Kentsel dönüşümün önemi arttı

Kentsel dönüşüm Türkiye’de uzunca bir süredir uygulanan, deprem riski taşıyan riskli ve eski binaların yıkılıp yerlerine daha modern, sağlam ve sağlıklı binaların yapılmasına dayanan bir proje uygulaması olarak biliniyor. Özellikle son zamanlarda ülkemiz genelinde yaşanılan ve büyük kayıpların verildiği depremler, eski ve depreme dayanaksız binaların yıkılıp yerine yenilerinin yapılması fikrinin önemini bir kez daha gözler önüne serdi.

Kentsel dönüşümün son depremlerle birlikte daha da önemi arttı. Zaten önemli bir çalışma olan kentsel dönüşümle eski ve depreme dayanıksız binalar yıkılarak yerlerine yepyeni, depreme dayanıklı daha yaşanabilir yaşam alanları oluşturuluyor. Bu yerinde ve gerekli bir uygulama olarak biliniyor.

Ancak!

Günümüzde bu kadar büyük bir öneme sahip olan kentsel dönüşüm uygulaması maalesef ki büyük oranda rantsal dönüşüm olarak uygulanıyor. Yani müteahhitlerin yanı sıra bu işi oldukça karlı görenlerin de kentsel dönüşümde bina avına çıkması, kişilerin evlerini verdikleri şahısları iyice araştırmamaları neticesinde sonu hüsranla biten bir dönüşüm başlıyor.

İşin kökenine baktığınızda önemli bir amaca hizmet ediyor ve hem depreme dayanıklı olmaları anlamında hem de estetik açıdan şehrin hoş binalar ile dolması açısından yerinde ve önemli bir uygulama olarak değerlendirebiliriz. Ancak günümüzde ve özellikle de yaşadığımız şehir olan Adana’da kentsel dönüşüm birçok inşaat firması kendini müteahhit olarak tanıtıp ortalarda dolaşanlar için iyi bir rant kapısı olmuş durumda. Rant kapısı diyorum çünkü, kentsel dönüşümün temelinde bulunan riskli binalar değil artık yıkılıp yeniden yapılmak istenenler. Önemli olan mevkisi, nerelere yakın, bulunduğu semt para eder bir semt mi bunlara bakıyor artık insanlar. Yani binanızın riskli, eski olup olmamasının hiçbir önemi yok aslında.

Adana’da çok fazla bina kentsel dönüşüm ile yıkılıp belli bir aşamaya getirilip sonrasında da kaçan müteahhitlerin hikayeleri ile dolmaya başladı. Bunun örnekleri gerçekten çok fazla var. Çukurova’da var, Sarıçam’da var, Seyhan’da var. Çok sayıda kişi (bunlar gerçekten işinin ehli olmadıkları için) binaları yarım bırakıp kaçıyorlar. Olan kime oluyor? Elbette bunlara inanıp dairelerini veren mülk sahiplerine oluyor.

Çokça şahit olmaya başladık. Müteahhit kaçmış geride kalan daire sahipleri kendi aralarında ellerinde avuçlarında neleri varsa ortaya koyarak evlerini tamamlatmaya çalışıyorlar.

Müteahhit olan kişi zaten yapacağı vurgunu yapmış 20 daireli bir binayı yıkmış yerine 42 daireleri bina yapıcam demiş onları da temelden satmış, paraları da peşin almış. Çukurova’da ortalama bir 2+1 bir daire 250 bin liradan başlıyor ve daha da çıkıyor. Bu fiyata bile satsa astronomik rakamlar elde etmiş oluyor.

Bu gibi durumlar da dolandırıcıları müteahhit yapıyor.

Kentsel dönüşüm amacına uygun olarak yapıldığında yerinde ve son derece gerekli bir uygulamadır. Hele ki Elazığ, Malatya VE İzmir  illerimizde yaşanan facialar hafızalardaki tazeliğini korurken kentsel dönüşümün önemi bir kez daha ortaya çıkmıştır.

Günümüzde önemi daha çok artan kentsel dönüşüm konusunda devletin sıkı denetleyici olması gerekiyor. İnsanlar Adana’da gördükleri kentsel dönüşüm dolandırıcılıklarından ötürü evlerini güvenip de kentsel dönüşüme sokamıyorlar. Bu noktada devletin denetleyici ve koruyuculuğunun devreye girmesi, her önüne gelene müteahhitlik yaptırılmaması, müteahhit olan kişinin verdiği sürede işi bitireceğinin garantilenmesi, bitirmediği takdirde cezai müeyyidelerle karşılaşması işin rant değil kent olduğunun önemini herkese hatırlatacaktır.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor