“NEM’ALACAK FELEK BENİM” DİYEN HASAN TURAN’LA KONUŞTUK

Bestelenerek türkü olan “Ana Beni Eversene”, “Şen Ola Düğün Şen Ola”, “Züğürt” (“Nem’alacak Felek Benim”) ve Attila İçli’nin yorumuyla altın plak kazanan “Vermediler Ne Yapayım” gibi türkülerin şiirleri kendisine ait olan ünlü halk şairi Hasan Turan (1924- 2002) ile ölümünden önceki bir dönemde, yani yaklaşık 20-25 yıl kadar önce yapıp kaybettiğimiz bir söyleşiyi bu gün yayınlıyoruz.

Bir giyimlik şal mı verdi     

Bir tutacak dal mı verdi     

Tükenmeyen mal mı verdi

Ne’m alacak felek benim.

                ***         

Dedi boyun ey hükmüme

Belâ verdi küme küme

Ferman okudu köküme

Ne’m alacak felek benim

(Nem’alacak Felek Benim)

Cumali Karataş***Sayın Turan, sizi, yaşamınızı tanımadan, bilmeden “Ana Beni Eversene”, “Şen Ola Düğün Şen Ola”, “Ne’m Alacak Felek Benim” gibi bestelenerek dillere düşen, ünlenen türkülerinize can veren şiirlerinizle sizi tanıdık.  Şimdi de sizi tanıyalım… Bize özgeçmişinizden söz edebilir misiniz?

Hasan Turan—Sevgili Karataş, size de kitap yapabilirsiniz oluruyla imzalı verdiğim “Buruk Anılar” isimli dosyamda da yazdığı ve sizin de “Yeni Adana” Gazetesi Edebiyat ve Sanat Sayfası’nda özet olarak 10 bölüm hâlinde yayınladığınız gibi çocukluğum yoksulluk ve acı içinde geçti…

C.Karataş***Biliyorum, hepsini okudum… Darende’den Çukurova’ya kadar olan göçünüz bir roman gibi. Anlatınız lütfen…

H.Turan—Darende’nin Günpınar (Palanga-Aşudu) köyünde 1924 yılında doğmuşum. Yedi aylıkken bir hafta kadar süren dağ, tepe günlerce süren yolculukla Ceyhan’ın Mustabeyli köyüne göçtük. Altı yaşımdayken babamı kaybettim. Annem ve kız kardeşimle birlikte parasız, pulsuz, tarlasız yalnız başımıza kaldık. Daha sonra ben Düziçi Köy Enstitüsü’nde okurken 12 yaşındaki kız kardeşim Zeynep’in ölümünü bana bildiren mektubu almam sonucunda, annemi yalnız bırakmamak için okuldan kaçtım. Görünmemek için dağlarda, tepelerden, çaylardan geçtiğim bu kaçış az daha ölümüme sebep oluyordu. Köye vardığımda anamla birlikte hayat kavgasına katıldım… Hiç tahılımızın olmadığı o kıtlık yıllarında pamuk toplayıp, çapa yapıp, köyün sığırtmacısı olup anamla birlikte mücadele ettik. Hacı Ağa’ya verdiğimiz ineğimiz karşılığında beşölçek buğday alarak o günleri yaşadık. Köyün sığırtmacı olduğumda sahip olamadığım inekler Muslu Ağa’nın mısır tarlasına dalınca, ağanın adamları tarafından kürek sapıyla bayılıncaya kadar dövülünce aylarca koyun derisinin içinde iyileşmeye çalıştım. Sonunda Düziçi Köy Enstitüsü Müdürü’ne yazdığım mektubun cevabı gelince de yeniden Düziçi Köy Enstitüsüne geldim.

C.K.***Bu dönüşte mi ‘Ne’m Alacak Felek Benim’i yazdınız? Bu türküden bir, iki dörtlüğe yer verebilir miyiz?

H.T.—Evet, bu dönüşte trende yazdığım o şiir daha sonra Cemil Demirsipahi tarafından bestelenince çok ünlendi? Kültür Bakanlığı tarafından yayınlanan bu isimde bir şiir kitabım da var.

***Bestelenip ünlenen sizin başka şiirleriniz de var…

Türkü olan şiirlerim şunlardır: ‘Ne’m Alacak Felek Benim’, ‘Şen Ola Düğün Şen Ola’, ‘Ana Beni Eversene’, ‘Gelin Uğurlaması’, ‘Evimizde Çiçektin’, ‘Hızır Gibi Tut Elimden’, ‘Gizli Sır’ (Oy) Bunların tümünü Hacetteepe Üniversitesi Halk Müziği Bölümü’nde Öğretim Üyeliği yapan Cemil Demirsipahi besteledi. ‘Çukurova’da Bahar’, ‘Gel Gayri’, ‘Dön Gel Yârim Gurbet Elden’.  Bunları Atilla İçli besteledi. Sık sık TRT’de kendisi okuyor. ‘Vermediler Ne Yapayım’ isimli şiirimi de Cemil Demirsipahi bestelemişti. Atilla İçli o türkümle altın plak armağanı almıştı.

‘Şen Ola Düğün Şen Ola’, ‘Ne’m Alacak Felek Benim’, ‘Ana Beni Eversene’ adlı üç türkümü ilkin Yıldıray Çınar okumuştu. Daha sonra Nurettin Çamlıdağ gazinolarda çok okudu. Daha pek çokları okudular. Anımsayamıyorum. ‘Hızır Gibi Tut Elimden’, ‘Gizli Sır’ (Oy), ‘Gelin Uğurlaması’ türkülerimi Ayten Kaplan isimli bayan kasete okumuştu.  Hacettepe Üniversitesi’nde o günlerde halk türküleri bölümünde asistandı. Kaset döneminden önce bunların tümü kaç kez plaklara okunmuş, Türkiye’yi kuşatmışlardı. Şimdi her yerlerde kayıtlılar. ‘Ne’m Alacak Felek Benim’ isimli türküm bir zamanların Zeki Müren’in filminde Zeki Müren tarafından okunduğunu anımsıyorum.

***Şiire nasıl başladınız? Şiirleriniz nerelerde yayınlandı?

Şiire ilkokul beşinci sınıfında başlamıştım. O yıllarda “Çocuk Dergisi” isimli bir dergiye gönderiyordum. Öğretmenim, şair-yazar İbrahim Zeki Burdurlu idi. Serbest şiir yazardı. Yayınlanmış hayli kitapları var. Beni o yetiştirdi.

***Yararlandığınız, etkilendiğiniz kimseler oldu mu?

İlkokulu bitirdikten sonra geçen boş yıllarımda Sürmeli Bey, Kerem ile Aslı, Âşık Garip ile Şahsenem, Ferhat ile Şirin gibi isimlerini anımsayamadığım daha bazı küçük kitapları okudum. Daha sonra elime “Karacaoğlan” geçti. Yıllarca evirdim çevirdim onu okudum. Daha sonraları Köy Enstitüsü’nde okurken Pir Sultan Abdal, Dadaloğlu, Köroğlu, Âşık Ali İzzet, Âşık Veysel gibi ustalardan çok yararlandım. O yıllarda yayınlanan “Ülkü”, “İlköğretim”, “Köye Doğru”, “Çınaraltı”, “Millet”, “Köy Enstitüleri” dergilerini her sayısına kadar takip ettim. Çok yararlandım. Daha sonra antolojiler yayınlanmaya başladı. Halk şiirleri antolojilerini takip ettim. Yüzyılların ötelerinde kalmış halk şiiri ustalarımızı tanıdım. Onlar benim ilham pınarlarım oldular.

Halk şiirlerimiz bizim ulusal edebiyatımızı içerirler. Destanlarımız, ağıtlarımız, övgülerimiz, yergilerimiz, koşmalarımız, manilerimiz, türkülerimiz ve daha öteki türleri halk şiiriyle olmuşlardır. Bunları yok sayarsanız geriye ne kalır.

***Nedir sizin için şiir?

Şiir yürekten gelen sestir. Dilden tele dökülür. Tellerden ince duygulara gömülür. Türkü olur. Ağıt olur. Nefes olur. İnsanları büyüler. Benliğini bir yerlerden bir yerlere alır götürür. Şiirin sihri de kendisi de bir başkadır. Şiir, şiirdir dersem yeterli olur sanırım.

***Şair kimdir?

Şiir yazan insandır.   Yüreğinde yığın yığın olmuş birikimlerini saza döküp, söze döküp duygularımızı yücelten kişidir şair desem…

***Ve de halk ozanını tanımlayınız? Nasıl olmalıdır?                                 

Halk şairi halkın içinden çıkar. Senden benden biridir. Halk şairini şöyle anlatayım sizlere:

 

HALK ŞAİRİ

 

Halk şairi halktan alır gücünü.

Söyler gerçekleri dili mert olur.

Hakkı bilir, haksızlığa yuh çeker.

Halkın derdi yüreğinde dert olur.

                ***

Felsefesi sezgisinde saklıdır.

Mızrabı konuşur, teller haklıdır.

Ağıttır, acıdır, dokunaklıdır.

Dili güzel, deyişleri sert olur.

                ***

Bizden doğar, gene bize yaslanır.

İnce duydu ilhamında beslenir.

Yüzlerce yıl ötelere seslenir.

Züğürt ölür, bir zavallı fert olur.

                ***

Bu çörekte maya bozuk, susam az. 

Yürek yanmayınca suya susamaz.

Halk susa da halk şairi susamaz.

Demediği yüreğinde dert olur.

                ***

Bre samur kürklü gurur sultanı

Seni, beni var edeni bil, tanı.

Gel kendini benim gibi kul tanı.

Son durağın kara toprak yurt olur.

                ***

Hasan Turan eğilmesin başımız.

Pir Sultan, Emrah’tan sürer yaşımız.

Mermerden dikilmez mezar taşımız.

Ya hayıt çalısı ya da murt olur.

 

                                Hasan Turan

 

Halk şairi böylesi yüce insanlardır. Kendisi için hiçbir şey, kendileri için hiçbir şey düşünmezler. Onlar, içinden çıktığı halkının dertlerini yüreklerinde yığın yığın taşırlar. Halk şairi halkın gözüdür, kulağıdır. Dilidir, yüreğidir. Toplumun içindeki tüm bozuklukları o görür. Haksızlıkları o görür. Sazıyla, sözüyle topluma seslenir. İnce mizahlarıyla taşlamalar yapar. Karınca kaderince toplumun her türlü haklarının savunuculuğunu yapar. Halkın dertlerini görmeye, göremeyen… Görmek istemeyen, geriden bakan. Etliye sütlüye karışmayan halkın şairi olamazlar derim.

***Sazsız bir ozansınız. Saz çalıp söylemeye heveslendiğiniz oldu mu?

Olmaz olur mu? Yıllarca ondan yoksunluğumun acısını çekiyoruz. Saz, ozanların konuşan en güzel, en tatlı dilidir. Ozanı toplumun içine götüren. Toplumla kaynaştıran. Saz ozanın kanadıdır. Onu yücelere taşıyan sazdır. Genç yaşında ozanı şöhretlere ulaştıran odur. Bu yaşımda, bugünlerde gene de onun yoksunluğunu içim sızlayarak yüreğimde duyuyorum. Gençliğimde saz çalmaya başlasaydım bugün belki de ikinci bir Mahzuni Şerif olabilirdim.

***Günümüzdeki halk ozanlarını yeterince güçlü buluyor musunuz? Halk şiiri kıvamında mı?

Halk bitmedikçe halkın ozanları da var olacaklardır. Hece ölçüleri kurallarıyla yazılan uyaklı şiirlerin tümü halk şiiridir. Halk şiiri kıvamındadır derim. Bunların içinde elbette güçlüleri de olacaktır, güçsüzleri de bulunacaktır. Aslında şiirde güçlü şiir güçsüz şiir diye ayrım yapılamaz. Beğenilen şiir güçlüdür.

***Başta, Yıldıray Çınar olmak üzere sayısız sanatçılar tarafından okunan “Ana Beni Eversene” ve “Şen Ola Düğün Şen Ola” ve “Vermediler Ne Yapayım” gibi dile düşen türküleriniz var. Bundan başka türkü olan şiirleriniz var mı?

—Türkü olan şiirlerim şunlardır: ‘Nem’alacak Felek Benim’, ‘Şen Ola Düğün Şen Ola’, ‘Ana Beni Eversene’, ‘Gelin Uğurlaması’, ‘Evimizde Çiçektin’, ‘Hızır Gibi Tut Elimden’, ‘Gizli Sır’ (Oy) Bunların tümünü Hacetteepe Üniversitesi Halk Müziği Bölümü’nde Öğretim Üyeliği yapan Cemil Demirsipahi besteledi. ‘Çukurova’da Bahar’, ‘Gel Gayri’, ‘Dön Gel Yârim Gurbet Elden’.  Bunları Atilla İçli besteledi. Sık sık TRT’de kendisi okuyor. ‘Vermediler Ne Yapayım’ isimli şiirimi de Cemil Demirsipahi bestelemişti. Atilla İçli o türkümle altın plak armağanı almıştı.

‘Şen Ola Düğün Şen Ola’, ‘Ne’m Alacak Felek Benim’, ‘Ana Beni Eversene’ adlı üç türkümü ilkin Yıldıray Çınar okumuştu. Daha sonra Nurettin Çamlıdağ gazinolarda çok okudu. Daha pek çokları okudular. Anımsayamıyorum. ‘Hızır Gibi Tut Elimden’, ‘Gizli Sır’ (Oy), ‘Gelin Uğurlaması’ türkülerimi Ayten Kaplan isimli bayan kasete okumuştu.  Hacettepe Üniversitesi’nde o günlerde halk türküleri bölümünde asistandı. Kaset döneminden önce bunların tümü kaç kez plaklara okunmuş, Türkiye’yi kuşatmışlardı. Şimdi her yerlerde kayıtlılar. ‘Ne’m Alacak Felek Benim’ isimli türküm bir zamanların Zeki Müren’in filminde Zeki Müren tarafından okunduğunu anımsıyorum.

            ***Türkü olan şiirlerinize baktığımızda olumsuzdan olumluya doğru bir gizemli  hikâye var sanki?.. Önce, “Ana Beni Eversene” diyorsunuz; sonra, “Vermediler Ne Yapayım” ve ardından da “Şen Ola Düğün Şen Ola” diyorsunuz. Bir gönül senaryosu gibi bir şey… Murad tamamlanıyor gibi sonuçta?

(Gülümsüyor…) Şiir hayatın zaten kendisi… O şiirlerim de şöyle:

Yeşil küncüm dal dal oldu

Çocukluğum masal oldu

Bu yıl bana bir hâl oldu

Ana beni eversene

(Ana Beni Eversene)

                ***

Karşı dağlar duman duman.

Yeşil yeşil bitti çimen          

Anam ne gelir elimden

Vermediler ne yapayım

(Vermediler Ne Yapayım)

                ***

Davullar çift çift vurula

Avluda halay kurula

Düşler hayıra yorula

Şen ola düğün şen ola

(Şen Ola Düğün Şen Ola)

***Yüzünüze demek gibi olmasa da şunu vurgulamak isterim. Türkü olup dilere düşen şiirleriyle halk şiirinin yüz akı bir ozansınız. Telif hakları yönünden tatmin olduğunuz söylenebilir mi?

Ben uzun yıllardır “Müzik Eserleri Sahipleri Birliği” Yani kısa adı “MESAM” olan bir derneğim (birliğin)  üyesiyim.  Benim eserlerimi kasete okumak isteyen sanatçılar MESAM’a giderler. İzin alıp okurlar. MESAM, onların kasetlerine bant yapıştırır.  Bant sayısına göre telif ücretini keser bana gönderir. Bazen kırk bin lira. Bazen altmış bin lira gibi çok küçük paralar olur. Bugüne kadar aldığımın tümü üç yüz bin lirayı aşamadı. İşte telif ücreti dedikleri bu…

-“Nem’alacak Felek Benim” adlı şiir kitabınızdan başka kitaplaşacak dosyalarınız var mı?  

“Ne’m Alacak Felek Benim” ilk kitabım. Onu Kültür Bakanlığı yayınladı. 5.000 adet bastı, kütüphanelere dağıttı. İkinci kitabım “Çukurova’dan Sesler” bunu Ankara’da bir dostumun yardımıyla 500 adet bastırdım. 500 tanesini Kütüphaneler Genel Müdürlüğü satın aldı. 200 tanesi orda burda dağıldı bitti. Yayınlanacak daha çok notlar, çok yazılarım dosyalarda bekliyorlar.

***Türk şiirinin bugünkü durumunu nasıl buluyorsunuz? Yeterli bir düzeyde mi?

Halk şiiri kendini yeniliyor. Halk şiiri yaşayacak. Serbest şiir denemeleri yapanlar birbirlerinin taklitçiliğinden ileri gidemiyorlar. Ne diyelim. Maddenin ruhları köle yaptığı günümüzde her tür sanat topallayarak yürümeye çalışıyor diyelim.

***Şiir yoluna koyulan gençlere neler önerirsiniz*

Şiir yoluna düşen gençlere hep okumalarını söylerim. Okumak insanı hep yeniler. Yenilenen insan yaşlansa da beyniyle dinç kalır. Böylesi insanlar hep üretici olurlar.

***Türk ve dünya şiirinde beğendiğiniz şair ve ozanlar kimlerdir.

Dünya ozanları ve şairleri hakkında pek inceleme yapamadım. Onlar hakkında bir şey söylemesem daha iyi olur diyorum. Şiirde iki tür sanat ustası var. Fransa’dan 1940’larda ülkemize ithal edilen serbest yazım, serbest şiir.  Bunların ustaları hayli çok. Saymakla bitmeyecek kadar çoklar. Cahit Sıtkı, Orhan Veli, Ceyhun Atuf, Atilla İlhan, Ahmed Arif gibileri gibi… Ozanlarımıza gelince Karacaoğlan, Pir Sultan, Dadaloğlu, Âşık Ali İzzet, Abdurrahim Karakoç, Âşık Mahzuni Şerif gibileri diyebilirim.

***Sanatsal anılarınız var mıdır?

Sadece sanatsal anılar olarak “Buruk Anılar” isimli eserimi yazdım. Ben beğenerek yazdım. Siz nasıl bulursunuz bilemem. Fotokopisini ilişikte gönderdim.

***Zevk ve hobileriniz?

—Bilmem ki nedendir. Bende hiç etkin hobiler oluşmadı. Hiç yok desem yerinde olacak.

***Söyleşi için teşekkür ederim üstat, zaman ayırdınız?

Benim için de güzel bir röportaj oldu; buraya kadar da geldiniz teşekkür ederim

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor