Küresel Corona Felaketi karşısında tüm dünya devletleri, kendi imkan ve değer yargılarına göre işinden, özgürlüğünden, gelirinden, mahrum kalan vatandaşları için bir dizi kolaylıklara baş vurdu. Allah zeval vermesin, Devletimiz de, “Kolaylık” veya “Destek” yahut da “Telafi” diyebileceğimiz kararları açıkladı. Gerek hanelerde, gerek isyerlerinde büyük beklenti eektrik ve gaz faturalarında en azından indirim yahut faizsiz öteleme iken, farklı bir açıklama geldi. “Elektrik ve Doğal Gaz sayaç okumalarının üç ay boyunca yapılmayacağı ve geçtiğimiz iki yılın tüketim ortalaması değerlendirilerek fatura kesileceği, daha sonra da artı-eksi mahsuplaşma yapılacağı” şeklindeydi açıklama.
İlk anda, bu açıklamayı da, diğerleri gibi, vatandaşa kolaylık ya da destek gibi algılamış, üstünde durmamıştım. Fakat emeklilerle ilgili yazımdan sonra sosyal medya ile elektronik posta ve telefonla şikayetler, serzenişler, yakınmalar gelince, “Bu ne mene şeymiş” deyip kudretimce kafa yordum.
Şöyle düşündüm;
DÜŞÜNCE BİR: 2018 de elektrik de, doğal gaz da şimdikine göre, sabit fiyatlarla bile çok daha ucuzdu. Özellikle doğal gazı cömertçe kullanabiliyorduk. Bırakınız son iki yılı, sadece 2019’dan 2020’ye yüzde ellinin üstünde zam geldi. Zam için “fiyat ayarlaması” desek bile, cebimizdeki su, faturalardaki ateşi söndürmekte zorlanıyor. Kendi evimizden ve çevremizden biliyorum; her iki enerji kaynağını bir süredir idareli kullanıyoruz. Yani, geçtiğimiz iki yıl ortalaması, misal, 100 birimse, bu yılkı tüketimimiz belki 60, belki 65 olur. Ama şirketler bizden üç ay boyunca yüz-yüz koparacaklar. Bir nevi peşin finansman vurgunu yani.
DÜŞÜNCE İKİ: Yakın çevremden birkaç aile Coronavirüs’ten tedirgin olarak çoluk-çocuk köyüne, yaylasına, dağına, bağına göç etti. Bunların gaz tüketimi sıfır. Elektrik ise belki buzdolabının çekeceği kadar olur. Bu durumdakiler az sayıda olsa bile, sonuçta resmen “Gasp” denilebilecek borç yazılacak.
DÜŞÜNCE ÜÇ: 65 yaşın üstünde olanları, kahvehaneler, lokantalar, berberler, kuaförler işyerini kapattı mı, kapattı. Kapalı işyerinde gaz veya elektrik tüketimi olur mu? Olmaz, olsa da devede kulak mesabesinde kalır. Ammaaa, ne gaz şirketi, ne de elektrik dağıtım şirketi bunu hesaba alacak değil. “Geçtiğimiz iki yılın ortalaması” deyip EPDK’nın bu, bence çok acaip, Genelgesine dayanarak basacak düğmeye, çıkaracak faturayı. Kusura bakmasınlar, ben elektrik dağıtım işinde insafın zerresi olabileceğine inanamam. İnsafın kırıntısı olsaydı, her ay “dağıtım bedeli” diye kazıkla gelmezlerdi. Ne demek dağıtım bedeli? Sen zaten dağıtmak için her ne gerekliyse en başında yapmışsın. Ne dağıtıyorsun? Elektrik fabrikasından malı beygir sırtına yükleyip kapı kapı teslimat mı yapıyorsun? Yook!.. Yine, kaçak elektrik tüketimi yüzde ellileri bile aşan yerlerdeki kayıpları da bana yüklemekten çekinmiyorsun ki!.. Bu iki kalemde yediğimiz hurmaların içimizi nasıl tırmaladığı umurunda bile değil.
DÜŞÜNCE DÖRT: Benim anlama yeteneğim zayıf; bir türlü kafam basmadı . Eve gelen öteberi poşetleninceye kadar kaç elden geçti Allah bilirç Halbuki elektrik de, gaz da dijital bir cihazın sayaca yaklaştırılmasıyla okunuyor. Bir de çıkan kağıt kapıya, bir yere konuluyor. Hepsi bu. Yani elimize geçen paralarla kıyasladığınızda, çirkefin yanında zemzem gibi kalır. Şimdi söyler misiniz lütfen, burada benim sağlığım nasıl korunmuş oluyor Allah-Lillah aşkına!..
EPDK, En Pahalı fatura Döküm Kazığı ile, şirketlere, üstelik fazladan, peşin finansman sağlamıyor da ne yapıyor yani? Eshab-ı mesalih’den bir hayır sahibi çıkıp da anlatabilirse her iki cihanda abad olması içn dualar edeceğim.
