Kronik böbrek hastalığı doğurganlığı azaltıyor

ADANA (İHA) – Acıbadem Adana Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Süleyman Cansun Demir, 1958 yılından bu yana böbrek nakli geçirmiş 5 bin civarında kadının hamile kaldığını, doğurganlığın böbrek nakli olanlardan çok kronik böbrek yetersizliği olan ve halen diyaliz gören hastalarda azaldığını söyledi.
Prof. Dr. Demir, özellikle kronik böbrek rahatsızlıklarında doğurganlığın azaldığını belirtek, uzun süreli diyalize girenlerin ancak yüzde 1’inin gebe kalabildiğinin böbrek nakli olanlarda ise gebelik oranının arttığını ifade etti.
Demir, önceden böbrek hastalığı olan kadınların gebe kalabilmesi ve gebeliğin sorunsuz devam edebilmesi, gebelik öncesindeki hastalığın derecesine ve hipertansiyonun varlığına bağlı olduğunu vurgulayarak, “Kronik böbrek hastası kadınlarda her 4 kişiden birinde gebelik sırasında hipertansiyon, yarısında ise proteinüri (idrarda protein varlığı) görülüyor. Kronik böbrek hastalığı olan kadınlarda gebelik kaybı, rahim içi büyüme geriliği ve erken doğum riski yükseliyor. Bu riskler akut böbrek rahatsızlığı, nefrotik sendrom veya sonradan ortaya çıkan hipertansiyon durumlarında da geçerli olabilir” diye konuştu.

32. haftaya kadar mutlaka takibi yapılmalı
Böbrek hastalığı olan gebelerin 32. haftaya kadar on beş günde bir, sonrasında ise her hafta takip edilmesi gerektiğini kaydeden Demir, “İdeal olarak bu takibin perinatoloji uzmanları ve nefrologlar tarafından yapılması öneriliyor. Takiplerle beraber aylık böbrek fonksiyon testleri ve 24 saatlik idrarda protein kaybının da kayıt altına alınması önem taşıyor. Hastada tansiyon yükselmesi var ise bu durumun ciddiyetle takip tedavisi şart. Böbrek hastalığı veya tansiyonun şiddetlenmesi durumunda, eğer fetus yaşayacağı olgunluğa erişmişse doğumun gerçekleştirilmesi gündeme gelebiliyor. Diyalize giren gebe hastalarda hem hemodiyaliz hem de periton diyalizi yapılabiliyor ama periton diyalizi yapılacak hastalarda rahmin büyümüş olduğunun göz önünde bulundurulması şart. Bu dönemde hemodiyalizin sıklığı artırılarak diyaliz öncesindeki serum üre düzeyinin 50mg/dl altında tutulması veya heparin dozları ayarlanarak vajinal kanamadan ve tam tersine pıhtılaşmadan kaçınılması gerekli olabiliyor. Diyaliz sırasında asit baz değişiklikleri, elektrolit düzeyleri ve hem annenin hem de bebeğin hacim değişikliklerinin de dikkate alınması gerekiyor. Ek olarak gebelikte kansızlık şiddetlenip kalsiyum emilimi arttığından ve diyaliz hastaları kalsiyum yüksekliğine meyilli olduğundan D vitamini dozlarının azaltılması öneriliyor. Bu dönemde dikkatle takip edilmesi gereken bir diğer konu NST olarak bilinen elektronik fetal monitörizasyon. Hemodiyaliz erken kasılmalara neden olabileceğinden NST’nin gebeliğin ortalarından itibaren yapılması ve erken doğuma karşı gerekli önlemlerin alınması gerekiyor” şeklinde konuştu.

Gebe böbrek nakli olmuşsa
Böbrek naklinin üzerinden 2 yıldan fazla zaman geçmiş olan ve böbrek fonksiyonları düzenli çalışan hastalarda bağışıklık baskılayıcı ilaçlarla başarılı gebelik sonuçları elde edilebildiğinin altını çizen Demir, “Ancak böbrek nakli olmuş hastalarda bağışıklığı baskılamak hipertansiyon, erken kasılmalar ve enfeksiyon gibi riskleri artırabiliyor. Bu tür durumlarda hastalarında yarısında yüksek tansiyona bağlı erken doğum gündeme gelebiliyor” dedi.
Böbrek hastası kadınların gebelik durumunda üç ana gurupta değerlendirildiğini belirten Prof. Dr. Süleyman Cansun Demir, şunları kaydetti:
“Hafif bozukluk yaşayanlarda gebelik alttaki hastalığı olumsuz etkilemiyor ve doğum sonrası ölüm oranları yüzde 5’in altında kalıyor. Ancak nefrit durumunda risk artıyor. Orta düzeyde fonksiyon böbrek bozukluğu olanlarda hamileliğinin ilk 3 ayındaki düşük riski yüksek olmakla birlikte yüzde 90’a varan başarılı sonuçlar elde ediliyor. İleri derecede bozukluk olanlarda ise başarı oranı yüzde 40’ın altına düşüyor. Bu hastalarda hayati risk oluşturacak düzeyde yüksek tansiyon ve doğumdan sonra bile düzelmeyen böbrek fonksiyon bozukluğu olabilir.”

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor