‘Medikal ürünlerin tamamı yerli ve milli olmalı’

RÖPORTAJ: YENER EKİNCİ

Kısa adı ÇUMED olan Çukurova Medikalciler Derneği Başkanı Oğuz Akkaya’yı ziyaret ederek medikal sektörünün yaşadığı, atlattığı ve aşmaya çalıştığı sorunlar üzerinden bir röportaj gerçekleştirdik. Sağlık alanının vazgeçilmez aktörlerinden olan medikalcilerin başarılı temsilcisi Akkaya ile yaptığımız röportajı keyifle okuyacaksınız.

Kısaca sizi tanımakla sohbetimize başlayabilir miyiz?

Adana’da, 1975 yılında Dünya’ya geldim. Ticarete olan ilgimden dolayı üniversite eğitimimi yarıda bırakarak, yurt dışında turizm sektöründe çalışmaya başladım. 9 yılın sonunda Adana’ya dönerek bir medikal firmasında yönetici olarak görev aldım. 2001 yılında ise medikal sektörüne girerek, iki arkadaşımla beraber Neotech’i kurduk. 2005 yılında ortaklarım ile yollarımızı ayırıp kardeşimle beraber, Ondatec Biyomedikal Sağlık Hizmetleri çatısı altında çalışmaya devam ediyorum.  Pandemiden birkaç ay önce Çukurova Medikalciler Derneği başkanlığı görevini mesleki duayenimiz Mehmet Ali Çetin’den devraldım. Kendisi uzun yıllar fedakarca çalışmış ve çok yorulmuştu. Ondan aldığımız bayrağı, layıkıyla dalgalandırmak için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz.

Pandemi demişken, o dönemin sektörünüze etkisi ne yönde oldu?

Medikal sektörü; tıbbi malzeme ve tıbbi cihaz alanlarında faaliyet gösteren, Türkiye’de sayısı 12 bini bulan ve yaklaşık 200 bin çalışana istihdam olanağı sağlayan kuruluşlardır. Her dönemde olduğu gibi pandemi döneminde de bütün sağlık çalışanları gibi gece gündüz demeden halkın sağlığı için sağlık kuruluşlarına kesintisiz ürün ve hizmet sunmak medikal sektörünün önceliği olmuştur. O dönemde, aciliyeti olmayan ameliyatlar askıya alındı. Ameliyat olmazsa bize ihtiyaç da olmaz. Çünkü bütün malzemelerin tedarikini bizler sağlıyoruz. Sadece eldiven ve maske satmayla ayakta kalmaya çalıştık. Oysa, maske ve eldiven, ürün yelpazemizin binde birini dahi oluşturmuyor. Sektörün kamuya satmış olduğu ürünler, yaklaşık 180 gün vadeyle anlaşılarak sözleşme ile imza altına alınmış olmasına rağmen; kamu hastanelerinden 16 ay, üniversite hastanelerinden de 36 aya varan vadelerde alacaklarımızı yüzde 25 feragatla tahsil edebildik. Birçok meslektaşımız maalesef iflas etti.

ÇUMED’in kaç üyesi bulunuyor?

Resmi olarak 127 üyemiz mevcut; fakat çalışanlarla beraber yaklaşık bin kişiye hitap ediyoruz.

Sektörün bugünü ve geleceği hakkındaki fikirlerinizi öğrenebilir miyiz?

Bizler, Sağlık Bakanlığına bağlı olarak çalışıyoruz. Hepimizin, bakanlık onaylı sertifikaları bulunuyor. Bir anlamda eczacılarla aynı pozisyondayız. Tıbbi cihazlar sektörü, çok çeşitli ürün ve teknolojileri kapsayan bir alandır. Hastalıkların teşhis ve tedavisi ile yaşam kalitesinin yükseltilmesinde önemli bir yere sahip olan tıbbi cihazlar; ileri teknolojili ve geleneksel ürünler olarak gruplandırılabilir. İleri teknolojili ürünler, tedaviye ve teşhise yönelik kullanımlar için özel olarak dizayn edilen nitelikli cihazlardan oluşur. Daha geleneksel ürün pazarı ise çeşitli teşhis ve tedavi ürünlerini içerir. Kazancın düşük olduğu bu bölüm yüksek iş hacmine sahiptir. Dinamik yapıya sahip olan tıbbi cihazlar sektörü, dünya genelinde en hızlı gelişen sektörlerin başında geliyor. Ticaret hacmi açısından Dünya ekonomisinde önemli bir yere sahip olan tıbbi cihazlar sektörü, Türkiye sanayisi içindeki konumunu güçlendirmesine karşın, üretim ve iç talebin karşılanabilirliği açısından ise hala istenilen noktaya ulaşamadı. Sektörün büyüyebilmesi için Ar-Ge yatırımları büyük önem taşıyor. Nitekim Avrupa’daki firmalar, yıllık satış gelirlerinin yüzde 8’ini Ar-Ge yatırımlarına harcıyor. Türkiye’de ise yüksek teknolojiyle üretimde zorlanan üreticilerin Ar-Ge’ye kaynak ayırmaya başladığı dikkat çekiyor.

Yerli üretimin öneminden bahseder misiniz?

Medikal ürünlerin yüzde 80’i dışarıdan geliyor. Bunun yanı sıra yerli üretim de yapılıyor. Mesela, Türkiye’nin en büyük enjektör fabrikası Adana’da bulunuyor. Yerli üretimin önemi salgın, kriz ve afet dönemlerinde daha da anlaşılıyor. Acil ihtiyaç duyulan sağlık ürün ve hizmetlerine, yeter miktarda ulaşabilme kabiliyeti, krizlerin en az zararla ve hızlı bir şekilde atlatılabilmesi noktasında hayati önem taşımaktadır. Bu kabiliyetin geliştirilmesinde yerli üretimin rolü büyüktür. Yerli üretimin ihtiyaçları karşılamadaki başarısı, toplum sağlığının korunmasında ve ithal ürünlere olan bağımlılığın azaltılmasında sağlık sistemine önemli bir fayda sağlayacaktır.

Bölgemizde ciddi bir deprem yaşandı. Sizce, hastaneler deprem olmadan, depreme hazırlık amacıyla bir tıbbi malzeme stoğu yapmalı mı? Bir de hastanelerin depreme dayanıklılığı hakkında neler söylersiniz?

Hastanelerde belli limitler dahilinde medikal, tıbbi malzeme stoğu olması lazım. Sağlam alanlarda Sağlık Bakanlığı’na ait depolarda olmaları lazım. Son yapılan şehir hastaneleri ve özel hastanelerle birlikte çok sayıda hastane depreme dayanıklı yapıldı.

Medikal cihazlarda günden güne gelişen teknolojiyi kullanabilirliğimiz ne durumda? 

Sağlık hizmetlerinin daha efektif ve insan odaklı olması için hastalar ve sağlık profesyonelleri tıp alanındaki teknolojik devrimlere hazır olmalılar. Kliniklerde kullanılan yeni teknolojiler doktorların hastalara daha çok zaman ayırmasını sağlarken teletıp uygulamaları, sağlık takip cihazları ve akıllı algoritmalar hastalardan sürekli medikal veri akışını mümkün kılıyor. Araştırmalar gösteriyor ki hekimlerin karar verme süreçleri yapay zeka uygulamaları ile desteklendiğinde, hasta için edinilen fayda artıyor. Yeni nesil medikal teknolojileri kucaklamak için dijital sağlık verilerinin okunabilirliği entegre edilerek tıp eğitimi iyileştirilmeli, teknoloji ve inovasyonlara açık yeni nesil hekimler yetiştirilmelidir. Günümüzde bir medikal kurs, hekimler için hastalar ve meslektaşları ile sosyal medya üzerinden iletişim nasıl olmalıdır konusunda eğitim veriyor örneğin, benzer kurslar çeşitlenerek arttırılmalıdır. Hastaları kendi sağlıkları ve teknoloji kullanımı konusunda mutlaka eğitmeliyiz.

Son olarak neler söylemek istersiniz?

Cerrahi alet veya enjektör gibi yerli üretimlerimiz çok fazla. Plastik bazdan ziyade; kalp pili, aort diseksiyon sitenti, anevrizma stenti gibi ürünler üretmemiz lazım. Bunlar, gramaj olarak küçük; ancak her biri 40-50 bin dolar civarında… Kısacası bizim, üst düzey tıbbi cihazlar üretmemiz gerekiyor. Devletimiz, yerli mallara ihalelerde yüzde 15 avantaj tanıyarak elinden geleni yapıyor; ama bizi temsil eden bakanlıklarda bir daire başkanlığımız bulunmuyor. Bizi, TBMM’de temsil eden bir ‘Tıbbi Cihaz Komisyonu’nun olması gerekiyor. Sağlık Komisyonu var; ama Tıbbi Cihaz Komisyonu yok. Cumhurbaşkanlığında nasıl İletişim Daire Başkanlığı, Teknoloji Daire Başkanlığı varsa Medikal Teknoloji Daire Başkanlığı da olması gerekiyor. Bu amaç doğrultusunda federasyonlaşabildik; ama eczacılar gibi odalaşamıyoruz. Çünkü bizler şirketiz ve ticaretten geliyoruz. Şimdilerde, biyomedikal mezunları oluşmaya başladı. Tahmin ediyorum 3-5 yıl sonra, biyomedikal mezunları odalaşacak ve eczacılar gibi söz sahibi olacaklar. O zaman işler düzelir diye düşünüyorum.

Bu sohbetin gerçekleşmesine zaman ayırdığınız için teşekkür ederim

Ben teşekkür eder, yayın hayatınızda başarılar dilerim.

 

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor