İNSANIMIZA ZEHİR İÇİRTEN YÜKSEK İÇKİ FİYATLARIDIR

Avrupa ortalarından tutun, Asya’nın en doğusuna kadar yayılmış olan Sovyetler Birliğinin son lideriydı Mikail Gorbaçov. Dünyadaki sosyal ve teknolojik gelişmeler karşısında kapalı rejimlerle devam edilemeyeceğini görüp kendince bir takım reformlar yapmaya çalıştı.

1985-87 yılları arasında uyguladığı alkole karşı mücadele kampanyasından amacı, yaygın içki alışkanlığından halkı uzaklaştırmaktı. Satışlara ve tüketime ciddi sınırlamalar getirdi, fiyatları çok yükseltti. Sonuçta kampanya tuttu. Resmi kayıtlara göre içki tüketimi inanılmaz boyutlarda azalmıştı. Ancak, halk bu kez şekerden alkol üretmeyi öğrendi. Hem bol hem de çok ucuz içki elde edince de tüketim eski miktarları katladı. Bugün bile, yakın tanığıyım, şekerden “Arak” denilen içki pek çok evde üretilmekte. Arak, rakının Arapça adıdır. Halk ucuz ucuz demlenirken, devlet bütçesi, içki vergisi toplanmadığı için bir yılda100 milyon ruble açık verince sarsıldı..

Müskirata, yani alkollü içkilere ne zaman zam yapılsa, kulağımıza kaçak rakı satışları takılır. Lafı eğip bükmenin alemi yok; bildiğim kadarıyla, bugün isteyim, yarına kadar litrelerce boğma bulabileceğimden kuşkum yok. Senede bir veya iki kez en çok iki tek içtiğim için fiyat bilgim sıfır; fakat ufak bir şişe rakının işçi günlüğünden daha yüksek fiyata satıldığını duydum.  Alışmış bir kere; akşam iki kadeh içecek. Büfeden alsa ertesi güne ekmek parası da yok, dolmuş parası da… Ne yapsın, dışarıdakinden çok daha ucuza, emin olduğu yerden sağlayacağı kaçak rakı ile yürütecek işini.

Gelelim lokanatlara… Büyük çoğunluğu tenzih ederim. Herkesten iyi niyet ve dolgun vicdan bekleyemezsiniz. Şişesiyle, etiketiyle, bandrolüyle aynı tekel malı gibi içkiyi ucuza aldığı yerle anlaşmış. İşler tıkırında… Bir de bakıyorsunuz ki tedarikçi, kaçak üretim yaparken, belki de farkında olmadan etil alkol yerine metil alkol kullanmış. İşte, o zaman işler sarpa sarıyor. Ağır zehirlenme vakası ve sonunda ölüm… Ölüm değilse körlük… Son birkaç gün içinde bilinen 47 ölüm ve 50 kadar ağır hasta.

Makul resmi fiyatlar olsa, hiç kimse kendini riske atmaz.
İçen de, içki satan da… Gelin görün ki, devlet vergi üstüne vergi, zam üstüne zam yapınca, üç harfliler harekete geçip piyasadaki boşluğu fazlasıyla dolduruyor. İstatistiklere bakarsanız içki tüketimi çok düşmüş. Fakat gerçek öyle mi, hiç sanmıyorum; hatta eminim ki öyle değil.

Aynı durum sigara için de geçerli. Bir paket sigara 10 ekmek bedelinden daha yüksek. Tabii, tıpkı içkide olduğu gibi, kafayı kullanıp beş numara şapka giyebilenler harekete geçerek kaçak sigara ticaretini geliştirdiler. Türlü-çeşit sigaraların üç-beş Lira gibi bedelle satıldığını öğrendim. Onlar ne derece sigara, ne derece sağlık düşmanı, Allah bilir. Ama bu zıkkımı içenler zaten en iyisinin bile en az dörtbin zehir içerdiğini biliyor ve o nedenle umursamıyor. “Önemli olan fiyatı” diyor.

Çok iyi anımsıyorum. 1980’lerin başında hali vakti yerinde olanlar 10 Lirayı bastırıp kaçak Marlboro içiyordu. Sigara ithalatı yasaktı. Cebinde bir paket Marlboro yakalatan soluğu hakim huzurunda alıyordu. Rahmetli Özal, liberal ekonomi manzumesine sigara ithalatını da ekledi. Marlboro 2 buçuk liraya bayilerde satılmaya başladı. Üstelik bunun sanırım yarısını da devlet vergi olarak kazanıyordu.

Sonuç olarak, kişisel kanımı ama tam bir inançla yazıyorum, insanımızı içkiden önce, çok yüksek fiyatlar öldürüyor. Bir de, evet bir de, Devletimiz, sürüm azaldığından vergiden kaybediyor.

Halkımıza da yazık, Devlet Bütçemize de…

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor