DÜNYAYI İNSANLAR DEĞİŞTİRDİ (1)

Soğuk savaş sonrasında kurulan büyük hayaller neden gerçekleşmedi?

Barış ortamında ekonomik kalkınmanın hızlanacağı ve demokrasinin yaygınlaşacağı bir dünyanın hayali kurulurken nasıl oldu da çeyrek yüzyıl sonra çok farklı bir dünyada bulduk kendimizi.

Neden barışı değil savaşı, hayatı değil ölümü daha çok konuşmaya başladık.

Bu sorulara cevap verebilmek için halen sürmekte olan büyük değişime odaklanmamız gerekiyor.

Soğuk savaş sonrasında hızlanan küreselleşme süreci ve teknolojideki atılım çok şeyi değiştirdi, dünyadaki insanların çok büyük bölümü küresel oyunun oyuncusu haline geldi ve onların davranışları dünyayı dönüştürdü.

Dünyadaki bütün dengeler değişti; bundan da önemlisi, küresel yaşama yeni katılan milyarlarca insanın yaşam koşulları ve yaşam tarzı değişti.

Küresel yaşama katılmanın ve yeni teknolojilerle tanışmanın bu kişileri nasıl farklı insanlar haline getirdiğine tanık olduk…

Yaşanan dönüşümden en fazla etkilenen ülkelerde, örneğin Çin’de, köylerden kentlere akın ederek küresel arz zincirinin bir parçası haline gelen insanların yalnızca yaşam koşulları ve yaptıkları işler değişmedi, hayata bakışları ve kendileriyle ilgili algıları da değişti.

Son 25 yılda yaşanan dönüşüm, pek çok ülkede, kendilerini daha önce ‘Bir dinin, bir grubun, bir örgütün ya da bir ailenin, klanın, kastın’ mensubu olarak tanımlayan insanlara, ‘Tekil bireyler’ olarak bir kişilik kazanma ve kendilerini kanıtlama yolunu açtı.

“Ben de herşeyi yapabilirim” inancı güçlendi ve yaygınlaştı bu insanlarda. ‘Haddini bilme’ kültürü ‘Haddini aşma’ kültürüne bırakmaya başladı yerini.

Küresel dönüşüm süreci ekonomik ve toplumsal yapıyı değiştirirken iletişim teknolojisindeki atılım da insanların birbirleriyle ilişki kurma ve kendilerini ifade etme olanaklarını büyük ölçüde artırdı.

Herhangi bir bireyin fikrinin, sözünün, eyleminin küresel boyutta duyulması ve etki yapması mümkün hale geldi.

Bir yandan da talepleri, özlemleri çeşitlenen; dünyayı tanıdıkça ufku genişleyen; maddi tatmin dışında başka şeylerde arayan, kendini göstermek ve bir an içinde olsa bile adını duyurmak isteyen bireylerin sayısı hızla arttı.

Bunların büyük bir bölümünün yükselen umutları gerçekleşmediği için düş kırıklıkları yaşamaları ve farklı arayışlara girmeleri kaçınılmazdı.

Küresel oyuna yeni katılan insanlar bu dev dönüşümü yaşarken, küreselleşme sürecini tetikleyen Batı ülkelerinde yaşayan  sıradan insanlar ise hayatlarının giderek zorlaştığını fark etmeye başladılar.

Dünyanın kaynaklarını ve nimetlerini küresel yaşama yeni katılan insanların paylaşmak zorunda kalan ve hayat standartlarının gerilemeye başladığını fark eden Batı’nın sıradan insanları farklı arayışlara yöneldi.

Demokrasinin kökleştiği Batı ülkelerinde küreselleşmeye karşı çıkan milliyetçi, ırkçı ve sistem karşıtı siyasi partilere  duyulan ilgi artarken Batılı gençler arasında radikal islamcı örgütlere katılanlar bile oldu.

Son çeyrek yüzyılda yaşanan değişim ve dönüşüm süreci, daha önce küresel oyunun dışında kalan milyarlarca insanı küresel oyunun içine çekti.

Sonuçta hepimiz, senaryosunu bilmediğimiz bir dönem dizisinin, kuralları belirlenmemiş karmaşık bir oyunun doğal oyuncuları haline geldik.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor