Kanser cerrahisinde “kapalı yöntem” yaygınlaşıyor

ADANA (İHA) – Medline Adana Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Nurkan Törer, günümüzde artan deneyim, beceri ve teknolojik desteklerle kanser cerrahisinin laparoskopik yöntemle rahatlıkla yapılabilir hale geldiğini söyledi.
Prof. Dr. Nurkan Törer, kanser ameliyatlarında uygulanan yöntemler hakkında ayrıntılı bilgiler verdi. Törer, çağın ileri teknolojilerinde birçok ameliyatın artık laparoskopik cerrahiyle (kapalı yöntem) gerçekleştirilmekte olduğunu ifade ederek, “İlk olarak safra kesesi ameliyatlarında uygulanmaya başlanan bu yöntemden kanser ameliyatlarında önceleri uzak durulsa da özellikle kalın bağırsak ve rektum kanserlerinde alınan olumlu sonuçlar laparoskopinin gittikçe yaygınlaşmasına yol açtı. Örneğin mide kanseri cerrahisinde laparoskopik ameliyatlar artık rutin bir şekilde gerçekleştirilirken, şartların uygun olması halinde karaciğer ve pankreas kanserlerinde dahi laparoskopik yöntem başarıyla uygulanabiliyor” dedi.

Laparoskopinin avantajları fazla
Hastaların en çok merak ettikleri konuların başında kanserli dokuların açık ameliyat yöntemi ile doğrudan dokunarak ve görerek daha iyi temizlenip temizlenmediğinin geldiğini söyleyen Prof. Dr. Nurkan Törer, “Kanser cerrahisi prensiplerinde tümöre mümkün olduğunca dokunmadan ameliyat edilmesi en önemli kurallardandır. Laparoskopik cerrahi bu prensibe uygun şekilde gerçekleştirilir. Bu açıdan bakıldığında açık cerrahiden geri kalmaz. Ayrıca dokuların kamera yardımıyla normalden çok daha fazla büyütülebilmesi ve HD (yüksek çözünürlüklü) ekran görüntüleriyle izlenebilmesi de açık ameliyata göre avantaj sağlar” diye konuştu.

Hızlı iyileşme sağlıyor
Laparoskopik ameliyatların, ameliyat sonrası iyileşme sürecine katkısının da açık ameliyatlara göre çok daha olumlu ve hızlı olduğunu belirten Prof. Dr. Törer, “Karın duvarındaki ve kaslarındaki kesinin yerine birkaç küçük kesi (delik) ile sonlanan laparoskopik ameliyatlarda hasta konforu belirgin oranda artmakta, ağrı ve yara iyileşmesi açısından önemli avantajlar sağlanmaktadır. Ayrıca bu yöntemin kullanıldığı hastaların iyileşme sürelerinin kısalması, ameliyat sonrası onkolog tarafından planlanacak kemoterapiye başlama sürelerini de olumlu yönde etkileyeceğinden nihai hedefe ulaşmada önemli katkılar sağlıyor” şeklinde konuştu.

Cerrahın ilk tercihi kapalı yöntem
Açık ameliyat yöntemini özellikle tercih eden bazı hastalara bu yöntemin de önerilebileceğini anlatan Törer, “Bizim cerrahlar olarak birincil önceliğimiz hastalığın etkin temizliği ve ameliyatın güvenli bir şekilde bitirilmesidir. Bu iki durumda da aynı başarı laparoskopik cerrahiyle sağlanabiliyor ise ilk tercihimiz laparoskopik yöntemdir. Ancak her zaman için açık ameliyat seçeneği de bulunuyor” dedi.

Gerekirse açık ameliyata dönülebiliyor
Her hastaya ameliyatının mutlaka kapalı yöntemle yapılacağı yönünde bir garanti verilemeyeceğini söyleyen Prof. Dr. Törer, “Özellikle kanser gibi çok ciddi bir hastalığın tedavisinde bazı olmazsa olmazlar vardır. Bunların başında etkin, geniş ve emniyetli sınırlarla hastalıklı dokuların çıkarılması (hatta bazen sağlıklı olanların da feda edilmesi) ve oluşan organ eksikliğinin yerine konulmasında güvenli ve sağlıklı bir yapılandırma kurulması gelir. Bu iki konudan asla ödün verilemez” ifadelerini kullandı.
Törer, söz konusu bu iki durumun laparoskopik yöntemle sağlanmasıyla ilgili hekimin en ufak bir şüphesi dahi varsa ameliyat yönteminde açık cerrahi seçeneğinin devreye gireceğini belirtti.

Her hastaya uygulanamayabiliyor
Anestezi açısından veya cerrahi teknik olarak ameliyata engel durum yok ise tüm mide ve kolon kanseri ameliyatlarının kapalı yöntemle yapılabildiğinin altını çizen Prof. Dr. Nurkan Törer, “Ancak genel olarak bakıldığında bazen ağır kalp yetmezliği veya KOAH hastalarında (Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı) laparoskopik ameliyatlar uygun olmayabilir” diye konuştu.
Bunların dışında çok fazla büyümüş veya damarlara aşırı işlemiş tümörlerin çıkarılması sırasında laparoskopik cerrahinin yetersiz kalabildiğini de anlatan Törer, “Bu durum bazen ameliyat öncesi tetkiklerle öngörülebiliyor. Bazen de ameliyata kapalı başlayıp, ameliyat sırasında laparoskopinin uygun olmadığı kararı alınarak açık ameliyat ile devam edilmesi gerekebilir” dedi.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor