GAZETECİ ÖNCE İLKELİ OLUR!..

Haber Türk’te Selman Ögüt adlı biri şöyle demişti;

Kemalistler neler yaptı. Ezanı Türkçe okuttukları için özür dileyecekler. Bu ülkede Kemalistler Müslümanlara zulüm etmiştir” 

  İsmail Saymaz da aynı programda Selman Ögüt’e şöyle tepki vermişti;

 “Bu ülkede Kemalistler sayesinde ezan okunuyor, namaz kılınıyor. Bu arkadaş iki rekat namaz kılamaz, bu Kur’anın K’sini bilemez. Ben bunların tümüne namaz kıldırırım”

Peki bu tartışmaya dahil olmayan kimdi;

Aydınlık Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İlker Yücel.. Dinledi, sadece dinledi..

Aynen MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin danışmanı Metin Özkan gibi Selman Sögüt’ün o sözlerine hiçbir tepki göstermemişti İlker Yücel.

 İnsanlar ilkeli olmalı.. Gerekirse ilkeleri için görevinden istifa bile edebilmeli.. Bu satırların yazarı olarak ben de Yeni Adana ve Milliyet gibi gazetelerden istifa ettim.. Ben hissedarı olmama rağmen Ekspres gazetesinden de istifa ettim.. İşsiz kalabilirsiniz, hatta aç kalabilirsiniz ama ilkesiz kalamazsın..

Doğu Perinçek’in sahibi olduğu Ulusal Kanal’ın programcısı Ali Yağız da ilkeli bir davranış gösterdi.. Selman Sögüt’ün Atatürk’e yönelik saldırılarında Hürriyet muhabiri İsmail Saymaz tepkisini gösterirken, İlker Yücel’in tepkisiz kalmasını içine sindiremedi.. Ve şu sözlerle Ulusal TV’deki görevinden istifa etti Ali Yağız;

“Saygıdeğer izleyicilerim, kıymetli dostlarım,

Bu satırları, beni Ulusal Kanal ekranlarında dört senedir izleyen iyi kalpli insanlara karşı duyduğum sorumluluk duygusuyla yazıyorum.

Geride bıraktığımız hafta Haber Türk televizyonunda yayınlanan “EnineBoyuna” isimli programda yaşananlar kamuoyunun malumu.

Kısa bir hatırlatma yapmak gerekirse, bu programın konuğu olan Selman Öğüt adlı kişi Atatürk düşmanı ifadeler kullanmış, bunun üzerine bir diğer program konuğu gazeteci İsmail Saymaz tarafından Atatürk ve Kemalizm savunması yapılmıştı.

Sosyal medyada yoğun tartışmalara yol açan bu diyalogla ilgili ben de Twitter hesabımdan bir yorum yaptım.

Yaptığım yorum şu şekilde:

‘Bu tartışmada sayfalarca makale yazılacak, tezlere konu olacak, üstüne düşünülecek, Türkiye siyasetinde son beş yıllık cepheleşmeyi gözler önüne seren bir fotoğraf var:

İlker Yücel’in Selman Öğüt ile yan yana oturması.

O kadar çok şey söylenebilir ki bu konuda…

O İlker Yücel ki tüm gençliği Atatürk okumalarında, bayram mitinglerinde geçen kişi…

O İlker Yücel ki Kemalizm konusunda İsmail Saymaz’ın bilgilerinin belki 100 misline sahip olan kişi…

O İlker Yücel ki, binlerce Anadolu çocuğunu Anıtkabir ile Nutuk ile buluşturan kişi…

Ak Parti’yi ‘milli cephede’ görme fikriyatının dramatik bir sonucu bu.

 ‘Aynı cephedeyiz’ , ‘aynı gemideyiz’, ‘birlikteyiz’ derken sosyolojiyi göz ardı ederseniz;

Selman Öğüt’ler ile yan yana oturur, alanen Atatürk düşmanlığı yapılırken yutkunup sessiz kalmak durumunda kalınır.

Gündelik Siyaset bu kadar trajik işte…

Sevgili İlker Yücel, İsmail Saymaz Kemalizm savunması yaparken içinden kimbilir ne düşünüyordu?

 ‘Ah ulan ah’ diyordu muhtemelen,

 ‘Ağzımı açıp iki kelime söylersem HDP, CHP, İYİP, PKK saflarına düşerim, milli cepheden koparım’ diyordur.’

Bu yorumumla maksadım sevgili İlker Yücel’i ya da Vatan Partisi’nin politikalarını eleştirmek değil güncel siyasi saflaşmaların insanları normalde yan yana gelmeyecekleri insanlarla bir araya getirebileceğini ifade etmekti.

‘Milli Cephe’ olarak adlandırılan bir saflaşmanın; hem sosyolojik, hem kültürel, hem sınıfsal, hem tarihsel olarak çok farklı mahallelerin temsilcilerini cebren de olsa aynı düzlemde gösterdiğini; bu durumun güncel siyasetin dramatik bir sonucu olduğunu vurgulamak istedim.

İlker Yücel’in, bizatihi kendisinin de yadırgayacağı ve içselleştiremeyeceği bir fotoğrafın içinde olduğunu anlatmağa çalıştım.

Bire bir hukukum olan, sevdiğim ve saydığım İlker Yücel’i hedef almak gibi bir kastım yoktu ve olamaz.

Ancak bu yorumumun ardından Twitter’da Vatan Partili hesapların saldırılarıyla karşı karşıya kaldım.

 “Prim kasmak” , “aydınlıkçılara saldırmak” , “alkış toplamaya çalışmak” , “ayağı vatan toprağında olmamak” gibi kabul edilemez ithamlarla karşılaştım.

Benim için asıl üzücü ve yıkıcı olan ise bu linç kervanına beni yakinen tanıyan, bire bir hukukumuzun olduğu, benden dostluktan başka hiçbir şey görmemiş olan Vatan Partisi Ankara İl Başkanı Sayın Aykut Diş’in de katılmış olmasıdır.

Sayın Diş de, yorumumu alıntılamak suretiyle beni itham etti ve yorumumu alkış toplayıp, dikkat çekip, prim kasmak için yaptığımı ileri sürdü.

Aykut Diş’in mesajının ardından çok sayıda kişinin hakaretamiz yorumlarına ve ithamlarına maruz kaldım.

Edilen hiçbir hakareti iade etmiyorum. Hiçbirisine yanıt vermedim ve vermeyeceğim.

Gelinen noktada mesele, yaptığım yorumun haklılığı ve haksızlığı meselesi olmaktan çıkmıştır.

Hatalı bir yorum yaptığımı düşünmüyorum.

İsabetsiz bir tespit, saptama ortaya koyduğum kanısında değilim.

Tekrar düşündüğümde, aynı yorumu yeniden yapmakta da bir şey görmem.”

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor