İZMARİT BASTONLARI İŞPORTAYA DÜŞERSE

İzmariti bilirsiniz: içilen sigaradan arta kalan kısım. Dünya sağlıkçılarına göre, insanoğlu için en zararlı, en tehlikeli yer. Birden bire beynime “Yakın bir gelecekte piyasaya izmarit bastonları çıkabilir” diye düşünce takıldı.
İzmarit bastonunu bizden iki-üç kuşak öncekilerden dinlemiş, rengi atmış yazılarda okumuştuk. Osmanlı’nın son demlerinden tutunuz, Cumhuriyetin ilk yıllarına kadar ülke yoksulluğun dibine vurmuş. Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları yedi düvele karşı dişleriyle, tırnaklarıyla savaş verirken millet kuru ekmek bulamıyor. O koşullarda tabii ki sigara tiryakileri yokluğun, yoksulluğun ağırlığını iki kat çekmekte. Sıkıntıyı duyanlar ar5sında kalem efendisi denilen memur takımı da var. Şık-şıpıdık giysileri, her zaman kalıptan yeni çıkmış fesleriyle göz dolduran tipler. Ancak, bunlar da, cepte iyi-kötü para olsa da, kara değil, kapkara karaborsaya düşmüş sigara alamıyorlar. Öyle ki, yürürken yerde izmarit gördükçe içleri gidiyor. Hani, utanmasalar eğilip alacaklar ve bir nefes te olsa yakıp içecekler ama utancın gözü kör olsun, ahali içinde yapamazlar ki…
İşte, o koşullarda, kimine göre bir Yahudi usta, mekanizmalı bastonu icat ediyor. Sapına yerleştirdiği bir düğme, bastonun ucundaki kıskacı harekete geçirebiliyor. Baston sahibi de bu sayede yerdeki izmariti kimseciklere çaktırmadan toplayıp cebindeki özel keseye dolduruyor. Toplanan izmaritler evde özenle sökülüp tütün yığını haline getirildikten sonra da bulunabilen en ince kağıda sarılarak birkaç veya bir çok orijinal sigara elde edilmiş oluyor.
Son haftalarda pek çok tiryakinin artık sigara alacak para bulamadığını duymuş olmamın etkisiyle aklıma gelmiş olabilir izmarit bastonları. İnsanlara “Sigarayı bırak” demekle çözülemeyen sert dikenli bir dert bu.
Neyse ki, ve de maalesef ki, devletimiz tütün ürünlerine zam yaptıkça kaçak sigara girişi artıyor. Kaçak sigara dediğimiz de, izmaritten üretilmişlerden olsa olsa bir gömlek üstün olabilir. Yani, tehlike büyük. Geriye tek çözüm kalıyor, ülkeyi bu çetin işsizlik ve parasızlık sorunlarından kurtarması için Allah’a yalvarıp yakarmak. Demokrasiden de elbette beklentimiz var ama, onun için de dua gerekebilir. İzmarit bastonunun işportaya düşmemesi için adak adamak zorunda kalmayız inşallah.
ATA’DAN İBRETLİK BİR SİGARA ANISI (*)
Kurtuluş Savaşı ve Türkiye Cumhuryeti mucizeleri henüz geçekleşmiştir. Atatürk, Celal Bey’i (Bayar) çağırır ve “Senin işin halkı doyurmaktır” der. Ekonominin başına geçen Celal Bey derhal şeker fabrikaları, demir yolları, köprü, dokuma gibi tesislere yönelir. Darlığı iyice artmış olan sigara kağıdı aklına bile gelmez. Halkımızın pek çoğu tütünü sigara kağıdına sarmaktadır. En iyi gazete de, New York Herald’dır; çünkü incecik, ipek gibi kağıda basılmaktadır. İthalat yasaklanınca geriye yerli gazeteler kalır. Bu gazeteyi kullanarak yaptığı sigaradan iki nefes çeken Trabzonlu bir vatandaş öksürmeye başlar ve hıncını alamayıp Atatürk’e küfreder.
Derdest edilen adam tutuklanır. Hakkında dava açılması için Atatürk’ten görüş alınması gerekmektedir. Adalet Bakanlığı Müsteşarı konuyla ilgili olarak Paşayı ziyarete gelir, olanları anlatır. Atatürk sorar:
- Pekiii, bana niçin kızmış?
- Sigara kağıdı bulamayıp gazete kağıdına sardığı için efendim.
- Siz hiç gazete kağıdına sarılmış sigara içtiniz mi?
- Hayır efendim, içmedim.
- Ben içtim. Berbat bir şeydir. Adama haklı. Derhal serbest bırakın.
(*): Bu olay, Ata’türk’ün maiyetinde bulunmuş Emekli Albay Mithat Ilgız tarafından 1952’de, gazete ve kitap yazarı Muhittin Nalbantoğlu’na anlatılmıştır.