GAZETECİLİĞİN GELDİĞİ SON NOKTA
Merhum Süleyman Demirel’in Türk siyaset tarihine damga vuran çok önemli sözleri vardır. onlardan biri de DÜN DÜNDÜR, BUGÜN, BUGÜN BUGÜNDÜR
Demirel’in o sözlerini hatırlattı aşağıdaki yazı.. Ama önce bugünden başlayalım;
“CHP’ye nefes aldırmak için ortaya
hemen bir Ali Babacan tartışması
atanlar, buradan umdukları kadar fazla ekmek çıkmaması, daha doğrusu konunun
iki günden fazla “taşınacak” bir yanının
bulunmaması üzerine yeni bir can simidine sarıldılar: Cem Uzan geliyormuş…
Bir yerlerinden uydurdukları habere göre iktidar Cem Uzan’ı geri getirip affedilmesini sağlayacakmış, o da Genç
Parti’yi “canlandırıp” seçimlere sokarak
hem Babacan’ın hem de Davutoğlu’nun henüz var olmayan
partilerinin oylarını “kıracakmış“…
Böyle “fiktif” haberleri seviyorsanız ben size bir
başkasını ileteyim: Hergelenin biri sözde anket yapmış, yüzde 40 küsurla İmamoğlu kazanıyormuş… Kazanmak için
“yüzde 50 artı bir” oy lazım ama nasıl olsa o
oranla biraz daha oynarlar… Anket değil mi, uydur uydur söyle…
***
Diyelim
ki Cem Uzan Türkiye’ye döndü,
diyelim ki cezası kaldırıldı, yeniden yargılandı ve beraat etti…
Karşısında 2002 yılından çok farklı bir Türkiye bulacaktır.
Diyelim ki Genç Parti “aktive”
edildi…
Amiral gemisi olduğu söylenen faşist gazetenin “lumpen”
müşterisinden bir miktar oy alabilir.
Esas olarak “benzeri” İYİ Parti’yi kırar
ki, o partinin oylarının kırılması ya da kırılmamasının fazla bir “kıymet-i harbiyesi” de yoktur.
AK Parti’den oy kaydırır mı?
Babacan ne kadar kaydırabilirse o da
belki onun bir kısmı kadar… Yani önemsiz…
Cem Uzan’ın elinde bu sefer ne
televizyon olacaktır, ne gazete, ne de telefon.
Lumpenler beleş pilav üstü dönere, bir yandan da Hande Yener dinlemeye bayılırlar ama hiçbiri o kadar da aç
değildir.
Bunu en iyi rahmetli Osman Bölükbaşı bilirdi, kasaba meydanlarındaki kara kalabalığın seçim sandığı gerçeğini “tutmadığını“… İnanmıyorsanız Yavuz Donat’a sorunuz.
Milliyetçilik yapılacaksa da iktidar dibine kadar yapıyor.
Cem Uzan ne söyleyecek de kimden oy
isteyecek?
“Mazot bir lira olacak” gibi zırvalar o zaman da
pek iş yapmamıştı. (“Paris Hilton da evinin
kadını olacak” diye dalga geçiliyordu.)”
Okudunuz mu ?
Size aynı kişi tarafından kaleme alınmış bir başka yazı sunacağım.. Bir de onu okuyalım;
“Cem Uzan’la 1991 yılının aralık ayı ortalarında tanıştım, bana yaptığı iş teklifini kabul ettim, hukuken 1992 yılının ilk günü, fiilen de ocak sonu televizyonda çalışmaya başladım. Demek ki on bir buçuk yıldır birlikteyiz. Çok beylik bir deyimle iyi günlerimiz de kötü günlerimiz de oldu. Kimi zaman ‘Avrupa’larda’ gezdik, kimi zaman kavga da ettik. O beni kovmadığı sürece, benim de elim ayağım tuttuğu sürece kendisinden ayrılmayı düşünmüyorum. Batmadığı sürece demeye gerek görmedim… Allah korusun iflas miflas ederse bir yazıhane tutar, iki masa bir telefon bir bilgisayar kiralar, sıfırdan tekrar başlarız! Biz hayattan korkmayız, hayat bizden korksun. Fakat on bir buçuk yıldır da hep merak ettim: Bu adam kime ne kötülük etmişti? Kıskanılmak için her nedeni vardı tabii, gençti, yakışıklıydı, çok zengindi, başarılıydı, dinamikti, enerjikti, tuttuğunu koparıyordu, falan filan.”
Engin Ardıç’ı öldürebildiler mi Babıali puştları? Bazı ticaret ve siyaset puştları da Cem Uzan’ı öldüremezler. Ama buyursun, ilk taşı, ticarette, siyasette, hayatta hiç hatası olmayan atsın bakalım da görelim.”
Merak mı ettiniz her iki yazının da kim tarafından kaleme alındığını.. Sakın ha ağzınızdan küfür falan çıkmasın.. Öncelikle, sakin olun ağzınıza hakim olun.. Ya-zı-yo-ruz!
Bugünkü Sabah Gazetesi’nin dünkü Cem Uzan’ın sahibi olduğu Star Gazetesi’nin yazarı Engin Ardıç..
Nasıl ama.. Merhum Demirel ne demişti;
DÜN DÜNDÜR, BUGÜN BUGÜNDÜR
Ama üzülüyoruz. Gerçekten ok üzülüyoruz gazeteciliğin, köşe yazarlığının geldiği nokta bu işte..
***
NOT; BÖLGE Gazetesi’nin 30. Kuruluş yıldönümü nedeniyle telefon ve sosyal medya aracılığıyla kutlayan tüm okurlarımıza ve dostlarımıza teşekkür ederiz.