustafa Sağyaşar’ın katılamaması nedeniyle plaketini kuzeni Sayın Ahmet Sağyaşar’a vekil olarak vermişti. Sanatın önemli ve yararlı olarak değerlendiren Kültür Müdürü Muhammet Bakır; yapılan etkinliğin bereketli topraklara yakışan güzel ve isabetli bir etkinlik olduğunu ve Adana Sanat Kulübü’nün (ASK) kuruluşunu kutlamanın yanı sıra; bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da sanatı destekleyeceklerini vurgulaması olumluydu. Gönül ister ki tüm belediyelerle birlikte, yerel yönetimler Toroslar’ı aşan etkinlik ve girişimlerle sanat tarihimize kalıcı armağanlar bırakabilsinler.

Daha sonra ise özgeçmişleri okuyan Prof. Dr. Fikri Akdeniz’in, M. Demirel Babacanoğlu’nun dergi, gazete ve kitaplarıyla edebiyat ve sanata olan katkılarını dile getiren konuşmasından sonra, Mustafa Tecirli tarafından M. Demirel Babacanoğlu’na Sanat Emek Armağanı plaketi verildi. Babacanoğlu, çok duygulandığını belirttiği yaptığı teşekkür konuşmasında, ASK’ın kuruluşunu kutlayıp, “Çalışmalarıma karşılık beni plaketle onurlandıran Adana Sanat Kulübü yöneticilerine, Cumali Karataş, Prof. Dr. Fikri Akdeniz ve Mustafa Tecirli’ye çok teşekkür ederim” dedikten sonra Karacaoğlan’dan bir şiir okudu.

Prof. Dr. Fikri Akdeniz tarafından Suavi Numanoğlu’na Sanat Emek Armağanı plaketi verildikten sonra teşekkür eden Suavi Numanoğlu yaptığı konuşmasında ise;  “Sanat eğitimcisi olarak sanatın iyileştirici gücüne inandığı için sanattan hiç kopmadım. Sanatevimde yediden yetmişe hizmet ederek hem öğrendim, hem öğrendim, hem öğrettim…” dedi. Yaşamı süresince sanatın içerisinde olarak paylaşmaya devam edeceğinin altını çizen Numanoğlu; “Sanat günü nedeniyle şahsıma takdim edilen plaketi onurla kabul ediyorum. Bu vesileyle; sanatsal çalışmalarımdaki çaba ve anlayışı için sevgili eşime, Adana Sanat Kulübü üyeleri yazar Sayın Mustafa Tecirli, Sayın Prof. Dr. Fikri Akdeniz ve gazeteci-yazar Sayın Cumali Karataş beyefendilere, ayrıca bu aktivitemizi gerçekleştirmek için derneğini bizlere açan Sayın Ahmet Sağyaşar beye teşekkür ediyor; sevgi ve saygılarımı sunuyorum.”dedi.

 

Not: Dünya Sanat Günü Armağanları haberlerinde, Sayın Ayfer Yarman’ın adı Ayşe Arman, Günnur Tanrıtanır’ın adı ise Günnur Tanrıtanımaz olarak sehven geçmiştir. Düzeltir, özür dileriz.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor